Peköz: Ortadoğu'daki gerilim ABD'nin politikalarıyla uyumlu görünmüyor

  • dünya
  • 09:10 29 Eylül 2024
  • |
img
AMED - Hizbullah liderinin öldürmesinin İran, Hizbullah ve Hamas için ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğunu ifade eden Dr. Mustafa Peköz, Ortadoğu’daki gerilimin ABD politikalarıyla uyumlu olmadığını belirterek, “İster Trump isterse Harris kazansın; ABD'nin Ortadoğu siyasetinde bölgesel bir savaş olmayacak” dedi.
 
Ortadoğu'da süregelen Filistin-İsrail ve İsrail-Hizbullah çatışması, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e dönük saldırılarıyla yeni evreye girdi. Daha önce kontrolü bir şekilde süren savaş, İsrail'in kontrolsüz ve toplu yıkıma dayanan ve yer yer haberleşme araçları üzerinden de süren siber saldırılar gibi kapsamlı bir stratejiyle yürüttüğü savaş, bölgesel bir savaş potansiyelini de içinde barındırıyor. İsrail'in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı düzenlediği hava saldırısında öldürmesi, savaşın seyrini nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günlerde belirginlik kazanması beklenirken, Siyaset Bilimci Dr. Mustafa Peköz, son yaşanan gelişmeleri ve olası yansımalarını Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 
 
 Ortadoğu'da savaşlar eksik olmuyor, ama Lübnan nerdeyse savaşlar ülkesi olarak adlandırılıyor.  Lübnan'ı önemli kılan nedir?
 
Bu soruya doğru cevap verebilmek için Lübnan'ın tarihsel ve jeopolitik durumunu iyi analiz etmekten geçiyor. Lübnan, Akdeniz havzasında birçok ülke gibi stratejik bir konumda bulunuyor. Lübnan'a hakim olan burada hava ve deniz askeri üstleri bulunduran bir küresel güç, bütün Doğu Akdeniz'in ve Ortadoğu'nun tamamına hakim olur. Ayrıca Doğu Akdeniz'deki çatışma alanının arka planında bölgede çok geniş doğal gaz rezervlerinin bulunmuş olmasıdır. Mısır'dan Kıbrıs'a kadar olan alanda Ortadoğu'nun en önemli doğal gaz yatağının varlığı tespit edilmiş durumda. Geçmiş yıllardaki çatışmalardan nispeten farklı olarak İsrail'in, Filistin ve Lübnan alanına askeri müdahalesinin politik arka planlarından birinin doğalgaz havzasını kontrol etme stratejisinin bulunduğunu söyleyebiliriz.  
 
Bazen yüz ölçümü olarak çok büyük ama jeo-stratejik konumu fazla etkili değil, bazen de tersine ülke çok küçük, ama jeo-stratejik konumu önem arz eder. Lübnan bunlardan biri olduğu için 1970'lerden beri savaşların süreklilik kazandığı bir ülke haline gelmiş durumda. Coğrafi olarak Lübnan, kuzey ve doğuda Suriye, güneyde İsrail batıda Akdeniz ile çevrili olan ülkenin ayrıca Kıbrıs ile deniz sınırı bulunuyor. Aslında fiilen İsrail ve Suriye ile de denizden komşu sayılır.
 
Lübnan idari ve politik yapısı çok hassas dengeler üzerinde kuruludur. Biliyorsunuz 24 Ekim 1945 yılına kadar Lübnan'da Fransa'nın egemenliğinde bir manda yönetimi vardı. Bu günkü devletin idari yapısı Fransa tarafından oluşturuldu, denebilir. Bu nedenle klasik bir devlet yapısının ötesinde özellikle dinsel gruplara göre bir yapı oluşturulmuş. 1975'de başlayan iç savaştan önce Lübnan'da Hıristiyanların ve Müslümanların nüfus oranı birbirine oldukça yakında. 2020 yılı verilerine göre, ise hemen hemen eşitti. Şimdi Müslümanlar çoğunlukta ve Müslüman nüfus içinde de artık Sünni çoğunlukta… Halkın tahminen yüzde 54'ü Müslüman, yüzde 40,4'ü Hıristiyan, yüzde 5,6'sı ise Dürzi.  Devlet kurumları da dinsel gruplara göre adeta bölüştürülmüş durumda. Buna göre cumhurbaşkanı Hıristiyanlardan, başbakan Sünnî Müslümanlardan, meclis başkanı ise Şiî Müslümanlardan seçilmektedir. Bu görev bölüşümü Anayasal bir kuraldır.
 
