Ankara’nın ‘kronik’ Kürt düşmanlığı 2021-10-20 09:43:08 HABER MERKEZİ - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne dönük düşmanca tutumu devam ediyor. Erdoğan yönetimi, Şehba bölgesine girmek için Rusya ve ABD arasında mekik dokuyor.   Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapılan görüşme sonrası Şehba bölgesine yönelik tehditlerini yüksek sesle dile getiren AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ve ABD’yi olası operasyona ikna etmeye çalışıyor. Bir taraftan F-16 diğer taraftan Su-35 veya Su-57 savaş uçaklarının alımı için her iki güce de göz kırpıyor.   ZULÜM İŞLEME ÇILGINLIĞI   Tıpkı bir karınca gibi ölüm çemberinin içine girmiş olan AKP-MHP bloğu için artık son çare Kürtlere karşı savaştır. Seçim anketlerinden gelen sonuçlar, Beştepe’nin tüm metabolizmasını bozuyor ve mevcut seçmen belleğini alt üst edecek yeni arayışlara sürüklüyor. Yönetici kliğin ruh sağlığı her geçen gün daha fazla depresif bir hal alıyor. Adeta bir “persecution mania” hastalığını andırıyor. Yani herkesi kendine düşman görme ve zulüm işleme çılgınlığı. Psikolojik travma geçiren Beştepe, Rojava topraklarına saldırıyı bir “antidepresan” olarak görüyor. Lakin nafile? Bu “zavallı” savaş borazanlığının ömrü uzun değil.    SAVAŞ SİYASETİN DEVAMIDIR   Clausewitz’in yıllar önce yazdığı o aforizmayı bir kez daha tekrarlamakta yarar var: “Savaşlar, siyasetin başka araçlarla devamıdır.” Bir ceset gibi kokuşan AKP-MHP bloğunun, Türkiye’deki otoriter rejimi devam ettirmek için başvurduğu “savaş taktiği” artık klasik bir refleks. Efrîn, Girê Sipî, Serêkaniyê gibi kentler üzerinde yürütülen savaşlar, bu ilkel siyaset tarzının tezahürüydü. Şu sıralar Şehba bölgesi (Minbic, Til Rıfat, Teşrin, Arima)  üzerinde yeniden “savaş tamtamlarının” çaldığı görülüyor. Özellikle Soçi görüşmeleri sonrası tamtamın sesi yükseldi. Erdoğan-Putin görüşmesinde bu bölgenin “pazarlık” konusu edildiğini daha önce söylemiştik. Erdoğan yönetimi, mevcut bölgeyi “ilhak” etmek için bazı adımlar atacaktır. Gerekirse uluslararası diplomaside “nec plus ultrayı” geçebilir. Mesela İdlib’den çıkmayı kabul edip Rojava’dan toprak almayı dayatabilir. Rojava’ya her saldırı demek, “fatih” olarak algılanmak demek. Suriye’den cephe gerisine yansıyacak olası bir “geri çekilme havası” seçim öncesinde olumsuz bir intiba bırakabilir. Tüm strateji seçim ve muktedir kalma üzerine tesis ediliyor.    ABD VE RUSYA ONAY VERİR Mİ?   Şehba bölgesi üzerindeki tehditler, kuşkusuz dış basında dikkatlerden kaçmıyor. İsrail’de yayın yapan Detaly.co.ik adlı haber sitesinde Aleksandra Appelberg tarafından kaleme alınan bir yazıda bazı değerlendirmeler göze çarpıyor. Appelberg, Erdoğan yönetiminin 2019 yılında gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekâtını” devam ettirmeyi ve Şehba bölgesindeki kentleri işgal etmeyi düşündüğünü yazıyor. Bunun için ABD ve Rusya arasında “mekik dokuduğunu” ifade ediyor. Lakin Appelberg, ne ABD ne de Rusya’nın bu tür manevralara mahal vermeyeceği görüşünde.    HEM MEVLEVİ HEM BEKTAŞİ   Davul Beştepe’nin boynunda, tokmak ise Rusya ve ABD’nin elinde. Şu ana kadar Suriye içinde atılan kritik hamleler iki gücün “icazetiyle” gerçekleşti. Bundan sonra da onların onayıyla gerçekleşecek. Bu yüzden Erdoğan yönetimi bir bakıyorsunuz Mevlevi ayininde, bir bakıyorsunuz Bektaşi ayininde. Hem lotos hem notosa açılan yelkenleri var. Varlığı uluslararası güçlerin varlığına armağan olan bir yönetim. Bir Soçi’ye gidip S-400 siparişi veriyor, bir ABD’yle görüşüp F-16 almak istiyor. Rusya’da yayın yapan Komsomolskaya Pravda gazetesi de bu konuya yer veriyor. Gazete, özellikle Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in açıklamalarını değerlendiriyor. Demir, eğer ABD F-16 satışı gerçekleştirmezse Rusya’dan Su-35 veya Su-57 avcı uçakları alabilecekleri yönünde bir açıklama yapmıştı.    ŞEHBA ÜZERİNDEN HALEP   Görüldüğü kadarıyla Ankara yönetimi, Şehba bölgesini hâkimiyet altına alma ve aynı zamanda Halep’e ulaşma planı da yapıyor. Buna sahadaki dinamiklerden özellikle Rusya’yı razı etmeye çalışıyor. Bunun için her türlü tavizi vermeye hazır. İlerleyen günlerde göreceğiz. Suriye’nin geleceği konusunda yeni anayasa faaliyetlerinin hız kazandığı bu dönemde Rusya’nın olası “AKP-MHP’yi kurtarma” saldırısına göz yumması ise pek mümkün gözükmüyor. Suriye topraklarına dönük ne tür militarist adımlar atılırsa atılsın ilk seçimde Beştepe’nin hegemonyasının alabora olacağı artık kaçınılmaz.   MA / İsmet Konak