Şengal anlaşmasının bir ucu İpek Yolu'na uzanıyor

img

ŞENGAL - Şengal ile ilgili Irak merkezi hükümeti ve Federe Kürdistan Bölgesi arasında varılan 9 Ekim anlaşmasının bir ucu Çin'in yeni İpek Yolu projesine kadar uzanıyor. ABD ise projenin gerçekleşmemesi için 9 Ekim anlaşmasına destek veriyor.

DAİŞ tarafından 2014 yılında “73'üncü ferman” olarak adlandırılan soykırıma maruz kalan Şengal'e dair Irak merkezi hükümeti ve Federal Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında 9 Ekim 2020’de varılan anlaşma, bölgeye dair yeni tehlikeleri beraberinde getirdi. İmzalanan anlaşmanın akabinde Irak ordusu Şengal'e yönelik kuşatmaya girişirken, Êzidî halkı ise iradelerini yok saymak isteyen bütün güçlere karşı direniş halinde. Sahada uygulanabilirliği oldukça zor görünen anlaşmanın perde arkası da tartışma konusu. Bölgesel ve küresel birçok gücün planları çeperinde yer alan Şengal’e dair imzalanan 9 Ekim anlaşmasının bir ucu Çin'e kadar uzanıyor.
 
DAİŞ'in kendilerine yaşattığı soykırımdan sonra Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) çatısı altında askeri olarak öz savunma güçlerini oluşturan Êzidîler, adım adım kentlerini DAİŞ'ten alarak yeniden inşa etti. Siyasi, toplumsal ve idari alanlarda da yeni adımlar atmayı sürdüren Êzidîler, soykırımın yaralarını sarıyor. Halen farklı tehlikelerle yüz yüze bulunan Êzidîlerin iradesi 9 Ekim anlaşmasıyla ellerinden alınmaya çalışılıyor. 
 
Perde arkasında Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD'nin bulunduğu, Irak merkezi hükümeti ve Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında varılan anlaşmaya destek verenlerin başında Türkiye var. Her fırsatta Şengal'e operasyon gerçekleştirmek isteyen, ancak uluslararası ve bölgesel şartlardan dolayı zemin bulamayan Türkiye, bu anlaşma üzerinden Şengal’e müdahale hesabı yapıyor. Êzidîler ise koşulların 2014 öncesine dönemeyeceği yönünde topyekûn bir tavır içerisine girdi.
 
ŞENGAL DAĞI ETRAFINDA TOPLANIYORLAR
 
Şengal'de 2014'ten 2021'e kadar çok büyük değişiklikler yaşandı. Politik anlamda büyük bir irade sahibi olan Êzidîler, yeni bir soykırımla karşılaşmamak için ortak bir payede buluştu. Askeri savunmalarını güçlendiren Êzidîler, Şengal Dağı'na da büyük bir önem atfediyor.8 kilometre genişliği ve yaklaşık 85 kilo metre uzunluğu ile Êzidîlerin ibadetgahı olan Şengal Dağı’na olası saldırılara karşı savunma merkezi olarak bakılıyor. Nitekim "Bizi ancak bu dağ korur" inanışından hareketle kent merkezinin aksine son dönemde özellikle dağın kuzey yamacında evler inşa edilmeye başlandı.
 
Daha önce dağ ve eteklerinde yaşayan Êzidîleri ovaya çeken ve buralarda yerleşim yerlerini kurarak, dağdan kopartan ise eski Irak  devlet başkanı Saddam Hüseyin olmuştu. Saddam Hüseyin, sistematik olarak Êzidîleri dağdan kopartarak, Êzidîlik kültürünü dağıtmaya çalışırken, bunu Êzidîlere hizmet adı altında gerçekleştirmişti. Özellikle Şengal Dağı etrafına yapılan yollar ile dağdan inişler yapılırken, 1975'te yapılan yollardan bazıları halen sağlam duruyor. Askeri amaçlı da yapılan bu yollar halen Şengal'de konuşulmaya devam edilirken, Saddam Hüseyin'in hayata geçirdiği yöntemi şimdilerde Irak merkezi hükümeti deniyor. Hükümete bağlı kurumlar ilk iş olarak altyapı hizmetleri adı altında Şengal'in çeşitli yerlerine yollar yaparak Êzidîler arasında nüfuz bulma arayışında.
 