Lübnan 1970'lere kadar ve özellikle başkent Beyrut, Ortadoğu'nun finansal sektörünün merkeziydi. Dini ve politik gruplar arasında başlayan çatışmaların 1975'te iç savaşa dönüşmesi, Lübnan için bir dönüm noktası oldu. Bu çatışmalar yaklaşık 15 yıl sürdü. Lübnan, 1976-2005 yılları arasında Suriye'nin ve 1982-2000 arasında ise İsrail'in askeri müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. İsrail'in 1982 yılında İsrail'in Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'ye karşı başlattığı savaş aynı zamanda Başkent Beyrut'un kuşatmasına yol açtı.  Yüzlerce Kürt ve Türk devrimci, FKÖ saflarında İsrail'e karşı savaştı. Yaşamını yetirenler ve tutuklananlar oldu.
 
 Lübnan'da Hizbullah bu süreçten sonra mı ortaya çıktı?
 
 
Ancak FKÖ, esasen İsrail karşısında fiilen yenildi. Yönetim Merkezi ve Komuta kademesi dâhil binlerce FKÖ militanı, Tunus başta olmak üzere Arap ülkelerine dağıldı. Ortaya çıkan askeri ve politik boşluk Hizbullah tarafından doldurulmaya başlandı.
 
Evet, 1982'de İsrail'in Lübnan'ın işgalinde FKÖ'nün yenilmesinden sonra ortaya çıkıp, güçlendiğini söyleyebiliriz. FKÖ'nün, Ürdün'deki çatışmalar neticesinde Lübnan'a yerleşmesi iç çatışmaları da derinleştirdi. Ancak FKÖ, esasen İsrail karşısında fiilen yenildi. Yönetim Merkezi ve Komuta kademesi dâhil binlerce FKÖ militanı, Tunus başta olmak üzere Arap ülkelerine dağıldı. Bu süreçten sonra özellikle Lübnan'da, FKÖ'nün askeri ve politik etkisi ciddi oranda zayıfladığı söylenebilir. Ortaya çıkan askeri ve politik boşluk Hizbullah tarafından doldurulmaya başlandı. Hizbullah ile İsrail arasındaki esas çatışma 2006 yılında yaşandı. İsrail tarafından 2006'da Lübnan'ın bir kaç kilometre içerisindeki kasabalar ve etrafındaki alanlara yapılan kara harekâtı, 1982'dekine göre, daha sınırlı ve yavaş oldu ve beklenilen sonucu alamadan çekildi. Hizbullah'ı tasfiye etmek için yapılan operasyon 34 gün sürdü ve bu nedenle '34 Gün Savaşı' olarak tanımlanır. Bu süreçten sonra Hizbullah'ın, Lübnan'daki askeri ve politik etkisine paralel olarak prestiji de önemli ölçüde arttı.
 
 Bugün Hizbullah Lübnan'da nasıl bir güce sahip?
 
Hizbullah, bir Şii örgütüdür ve İran ile doğrudan ilişki içerisinde bulunuyor. Bu durumu da gizlemeye gerek görmüyor. Hizbullah, Şii merkezli bir stratejiye sahip olmakla birlikte gelinen aşamada Lübnan'ın politikasında etkin bir güç haline geldiği açıktır. Hatta Lübnan'ın bütün alanlarına nüfuz eden ve etkide bulunan, devlet dışı ama Lübnan devleti kadar etkin bir güç konumunda. Bir bakıma Hizbullah, Lübnan'da devlet içerisinde paralel devlet olan bir kurumsal yapıdır. Hizbullah'ın kara, deniz, hava kuvvet komutanları var. Özel Kuvvetler ve istihbarat komutanları veya başkanları var. Bunlar sadece bir devletin ordusunda olan kurumsal askeri yapılardır.
 
Hizbullah'ın askeri gücü konusunda basına yansıyan birçok bilgi var. Hizbullah askeri bakımdan yansıdığı kadar güçlü mü?  
 
