HABER MERKEZİ - Meclis’te araştırma önergeleri AKP tarafından reddedilen Kobanê protestolarının tırmandığı 6-9 Ekim ve devamındaki günlerde çoğunluğu HDP’li 54 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kimi isimler hazırlanan raporlarda yer almazken, öldüğü sanılan kimi isimlerin ölmediği, maktul ve faillerin ise bilinenin aksine farklı yapılarda olduğu ortaya çıktı.
Rojava Devrimi'nin başladığı kent olan Kobanê’ye yönelen DAİŞ saldırısı üzerine Türkiye genelinde 6-9 Ekim 2014 tarihleri arasında yaşanan Kobanê protestoları, 6’ncı yıldönümünde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında o dönemin HDP Merkez Yürütüme Kurulu’nda (MYK) yer alan siyasetçilerin tutuklanmasıyla yeniden gündeme oturdu. Soruşturma kapsamında 25 Eylül günü 82 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılıp, 7 kentte operasyonlar yapıldı.
Bu operasyonlarda gözaltına alınan 20 isimden Sırrı Süreyya Önder, Altan tan ve Gülfer Akkaya çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakılırken, Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP MYK üyesi Alp Altınörs, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, eski milletvekili Ayla Akat Aka, BDP eski Eş Genel Başkanı ve milletvekili Emine Ayna, HDP eski MYK üyeleri Bircan Yorulmaz, Berfin Özgü Köse, Dilek Yağlı, Can Memiş, Günay Kubilay, Bülent Parmaksız, Pervin Oduncu, İsmail Şengün ve Cihan Erdal, HDP eski Genel Saymanı Zeki Çelik, HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt ve Prof. Dr. Emine Beyza Üstün olmak üzere 17 isim ise tutuklandı. Tutuklamaya, “6 Ekim 2014’de toplanan MYK’nin ardından DAİŞ saldırılarını ve AKP iktidarının Kobanê'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halka sokağa çıkma çağrısında bulunulması” gerekçe yapıldı.
HDP’yi hedef alan siyasi soykırım operasyonlarının sonuncusu olan bu gözaltı ve tutuklamaların Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Tayyip Erdoğan’a yaptığı ziyaretin hemen ardından gelmesi, operasyonun arkasında doğrudan AKP’nin yer aldığı algısını güçlendirdi.
KOBANÊ’NİN ÖNEMİ
DAİŞ’in saldırısı üzerine dünyanın dört bir yanında olduğu gibi başta bölge kentleri olmak üzere Türkiye genelinde binlerce insanı sokağa döken Kobanê, Suriye’de yaşanan iç savaş koşulları içerisinde 19 Temmuz 2012 ilan edilen Rojava devriminin başladığı kentlerden biriydi. “Arap Baharı” olarak adlandırılan yeni emperyalist pay kapma sürecinde neo-Osmanlıcılık politikasıyla açıldığı Ortadoğu coğrafyasında “Emevi Camii’nde namaz kılmayı” düşleyen Türkiye, doğrudan kurduğu ya da desteklediği örgüt ve yapılarla Suriye’deki iç savaşta yer aldı. Bu yüzden giderek kan gölüne dönen ülkenin diğer kentlerine nazaran Kobanê ile birlikte Efrin ve Serêkaniyê halkları meclis kurup, kanton ilan ederek, kendi kendilerini yönetmeye başladı.
DAİŞ 15 EYLÜL’DE SALDIRDI
Atılan bu adımlar sonrası diğer iki kentle birlikte dünya gözünü çevirdiği Kobanê, Irak’ın Musul kentini ele geçiren DAİŞ’in sonraki hedefi oldu ve kente yönelik 15 Eylül 2014'te saldırı başladı. Kobanê’ye yönelik bu saldırının öncesinde yaşanan en önemli gelişme, DAİŞ’in Musul'da rehin aldığı Türkiye konsolosluğunun 49 çalışanını Girê Spî'de teslim etmesi oldu. Bu olay, kamuoyunda Türkiye ile DAİŞ'in Kobanê üzerinde anlaşmaya vardığı yorumlarını da beraberinde getirdi.
HALK SOKAĞA ÇIKTI
İçeride “çözüm süreci” devam ederken, DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı Türkiye’nin sessiz kalması Kürt kamuoyunda tepkilere yol açıp, günden güne besledi. YPG güçleri DAİŞ’e karşı direniş gösterirken, 2 Ekim günü Diyarbakır ve bölgenin diğer bazı kentlerinde halk kepenk ve kontak kapatma, okul boykotu eylemleri ile AKP iktidarının harekete geçmesini istedi. Yine HDP ve İmralı Heyeti’nde yer alan isimlerin bu konudaki çabalarına rağmen hiçbir müdahalede bulunulmayıp, DAİŞ’in kente yönelik saldırılarının soykırım tehdidine ulaşması Kürtleri ve yaşananlara sessiz kalamayanları 6 Ekim'de sokağa döktü. Bölge kentlerinin yanı sıra İstanbul, İzmir, Ankara, Antep, Adana gibi metropollerin de yer aldığı 35 kentte protesto eylemleri gelişti.