KDP'NİN GERİ DÖNÜŞ 'ÇIĞLIKLARI'
 
DAİŞ geldiği zaman kendisine bağlı 12 bin askeri güçle Şengal'den kaçarak Êzidîleri soykırımla yüz yüze bırak KDP, anlaşma ile yeniden Şengal'e dönmek istiyor. Êzidîlerin tepkisini çekmemek için bunu uluslararası bir zeminde yapmaya çalışan KDP, bu planı da Şengal'de güçleri bulunan ve Êzidî olan Kasım Şeşo ile Heyder Şeşo üzerinden yapmaya çalışıyor. Ancak Êzidîler ne resmi ne de gayri resmi şekilde KDP'nin Şengal'e dönmesini istemiyor.
 
TEK TALEP: ÖZERKLİK
 
Êzidîlerin tek talebi ise idari olarak Şengal Demokratik Özerk Yönetimi'nin bulunduğu, iç güvenliğinden Êzdîxan Asayişinin sorumlu olduğu ve savunmasını da Irak'a resmi olarak bağlı olan YBŞ'nin yaptığı özerk bir Şengal. Ancak sadece Türkiye ve KDP'nin değil, ABD, Avrupalı güçler, Arap devletleri, İsrail ve İran gibi güçlerin de Şengal'e dair planları bulunuyor. 9 Ekim anlaşmasının bazı detayları belirtilip, kimi yanları açıklansa da çok yönlü bir plan olarak görülüyor. Askeri ve siyasi anlamlarının yanı sıra ticari bir önemi de olan 9 Ekim anlaşmasının bir diğer özelliği ise Çin'in planlarına karşı yapılmasından da geliyor .
 
9 EKİM'İN TİCARİ YANI
 
Çin'in dünyaya açılmak istediği ticaret kapılardan biri İpek Yolu. Asya ve Avrupa kıtalarını ticari olarak birbirlerine bağlayan yolun geçmişi 2 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Çin, dünya pazarındaki konumunu büyütmek için 2013 yılında İpek Yolu’nu yeniden canlandırmaya koyuldu. Çin'in hesabı Avrupa'ya gönderilen malların daha kısa bir sürede yerlerine ulaşmasını sağlamak.
 
Ülkede üretilen malların Basra Körfezi altından geçerek Afrika'ya, oradan Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz'e ve Avrupa'ya ulaştırılması 28 günü alıyor.
 
YENİ İPEK YOLU ŞENGAL'DEN GEÇİYOR
 
Bu süreyi daha da kısaltmak için 2013 yılında başlatılan "Bir Kuşak, Bir Yol" projesi ile İpek Yolu'nu yeniden canlandırmaya girişen Çin’in planladığı güzergah ise Orta Asya ülkeleri üzerinden İran, Irak, Suriye ve Akdeniz üzerinden Avrupa.  Irak'taki geçiş güzergahı üzerinde iki stratejik yer olarak Musul ve Şengal de bulunuyor.
 
İran’ın da destek verdiği proje, bu ülkenin Ortadoğu'da yürüttüğü politikalarla paralellik taşıyor. Türkiye'nin bölgeye girmesini istemeyen İran, bölgede izlediği ‘Şii hilali’ politikası kapsamında Şengal'de de hakimiyet sağlamanın peşinde. 
 
ABD'NİN YAKLAŞIMI
 
ABD'nin 9 Ekim anlaşmasına destek vermesinin nedenlerinden biri de Çin'in ticari dengeleri bozacak bu hamlesinin önüne geçmek. ABD, Şengal planı ile Çin'in ekonomik olarak daha fazla yayılmasını engellemeye çalışıyor. 
 
GÖRÜLMEYEN GÜÇ: İSRAİL
 
Şengal’e dönük politikaları olsa da, bu konuda çok öne çıkmayan diğer bir güç ise İsrail. İsrail'in temel endişesi 1991'de yaşanan Körfez Savaşı sırasında Irak'ın Tel Aviv'i füzelerle vurmasından geliyor. Saddam Hüseyin, İsrail'i vurduğu Sovyet yapımı Scud füzelerini Şengal Dağı'ndan fırlatmıştı. İsrail, 30 yıl sonra bugün yine aynı endişeyi taşıyor. 
 
İran başta olmak üzere herhangi bir gücün bölgeyi hakimiyeti altına alarak, kendilerine dönük tehdit oluşturmaması için çabalayan İsrail, Ortadoğu'nun tümünde olduğu gibi Şengal'deki gelişmeleri de yakından takip ediyor.   
 
MA / Nazım Daştan