Hizbullah'ın önemli bir askeri gücü olduğu hatta Lübnan'ın ordusundan çok daha fazla güçlendiği belirtiliyor. Buna ilişkin somut bir veri bulunmamakla birlikte, 2006 yılına oranla Hizbullah'ın askeri olarak çok daha fazla güçlendiği gerçeğini reddedemeyiz. Hizbullah'ın 70 bin ile 100 bir arasında farklı düzeylerde etkili olan füzelere sahip olduğu belirtiliyor. Yedeklerle birlikte 50 bine yakın silahlı gücünün olduğu da iddia ediliyor. Hizbullah'ın İHA/SİHA gibi yapay zeka ile hareket eden silahları kullandığı geçen birkaç haftalık süreçte görüldü. Hizbullah askeri olarak belirli bir güce sahip olduğu söylenebilir, ancak İsrail'in Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazları ve telsizleri silaha dönüştürdüğünü ve ciddi bir darbe vurduğunu özellikle komuta kademesindeki ciddi bir gücü tasfiye ettiğini de gördük.
 
Çağrı cihazlarıyla yapılan saldırı, yaşanacak savaşlar için yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Kimyasal silahların kullanıldığı, bugün nükleer silah üretimleri ve devletlerin bunu bir tehdit olarak kullandığına şahitlik edilirken, bu hamle yaşanacak/yaşanıyor olan savaşlara dair bize hangi emareleri gösteriyor? 
 
Yöntemi ve biçimi nasıl olursa olsun, küresel savaşta kullanılabilecek araçlar konusunda bize bir fikir veriyor. Cepte taşınabilen bir teknik veya teknolojik aracın bir kitle imha silahına dönüştürüleceğini ortaya koyuyor. Bunun son derece tehlikeli bir durum olduğu ve bir anda milyonlarca insanın öldürülebileceğini gösterdi. Her ne kadar İsrail, bu cihazların Hizbullah militanları tarafından kullanıldığını belirtse de, sokak ortasında binlerce sivilin yaralanmasına yol açtığı ve bu nedenle savaş suçu kapsamında değerlendirileceği söylenebilir. Önümüzdeki süreçte hem Birleşmiş Milletler tarafından bu tür savaş yöntemlerinin 'savaş suçu' kapsamında ele alan bir kısım kararlar alınabilir hem de Uluslararası Adalet Divanı'nda, İsrail'in ve dolayısıyla Başbakan Netanyahu hakkında ek bir soruşturma açılması yüksek bir olasılık olarak görünüyor.
 
İsrail'in, Hizbullah'a karşı başlattığı çok kapsamlı hava saldırısı devam ederken, Hizbullah da roket ve füzelerle cevap veriyor. Savaş nereye doğru eviriliyor?
 
 
İsrail, Hizbullah'a yönelik çok kapsamlı bir şekilde başlattığı hava saldırılarıyla hem komuta kademesini etkisizleştirmek, onlar arasındaki iletişimi kırmak/kesmek hem de Hizbullah'ın füzelerinin konuşlandırıldığı yerleri vurarak, saldırı gücünü kırmak istiyor. İzlenen taktik ile askeri planın bu olduğu görülüyor.
 
İsrail'in savaş stratejisinin bölgesel krizi derinleştirme üzerine kurulu olduğu görülüyor.  Gazze'de yaklaşık bir yıldır süren ve bütün ateşkes çabalarına rağmen devam ettirilen savaş, sadece Hamas'ın askeri olarak tasfiyesini oluşturmuyor aynı zamanda bölgesel dengeleri değiştirmeye, zemin hazırlamaya yönelik olduğu artık bilinen bir durum. İsrail için Hizbullah çok daha tehlikeli bir örgüt konumunda bulunuyor. Çünkü Hizbullah, Lübnan içerisinde bir askeri ve politik bir güçtür. İkincisi önemli bir toplumsal desteği bulunuyor. Üçüncüsü de önemli bir savaşçı gücüne sahip, İran ve Suriye tarafından yıllardır askeri olarak da silahlandırıldı. 
 
Öncelikli olarak İsrail'in Gazze'de Hamas'a yönelik yaptığı saldırı ile Lübnan'da Hizbullah'a yönelik gerçekleştirdiği saldırı aynılaştırılamaz. Çünkü Lübnan, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülke. Hizbullah'a saldırmak fiilen Lübnan'a saldırmaktır. Çünkü Hizbullah, Lübnanlı bir güçtür. Bu nedenle Hizbullah'a dönük bütün saldırılar doğrudan Lübnan halkına yönelik bir saldırıya dönüşüyor. Hizbullah'a karşı olan güçlerin önemli bir kesimi dahi Hizbullah'ı desteklemeye başladı. İsrail, Hizbullah'a yönelik çok kapsamlı bir şekilde başlattığı hava saldırılarıyla hem komuta kademesini etkisizleştirmek, onlar arasındaki iletişimi kırmak/kesmek hem de Hizbullah'ın füzelerinin konuşlandırıldığı yerleri vurarak, saldırı gücünü kırmak istiyor. İzlenen taktik ile askeri planın bu olduğu görülüyor. Hizbullah önemli bir darbe almış olsa da, şu anki veriler dikkate alındığında askeri kapasitesini önemli ölçüde koruduğu görülüyor. Ne kadar etkili olduğundan bağımsız olarak Hizbullah da roket ve füzelerle İsrail şehirlerini vurmaya devam ediyor.
 