OLAYLARIN FİTİLİ ATEŞLENDİ
Sokağa çıkan binlerce insanın taleplerine kulak verip, DAİŞ’e karşı harekete geçmekten imtina eden AKP iktidarı, bunun yerine protestocuların üzerine kolluk birimlerini sürdü. Kimi merkezlerde silahlı sivil kişilerce protestocuların üzerine ateş açılması üzerine ölümler ve yaralanmalar yaşandı. Paramiliter yapılara bağlı oldukları tahmin edilen bu kişilerin neden olduğu ölümler giderek sokağa çıkan kitleler ile Hür Dava Partisi üyeleri arasında bir çatışmanın fitilini ateşledi. Sokağı saran alevleri büyüten ise, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim günü gittiği Antep’de sarf ettiği “Kobanê düştü düşecek” sözleri oldu. Daha sonra kentlerden ölüm haberleri gelmeye başladı. Bölgenin 7 kentinde Olağanüstü Hal ilan edildi. Sokaklardaki tansiyon ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 8 Ekim’de yaptığı çağrıyla düşmeye başladı. Ölümler ise 22 Ekim’e kadar devam etti.
ARAŞTIRILMADAN SORUŞTURMA AÇILDI
Yaşananlara dair ortaya ağır bir bilanço çıksa da, hayatını kaybedenlere ve yaralananlara dair aradan geçen 6 yıla rağmen farklı net rakamlar ortaya konulamadı. Bu konuda Meclis’e 3 kez araştırma önergesi sunup, bu talepleri reddedilen HDP’liler hakkında başlatılan soruşturmaya dair Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan açıklamada “olaylarda 37 kişinin hayatını kaybettiği, 29 öldürmeye teşebbüs yaşandığı, 326 kolluk görevlisi ile 435 kişinin de yaralandığı” kaydedildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından olayların ardından paylaşılan verilerde ise, 36 ilde meydana gelen 2 bin 389 olayda, 48 sivil ve 2 polis yaşamını yitirdiği, 438 sivil ve 331 polis yaralandığı, 4 bin 291 kişi gözaltına alındığı, bunlardan bin 105’i tutuklanarak cezaevine konulduğu açıklanmıştı. Yine İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından hazırlanan ve 2-12 Ekim 2014 tarihlerini kapsayan raporda ise 46 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi yer aldı.
54 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Etkin bir araştırma yapılmadığı için büyük ölçüde medyaya yansıyan bilgiler üzerinden derlenen bu ve benzeri raporlar-verilere dair yaptığımız araştırmalarda, hayatını kaybeden kimi isimlerin bu raporlarda yer almadığı, öldüğü sanılan kimi isimlerin aslında ölmediği, maktul ve faillerin ise kimi olaylarda bilinenin aksine farklı fraksiyonlarda olduğu ortaya çıktı.
Yaptığımız araştırmalar sonucunda ulaştığımız bilgilere göre, toplam 54 kişi hayatını kaybetti.
DİYARBAKIR 13 KİŞİ
Diyarbakır’da Mahsum Çoban (21), Mesut Menekşe (47), Murat Dağ (24), Uğur Özbay (19), Baver Şeyhanoğulları (18), Süleyman Kale (19) ile birlikte Hasan Gökgöz, Cumali Güneş (30), Yasin Börü (16), Turan Yavaş (40), Riyat Güneş (28), Hüseyin Ahmet Dakak (19) ve Mahfuz Enez (55) hayatını kaybetti.
ÖLDÜ SANILDI
Kentteki olaylarda öldüğü sanılan Yusuf Tokar’a dair ise hiçbir bir iz yok. Bu ismin olaylarda ağır yaralanan Yusuf Er ile karıştırılması söz konusu.
MARDİN’DE 8 ÖLÜM
Mardin’in Dargeçit, Nusaybin ve Kızıltepe ilçelerindeki protestolarda da 8 yaşındaki Rojavalı Beşir Remezan Arif, Eshan Akdoğan, Sinan Toprak (16), Abdulkerim Seyhan (27), Bilal Gezer (29), Kerem Karaaslan (32) ile Abdullah Muhammed (43-Suriye uyruklu) ve Fehad İbrahim Elduvaric (45-Suudi Arabistan uyruklu) olmak üzere 8 kişi yaşamını yitirdi.
Dargeçit’teki olaylarda yaşamını yitirdiği sanılan Mehmet Erdoğan’a dair de yine iz yok. Bu ismin, Dargeçit’e yakın mesafedeki Siirt’in Kurtalan ilçesinde yaşamını yitirenler arasında bulunan MEYA-DER Kurtalan Yöneticisi Mehdi Erdoğan (35) olması muhtemel.
BABA VE OĞUL ÖLDÜRÜLDÜ
Siirt kent merkezi ve Kurtalan ilçesinde Mehdi Erdoğan’la birlikte Davut Nas (19), Kamil Taş (28), Mehmet Zakir Çal (39), Necmettin Çelik (45) ve Yusuf Çelik (17) (baba-oğlu) olmak üzere 6 kişi hayatını kaybetti.
