HABER MERKEZİ - Türkiye'nin, Federe Kürdistan Bölgesi topraklarında sürdürdüğü "Pençe-Kartal" operasyonundan “petrol kaçakçılığı” çıktı. Operasyona KDP desteğinin altında da bu gerçeklik yatıyor.
Türkiye'nin 17 Haziran’da "Pençe-Kartal" adıyla Şengal, Mahmur ve Heftanîn'e başlattığı operasyon, birçok amacı barındırıyor. Temel amaç “PKK’yi tasfiye etmek” olsa da bölgedeki petrol rezervi iştah kabartıyor. Doğu Akdeniz, Libya ve Suriye’de sıkışan Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol ve enerji yataklarına göz dikerek, uluslararası şirketler aracılığıyla pay kapmanın peşine düştü. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) girdiği alanlarda Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) desteği ve paravan şirketler aracılığıyla petrol ve doğalgaz kaynakları Türkiye üzerinden dünya pazarına aktarılmak isteniyor. Bu amaca ulaşmak için bölgenin kontrol altına alınması şarttı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Ne bölge kontrol altına alınabildi ne de amaca ulaşıldı.
KÜRT PETROLÜ TÜRKİYE'YE AKIYOR
2014 yılında KDP ile Türkiye arasında doğrudan petrol satışını öngören 50 yıllık bir anlaşma imzalanmış ve Türkiye'ye petrol akışı başlamıştı. KDP'nin Türkiye ile yaptığı petrol anlaşmasından elde edilen gelirin Halkbank'a yatırıldığı, ABD'de devam eden Reza Zarrab davasında ortaya çıkmıştı. Anlaşmanın içeriği sır olarak süredursun, petrol boru hatları ve tankerlerle yapılan petrol kaçakçılığı artarak sürüyor. KDP yeni sınır kapıları, rafinerileri ve petrol rezerv depoları yaparak, Türkiye ile “yasadışı petrol kaçakçılığı” yapmak için yeni yollar arıyor. PKK'ye karşı verilen KDP desteğinin sebebinin bu olduğu belirtiliyor.
KDP, daha önce Irak Petrol Pazarlama Şirketi (SOMO) benzeri bölgede de Asia Oil’i kurup aktifleştirerek milyarlarca doları bulan petrol kaçakçılığını Türkiye ile birlikte yürütüyor. Bölgede Türkiye'nin Turkish Energy Company (TEC), Genel Enerji, Doğan Enerji ve Petoil gibi birçok petrol şirketi, TSK'nin girdiği bölgelerde petrol ve doğalgaz aramaya başladı. Tankerlerle ayda 2 bin TIR Zaxo’daki UB Holding'in tesislerinden Türkiye’ye gönderiliyor. Gümrük giriş ve çıkışları sağlama alınan ve gümrük işlemlerine tabi olmayan bu petrol sevkiyatından elde edilen gelirin nereye gittiğini ise bölgedeki hiçbir siyasi parti bilmiyor ve sorgulamıyor. Habur Sınır Kapısı’nın bulunduğu Şırnak’ın Silopi ilçesinde Hacılar Tesislerine yakın olan bölgede bulunan TRANSPOWER ŞTİ.’nde büyük petrol depoları ve hazneleri yapılıyor. TRANSPOWER ŞTİ. Mersin’de faaliyet yürüten Federe Kürdistan Bölgesi’nden gelen petrolün depolandığı ve satıldığı, iktidarın da ortaklık düzeyinde bağlantısının olduğu ileri sürülen bir şirket.
ULUSLARARASI ŞİRKETLER DE AĞIN İÇİNDE
Devletlerden daha fazla güce sahip olan büyük petrol şirketlerinin çoğu, Federe Kürdistan Bölgesi'nde faaliyet yürütüyor. Dünya petrol fiyatlarını elinde bulunduran ABD ise, yasadışı yollarla aktarılan bu petrole piyasaya kötü yansıması olmadığı sürece sesiz kalıyor. Türkiye’nin Yunanistan’da peş peşe Navtex ilan etmesi büyük kriz yaşamasına neden olmuş, Türkiye’nin bu faaliyetlerini birçok ülke “yasa dışı” olarak tanımlamıştı. Sondaj faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanması dahi gündeme gelmişti. Ancak Federe Kürdistan’da bu yasadışı ağın dönmesine neyin karşılığında birçok ülkenin göz yumduğu ise merak konusu. Bu ağın içinde birçok ülkenin de pay kapma peşinde olduğu bir gerçeklik. Zaxo’ya bağlı Tawke bölgesinde yasadışı yollarla elde edilen petrolün KDP, Türkiye ve İsrail ortaklığında İngiltere'ye pazarlandığına dair ciddi iddialar bulunuyor. Her ne kadar şu anda bölgede olmazsa da uzun yıllar Barzani ailesinin danışmanlığını yapmış olan ABD’li akademisyen ve diplomat Peter Galbraith, iş ortağı Norveçli Endre Rosjo ile uluslararası bu ağın nasıl döneceğine dair birçok konuda fikir verdiklerini ve buna karşılık bol miktarda ücret aldıklarını, ayrıca buna ek olarak büyük Tawke sahası ve diğer bölgelerden yüzde 10 pay verildiğini söylemişti. Yine Kanada’nın Forbes ve Manhattan, Western Zagros Kaynakları, Talisman Energy Inc, NIKO Kaynakları, Zemin Yıldız, Şahmaran adlı paravan şirketler kullanarak, bölgede faaliyet gösterdiği biliniyor.
PAZARLAMADA DAİŞ ROLÜ
DAİŞ 2014’te Musul’un petrol bölgelerine yönelince petrol ticaretiyle ilgili en çok adı geçen ülke Türkiye oldu. Türkiye ile DAİŞ arasındaki petrol ticaretine ait belgeler, hem ABD hem de Rusya tarafından yayınlandı. Bilindiği gibi DAİŞ’in yönetim kadrosunda çok sayıda Saddam taraftarı vardı ve bunlar petrol işlerinden iyi anlıyorlardı. Bunlar ham petrolü kara borsada nasıl pazarlayacağını da iyi biliyordu. Şimdilerde ise bu kişilerin Federe Kürdistan Bölgesi'nde KDP ve Türkiye adına danışmanlık görevi üstlendiği, ayda 400 bin dolar pay aldığı iddia ediliyor.
BAĞDAT HÜKÜMETİ RAHATSIZ
KDP’nin Türkiye’ye yasadışı bir şekilde petrol satması, Hewlêr ile Bağdat arasındaki krizin temelini oluşturuyor. Bağdat hükümeti, 2014'te petrolün izinsiz ihraç edilmesi gerekçesiyle Türkiye aleyhine Paris'teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne başvurmuştu. 27 milyar dolarlık dava hala sürüyor. Bazı Şiilerin Basra vs. yerlerde kaçak yollardan yaptığı petrol kaçakçılığı en sert şekilde cezalandırılırken, KDP’nin petrol kaçakçılığına karşılık Kürdistan Bölgesi’nin yüzde 17'lik bütçe payı verilmiyor.
MA / Erdoğan Altan