 Hamas liderinden sonra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah da öldürüldü. Bu durumun Hizbullah’a yansıması ne olur? 
 
Politik bir hareketi var eden birkaç temel unsuru var. Birincisi lider ve liderin etkisi, ikincisi toplumsal dayanağı üçüncüsü ideolojik-politik stratejisi... Hamas ve Hizbullah'ın ortak özelliği lidere olağanüstü bir rol biçilmesidir. Örgüt ile lider özelleştirilmiş durumda. Örgütün toplumsal tabanı için de lider ile örgüt bütünleşmiştir. İsrail bu durumu biliyor. Bu nedenle sembolleşmiş örgüt liderinin tasfiyesi ile hem örgüt yönetiminin hem toplumsal tabanda psikolojik bir yenilgi sağlamaya amaçlıyor. Bunda da başarılı olduğu söylenebilir. Ayrıca İsrail'in İran'da Hamas liderine suikast yapması, Hamas'ın Gazze'deki liderlerinin önemli bir kesimini tasfiye etmesi, geçen hafta çağrı cihazları ve telsizler üzerinden Hizbullah'ın önemli kadroların etkisizleştirmesi ve Nasrullah'ın bulunduğu yerin bombalaması aynı zamanda İran'ın hem de Hamas ve Hizbullah'ın ciddi bir güvenlik zafiyeti içinde olduklarını gösteriyor. İsrail'in savaş taktiklerinde hedeflerine ulaşması, Hamas ve Hizbullah için ciddi bir yenilgi olarak değerlendirilebiliriz. İsrail'in Hamas'ın komuta sistemini yok etmesi ve liderlerini fiziki olarak tasfiye etmesi, kara savaşını ikinci plana atarak, hava saldırılarıyla süreci tamamlayabilir.
 
 İsrail'in saldırılarını hava harekâtından kara harekâtına dönüştüreceği yönünde iddialar da kamuoyuna yansıyor. Hizbullah'a karşı bir kara harekâtı bekliyor musunuz?
  
Kara harekâtı pekâlâ mümkündür. Ancak bugünkü koşullar da ön plana çıkartılmayabilir. Birincisi uluslararası toplum, bütünüyle bir kara harekâtına karşı... İkincisi bölge ülkelerinin de tamamı kara operasyonuna karşı olduğu gibi aşamalı olarak Lübnan'ı askeri olarak destekleme sürecine girebilirler. Bu iki durum, süreci İsrail aleyhine çevirebilir. İsrail, Lübnan sınır bölgesine askeri gücünü yığmakla birlikte, kara harekâtına yönelmeyebilir. Ayrıca 2006 yılı deneyimi var. İsrail, Hizbullah'ı tasfiye etmek için kara harekâtını başlatmıştı ama bir sonuç alamadan çekildiği gibi Hizbullah bu süreçten sonra çok daha ciddi bir düzeyde güçlendi ve bugün kara harekâtına hazır olan bir Hizbullah'dan bahsedebiliriz. İsrail'in kara harekâtına girişmemesi kimseye sürpriz gelmemeli. Hava operasyonlarıyla, Hizbullah'ın gücünü önemli ölçüde kırmaya devam edebilir ve daha sonra bir ateşkes sürecine yeşil ışık yakabilir.
 
İsrail'in Lübnan'a saldırılarının kara harekâtına dönüşmesini ABD destekler mi? ABD'nin Ortadoğu'daki politikaları İsrail-Lübnan savaşından nasıl etkilenir? 
 
 
Bölgesel bir krizin artması ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarıyla uyumlu görünmüyor. Washington açısında Arap Körfez ülkeleriyle olan ilişkiler de son derece önem arz ediyor. Askeri ve enerji kaynakları bakımından ABD'nin çok uzun yıllar daha bölgede kalmaya devam edeceği çok açık. 
 