Bu isimlerin dışında Antep’te Musa Bayram (26), Süleyman Balcı (15), Sevgi Alıcı (22), Ömer Uçuker (27), Şahin Dağhan (27);
İstanbul’da Mert Değirmenci (18), Serdar Aslan (36) ve Serhat Savaş (17 - Yedi ay sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti);
Adana’da Ahmet Albay (65), Yusuf Güldiren (47) ve Kadri Bağdu (44);
Van’da Hamdi Caner (55), Yunus Aktaş (18) ve Mehmet Latif Şener (70);
Urfa’da Aynur Kudin (28);
Batman’da Emrah Demir (22);
Muş’ta Hakan Baksur (25);
İzmir’de ise Ekrem Kaçaroğlu (38) hayatını kaybetti.
BİNGÖL’DE PROVOKASYON
Bingöl’de ise Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ve polis memuru Hüseyin Hatioğlu’na yönelik 9 Ekim’de yapılan suikast sonrasında Genç ilçesinde durdurulan bir araçta bulunan Ali Bozan (46), Emre Ekinci (15), Ömer Topal (16) ve Ramazan Özmaskan (22-Bahoz Amed) isimli HPG’li yaşamlarını yitirdi. Bu olayla ilgili resmi makamlarca yapılan ilk açıklamalarda Şehabettin Naşa isimli HPG’linin aynı araçta hayatını kaybettiği ifade edildi. Fakat daha sonra yapılan kimlik tespitinde cenazenin Ömer Topal’a ait olduğu belirlendi.
Bingöl’deki olaylarda bu isimlerin dışında 9 Ekim’de Cengiz Tiryaki (40) ve 22 Ekim’de Fethi Yalçın (35) hayatlarını kaybetti.
Yaşanan bu ölümlere bakıldığında Bingöl’de hayatını kaybeden Cengiz Tiryaki ve Fethi Yalçın ile Diyarbakır’da hayatını kaybedenler arasında bulunan Hasan Gökguz, Cumali Güneş, Yasin Börü, Turan Yavaş, Riyat Güneş ve Hüseyin Ahmet Dakak’ın Hür Dava Partisi üyesi veya gönüllüsü.
Yine Diyarbakır’da yaşamını yitiren Mahfuz Enez’in ise Menzil Grubu’na bağlı olduğu yönünde bilgiler mevcut.
Mardin’de hayatını kaybedenlerden Eshan Akdoğan’a dair ayrıntılı bilgi bulunmazken, Abdullah Muhammed ve Fehad İbrahim Elduvaric’in DAİŞ üyesi sanıldığı, Antep’te hayatını kaybedenler arasında bulunan Süleyman Balcı ve Ömer Uçuker’in ülkücü grup içerisinde yer aldığı, Sevgi Alıcı’nın ise evinin içerisindeyken vücuduna isabet eden kurşunla hayatını kaybettiği, İstanbul’da Serdar Aslan’ın olaylarla ilgisi olmayan kafasına isabet eden taşla hayatını kaybeden bir esnaf olduğu biliniyor.
Adana’da da Yusuf Güldiren sokakta eşiyle tartışırken Allah’a küfür ettiği için DAİŞ taraftarları tarafından öldürüldüğü yönünde bilgiler var. Kentte yaşamını yitiren bir diğer isim olan Ahmet Albay’ın oğlu ile evlerinin önünde otururken protestocular tarafından pompalı silahla öldürüldüğü yönünde bilgiler paylaşılıp, haberler servis edildi. Ancak aylar sonra Albay’ın, selefi İslamcı kimliğe sahip Mesut E. isimli bir şahıs tarafından öldürüldüğü tespit edildi.
ÖLENLERİN ÇOĞUNLUĞU HDP’Lİ
Birçok yönden şüpheler barındıran Bingöl olayını da kapsayan Kobanê protestolarının tırmandığı 6-9 Ekim tarihleri ve devamındaki günlerde yaşanan 54 ölümden 24’ü dışındakilerin kimliğini tepkilerini göstermek üzere sokağa çıkan HDP-BDP taraftarları ve sol-sosyalist bireyler oluşturdu.
Olaylarda sadece 37 kişinin hayatını kaybettiğini kabul eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılıp, HDP’lilerin tutuklandığı soruşturma ile birlikte Diyarbakır’da Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz, Van’da Mehmet Latif Şener isimli Hür Dava Partisi üyeleri-gönüllüleri ile İzmir’de vurulduktan sonra sokak ortasında linç edilen Ekrem Kaçaroğlu dışında yaşanan diğer ölümlere dair açılan dava olmadı.
Birçoğunun faillerini polis, asker ve korucular ile birlikte paramiliter yapıların oluşturduğu bu ölümler 6 yıldır karanlığa bırakılmış.
Yarın: Ölümleri ağırlaştıran cezasızlık
MA / Ömer Çelik