İsrail çok açıktan bölgesel bir kriz yaratarak; İsrail ve diğerleri (İran-Hizbullah-Hamas-Husiler) gibi bir saflaşma yaratmak istiyor. Böylelikle özellikle İngiltere ve ABD gibi küresel güçlerin zorunlu olarak İsrail'in yanında yer alacağını hesaplıyor. Gazze'de İsrail'i aktif destekleyen uluslararası güçler ve toplum, Lübnan'a yönelik bir kara harekâtına aynı desteği vermeleri oldukça zor görünüyor. İsrail, Hamas'ın siyasi lideri Hanney'i Tahran'da vurarak aslında İran'ın İsrail'e saldırması için bir gerekçe yarattı. Ancak İran daha sakin davrandı ve İsrail'in hamlelerini boşa çıkarttı. Bu kez bu planı Hizbullah gerekçesiyle Lübnan'a yönelik gerçekleştirmeye başladı. Şuana kadar beklenilen desteği almış değil. ABD, Avustralya, Kanada, Avrupa Birliği, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve Katar gibi ülkeler ortak bir bildiri yayınlayarak, taraflara ama özellikle İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı.
 
Bölgesel bir krizin artması ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarıyla uyumlu görünmüyor. Sorun sadece İsrail'in güvenliğini sağlamak değil, Washington açısında Arap Körfez ülkeleriyle olan ilişkiler de son derece önem arz ediyor. Askeri ve enerji kaynakları bakımından ABD'nin çok uzun yıllar daha bölgede kalmaya devam edeceği çok açık. Bu nedenle bölgesel kriz ABD'nin stratejik planlarını olumsuz yönde etkileyecektir. ABD'de de 6 Kasım 2024'de yapılacak seçimler hiç şüphesiz ki önem arz ediyor.  İster Trump isterse Harris kazansın; ABD'nin Ortadoğu siyasetinde bölgesel bir savaş olmayacaktır. Hatta İran ile sorunların diplomatik yollarla çözülmesi için 2025 yılı içerisinde önemli adımların atılacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
 
Hizbullah'ın İran tarafından desteklendiği biliniyor. Ancak yaşanan son saldırılar, İran'da gerçekleştirilen suikast de bir bütün değerlendirildiğin de İran sessizliğini koruyor. Siz 'İsrail'in hamlelerini boşa çıkardı' dediniz, ama bu sessizliğin sebebini biraz daha açar mısınız? 
 
İran'ın bölgedeki birkaç güçlü müttefikinden bahsedebiliriz. Hizbullah, Yemen/Hussiler ve Şam rejimi… Hizbullah ile İran arasındaki bağ oldukça derin ve karmaşıktır. Bu nedenle İsrail'in, Hizbullah'a saldırmasında Tahran'ın aktif bir tepki göstereceği beklendi. Ancak İran, bölgesel çıkarlarını düşünerek, beklenilen tepkiyi göstermedi. Yaptığı birkaç diplomatik ve politik açıklamanın ötesine geçilmedi. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezekşiyan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 'Herkes için barış istiyoruz ve herhangi bir ülkeyle çatışma niyetimiz yok'  demesi dikkat çekiciydi. İran, önümüzdeki 10 yıllık bölgesel stratejisini belirlerken, askeri çatışmadan çok politik-diplomatik ilişkileri ön plana çıkartacaktır. Bu nedenle İran, İsrail'in Hizbullah'a yönelik saldırısını doğrudan askeri araçlarla cevap vermeyecektir. Ancak, İran'a bağlı, ama fiilen bağımsız görünen on binlerle ifade edilen milis, Şam rejimini desteklemek için Suriye'de savaşıyor. Eğer İsrail kara operasyonuna girişirse bu milislerin önemli bir kısmının Hizbullah yanında savaşmak için Lübnan'a gidecekleri biliniyor. Şam rejimi açıktan olmasa da, Hizbullah'ı askeri olarak desteklemeye devam edecektir.
 
Değerlendirmelerinizden ortaya çıkan şu ki; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kara harekâtında ısrarı kazanmaktan ziyade kayba yol açar.
  
İsrail, Hamas'a yönelik saldırısında uluslararası alanda almış olduğu desteği, Lübnan'a yapacağı kara harekâtıyla kaybedecektir. Gelişmeler bunu doğruluyor. Arap ülkeleri Gazze meselesinde Hamas'ın tasfiyesine sessiz kaldılar ve süreci zımnen desteklediler. Ancak İsrail'in, Lübnan'a saldırısına karşı tutum alacakları ve hatta dolaylı olarak Hizbullah'a destek vermeleri kimseye sürpriz gelmemeli. Hizbullah, ABD, İngiltere, Avrupa Birliği tarafından halen 'terörist' görülüyor. Arap Birliği, 2016'da Hizbullah'ı 'terör örgütü' listesine dâhil etmişti. Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zeki, 30 Haziran 2024 tarihinde Hizbullah'ın 'terör örgütü' listesinden çıkarıldığını açıkladı. Bunun İsrail'in, Hizbullah'ı gerekçe göstererek; Lübnan'a girmesini engellemeye yönelik bir karar olduğu açıktır. Bu nedenle İsrail'in Lübnan'a yönelik olası bir kara harekâtında kazanımlarından çok kayıplarının olacağı söylenebilir. 
 
MA / Delal Akyüz 

Diğer başlıklar

12:15 Demokratik Özerk Yönetimi Lübnan’dan yaşanan göç için kriz masası kurdu
12:07 İdam cezasını protesto eden tutsağa görüş yasağı
11:53 22 bin 215 Lübnanlı Suriye’ye geçti
11:24 Pasûr’da bir mahalle ve üç mezranın olduğu bölge yasaklandı
11:16 Bakırhan: Sermayeye peşkeş çekilmeyen bir doğa mücadelesi vereceğiz
11:14 New York Times İsrail’in Hizbullah’a karşı kurduğu istihbarat ağını yazdı
10:35 Cemaat yurdundaki taciz ve tecavüz davasında dosyalar birleştirildi
09:46 ABD’de Helene Kasırgası: 63 kişi yaşamını yitirdi
09:34 Licêliler maden istemiyor: Toprağımızdan vazgeçmeyeceğiz
09:10 Peköz: Ortadoğu'daki gerilim ABD'nin politikalarıyla uyumlu görünmüyor
09:06 Besiciler satsa da beslese de zararda
09:05 Adana'da bir 'irade gaspı' davası daha
09:04 Çözüm çabalarına komployla yanıt
09:01 29 EYLÜL 2024 GÜNDEMİ
08:59 Nagihan Akersel için çağrı: Cinayetin azmettiricileri yargılansın
08:57 Jin dergi ‘Organize suç ortaklığı: Erkek-yargı-devlet’ başlığıyla çıktı
08:44 Marmara ve Kuzey Ege için yağış uyarısı
28/09/2024
23:59 Dîlok'ta kaza: 1'i ağır 10 yaralı
23:08 DEM Parti’nin Sultangazi ilçe binasına saldırı protesto edildi
22:54 Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Kabaiş’ten haber alınamıyor
22:22 Qamişlo’da bir araca SİHA saldırısı
22:01 İsviçre’de göçmen karşıtı yasa protesto edildi
21:42 Kayıp yurttaş sınırda öldürülmüş halde bulundu
21:37 Aslan: Devletçi çözüm modeline karşı halkı temel alan demokratik yolu öneriyoruz
21:13 Tuncel: Halkla ittifak kurulmalı
20:56 ‘Halkların özgürlüğü Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkündür’
19:43 İran, Nasrallah için 5 gün yas ilan etti
19:36 Yemen’den İsrail’e füze atıldı
19:28 TJA: 13 Ekim’de tecride karşı coşkumuzla alanda olalım
19:17 Hatimoğulları: Sistem karşıtı güçlenebileceğimiz bir dönemdeyiz
19:06 İstanbul’da ‘Özgürlük Mitingi’ne katılım çağrısı
18:36 DEM Partili Demir’in tutuklanması protesto edildi
18:19 İran sınırında haber takibi yapan gazetecilerin ekipmanlarına el konuldu
17:25 İstanbul’da kadın şöleni: İsyanımızla var olacağız
16:53 Ceylan Önkol katledilişinin 15’inci yılında mezarı başında anıldı
16:04 Licê'de maden protestosu: Geçit vermeyeceğiz
15:34 Erdoğan'dan erken seçim açıklaması
14:43 Hizbullah, Nasrallah'ın öldürüldüğünü doğruladı
14:40 Roboski Katliamı 153'üncü ayında: Unutturmayacağız
14:37 Hasta tutsaklar Oduncu ve Özbek için 'acil tahliye' çağrısı
14:08 YNK şubesine saldırı
13:59 Tutsaklarla görüşen Aydeniz: Tarafsız sağlık raporları verilmeli
13:42 Kayıp yakınları: Geçmişle yüzleşme sağlanmalı
13:41 Cizîr'de 'üreten kadın' fuarı
13:05 Cumartesi Anneleri katledilen Baskın için 'adalet' istedi
12:58 Sultangazi'de DEM Parti binasına silahlı saldırı
12:14 Fernas Madencilik işçilerine sanatçılardan destek
11:11 İsrail'den 'Nasrallah'ı öldürdük' iddiası
10:45 KASED'den 'Kadın Surfest Festivali'
10:05 İzmir'de şüpheli kadın ölümü
09:25 Serbest bırakılan MED-DER çalışanları: Dil mücadelemiz sürecek
09:16 Evden sedyeyle çıkarılan Yıldız'a 'cezaevinde kalabilir' raporu
09:12 Dr. Berwarî: Kürt kazanımlarını 'yok etme' planı devrede
09:11 Psikolog Tekinalp: Narin'i öldüren bir kişi değil, anlayış
09:11 Kürt sanatçı ve yazarların resimleri duvarlara nakşedildi
09:08 Parayı veren keçi katledebilecek: Ekosistemi yok eder
09:07 'Özgürlük' mitingi çağrısı: Çözümün adresi İmralı'dır
09:06 Polis şiddeti yerine eylemciye dava
09:05 9 Ekim'e giden süreç
09:03 Çiçek: İttifakın hedefi faşist iktidarı yıkmak ve geleceği kurtarmak olmalı
09:00 28 EYLÜL 2024 GÜNDEMİ
08:06 Cem Garipoğlu'nun mezarı 3 Ekim'de açılacak
07:50 Ormanların turizm amaçlı kullanılmasının önü açıldı
27/09/2024
23:47 Mersin'de iş cinayeti
23:40 ABD'de Helene Kasırgası: 30 ölü
22:24 Kürtçe'ye baskılar şarkılarla protesto edildi
22:14 Kız çocuğuna istismar suçundan 16 gözaltı
21:25 İzmir'de 3 kişi tutuklandı
21:03 Rıfat Ronî’nin tutuklanmasına tepki: Çalışmalarını sürdüreceğiz
20:33 MED-DER eski Eşbaşkanı Rıfat Ronî tutuklandı
20:18 İsrail: Hizbullah'ın komuta merkezini vurduk
20:05 MED-DER'de ‘Jin û ziman’ atölyesi
18:46 Uçar: İmralı’da sadece tecrit değil büyük bir direniş de var
18:28 İstanbul'da 1 kişi tutuklandı
18:18 Dil kurumlarına operasyon: 2 kişiye tutuklama talebi
18:11 Bazîd'te ölü bulunan çobanın ateşli silahla vurulduğu belirlendi
17:28 Havası en kirli il hangisi?
17:15 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde mobbing
17:06 İnsan kaçakçılığı yapan askerlerin duruşması görüldü
16:53 Dil kurumlarına yönelik operasyonda 7 kişi serbest bırakıldı
15:59 'Güvenliğini' sağlamak için görevlendirilen polisin tacizine uğradı
15:45 Kadın katliamı protestosu davasında beraat kararı
15:36 'Serhat Bölgesi’ndeki cezaevlerinde tecrit en üst seviyede'
14:57 Hasret Tutal davası karar için ertelendi
14:54 Öğretmenden çocuğa taciz iddiası
14:45 Karadeniz ormanlarına taş ocakları açılıyor
14:42 Darp ve taciz edilen kadından destek çağrısı
14:31 Wan'da Kürtçeye yönelik saldırılar protesto edildi
14:13 GABB'da kayyımların taşınmaz devri kararını iptal etti
14:03 Alpargün Apartmanı davasında ağır cezalar
14:00 İhlal mektubuna 'olumsuz gündem oluşturuyor' gerekçesiyle el konuldu
13:25 Belediye güvenliğinden öğretmenlere darp, gazeteciye ölüm tehdidi
13:22 Gediz Nehri'nden numune alındı
13:17 Amed’de uluslararası 'tarih' sempozyumu: Kültürel değerler korunmalı
12:46 Barolardan Kürtçe eğitmenlerin gözaltına alınmasına tepki: Hukuksuzdur
12:45 Eğitim Sen mülakat usulsüzlüklerini paylaştı
12:09 Belediyeye verilmeyen asfalt malzemesi çöpe döküldü!
12:09 Ailelerden İmralı için yeni başvuru
12:08 Madencilerin Ankara yürüyüşü sürüyor
12:06 Safitürk davasında 'yeniden yargılama' talebine ret
11:56 PFDK’den Amedspor’a ceza
11:35 Nagihan Akarsel İstanbul'da anılacak
11:21 Cenazenin saklandığı bölgede 2 kişinin daha olduğu tespit edildi
11:01 Türkoğlu: Tecridi kırmanın öncülüğünü kadınlar yapacak
10:41 Depremzedeler adalet talep etti
10:40 Licêliler bakır madenine karşı yarın buluşuyor
10:39 Kürtçe eğitmenler adliyeye sevk edildi
10:35 Rojava’da Jineoloji Akademisi 2’nci Konferansı’nı gerçekleştirdi
10:07 Kürtçe eğitmenler 4 gündür gözaltında: Dilimizle yaşamayı sürdüreceğiz
09:50 Sol Parti 'ittifak'a nasıl bakıyor?
09:33 Özbingöl: Güran cinayetinde bir el delilleri karartma çabasında
09:12 Valinin hedef gösterdiği gençlere takipsizlik
09:10 Ceylan Önkol'un davası 'faili meçhul'e bırakıldı
09:09 DEM Parti'ye saldırı soruşturmasında ilerleme yok
09:07 Bakım merkezinde şiddet ve ihmal
09:06 Siber saldırı dönemi: ABD seçimlerine kadar savaşın dozu artacak
09:05 Federe Kurdistan seçimleri: KDP güç kaybediyor
09:04 1 aile, 2 tutsak, 3 kent!
09:03 Sakık'tan 'özgürlük' mitingi çağrısı: Tecridi kırmalıyız
09:02 Tutsaklar: Banyo ve tuvaletler kamerayla izleniyor
09:01 İki farklı kent iki kadın: Asla ‘yapamam’ demeyin
09:01 27 EYLÜL 2024 GÜNDEMİ
08:26 Bugün hava nasıl olacak?
26/09/2024
23:40 Amed’deki soruşturmada bir kişi serbest
23:35 ABD'de 'Türkiye'den yasadışı bağış' soruşturması
22:59 PEN Norveç, Amed’deki gözaltıları kınadı
20:10 Erzurum Cezaevi’ni ziyaret eden Beştaş: Bu keyfiyeti durdurun
19:35 Grup Yorum sanatçısı Şengül tahliye edildi
19:10 Çoban, askeri noktaya yakın bir yerde ölü bulundu
19:02 Ulucanlar Katliamı 25’inci yılında: Zulme karşı direnmek haktır
18:16 Hatimoğulları: Ey saray, sırtımızdan geçinmene izin vermeyeceğiz
17:42 ‘Cinsel istismar’ suçundan yargılanan öğretmen göreve döndü!
17:28 Gözaltındaki Kürtçe eğitmenlerin ifadeleri alınmaya başladı
17:17 ‘Kürtçe konuşarak saldırılara cevap vereceğiz’
17:08 ÇHD’den İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusu
16:52 Hastanede temizlik hemşirelere yaptırılıyor
16:22 Kadın katliamını protesto edenlere ceza istemi
15:56 KONDA: En çok siyasetçiler, yargı, medya ve polis hak ihlaline neden oluyor
15:48 Gazeteci Uçar’a dava açıldı
15:41 Hatimoğulları: Bir avuç insanın refahı için milyonlar aç bırakılıyor
15:39 TÜGVA Ordu il kurucusu kaçakçılık operasyonunda gözaltına alındı
15:32 İnsan hakları savunucusu Kanat beraat etti
15:04 Şam’dan açıklama: Geri çekilme şartını kabul etmeden masaya oturmayız
14:44 DBP'den 'suikast' çağrısına kınama: Karanlık zihniyetin karşısında dimdik duracağız
14:41 Özkan’ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:34 Karakol bahçesinde işkence uygulanan 4 kişi yeniden tutuklandı!
14:09 MED-DER’de Kirmançkî atölye: Dilimizi konuşarak saldırılara cevap olacağız
14:02 Cem Garipoğlu'nun mezarı açılacak
13:43 Aslıhan Sinem Çiçek davasında avukatların talebi kabul edildi
13:29 Bağ bozumunda kazan sayısı azaldı!