Beylikova’da NTE’ye su var, patatese yok 2025-11-11 09:13:33 ESKİŞEHİR - Beylikova’da su tüketimi yüksek olduğu için patates üreticilerine destek verilmeme kararının karşısında nadir toprak elementi için ise 200 ile bin 500 ton su kullanılacak.  İktidar ve ana muhalefet tarafından “teknoloji ve sanayide bağımsızlık hamlesi” olarak sunulan Eskişehir’in Beylikova ilçesindeki 634 milyon tonluk nadir toprak elementi (NTE) rezervinin çıkartılması bölgede yeni bir tehlikeye kapı aralıyor. Dünyanın en büyük ikinci NTE rezervine sahip olan Beylikova, aynı zamanda Eskişehir’in tarımsal üretim merkezlerinden biri. Pancar, mısır, arpa, buğday ve yem bitkilerinin yetiştirildiği verimli araziler üzerinde planlanan madencilik faaliyetinin, bölgedeki ekosistemi tahrip edeceği ve tarımsal üretimi durma noktasına getireceği uyarıları yapılıyor.   SU KAYNAKLARININ KİRLENMESİ KAÇINILMAZ    Beylikova’da yaklaşık 20 çeşit endemik bitki bulunuyor. Yetkililer her ne kadar siyanür kullanılmayacağı yönünde açıklamalar yapsa da, NTE’lerin çıkarılması ve işlenmesi geleneksel madencilikten farklı. En tehlikeli kısmı ise çıkarılan cevherin zenginleştirilmesi sırasında açığa çıkan radyoaktif atıklar ve ağır metaller. Uzmanlar, bu süreçte büyük miktarda kimyasal madde ve su kullanımı sonrasında atık su ve çamurun doğru yönetilmemesi durumunda arsenik, kurşun, cıva gibi ağır metallerin ve radyoaktif maddelerin yer altı ve yer üstü sularına sızmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.   Sakarya Nehri Havzası’na da yakın olan maden sahasından oluşacak olası bir sızıntı ise bölgenin su kaynaklarını, ekosistemini, tarım alanlarını ve bölge halkının temiz su ile güvenli gıdaya erişimini tehdit edecek.   PİLOT TESİSTEN ŞEFFAF BİLGİ PAYLAŞIMI YOK    Yöre çiftçilerinden aldığımız ve Tarım ve Orman Bakanlığı görevlilerinden teyit ettirdiğimiz bilgilere göre, Beylikova ilçesinde çiftçilere, önümüzdeki yıl su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle çok su tüketen patates ekimi yapmaları durumunda destekleme verilmeyecek. Sonraki yıl da patates ekimine devam etmeleri hâlinde, beş yıl boyunca destekleme alamayacaklar. Beylikova’daki NTE rezervi çıkarılmak istenirse, uluslararası verilere göre 1 ton NTE oksidi üretimi için ortalama bin 200 ila bin 500 ton su tüketimi gerekecek.   BAOTOU ÖRNEĞİ   Dünyanın birçok bölgesinde çıkarılan nadir toprak elementleri (NTE), çıkarıldıkları alanlarda ciddi çevresel felaketlere yol açtı. Bu felaketlerin en çarpıcı örneklerinden biri Çin’in Baotou bölgesinde yaşanıyor. Dünyada NTE’lerin en fazla çıkarılıp işlendiği ve en büyük rezerve sahip olan Baotou’daki Bayan Obo Madeni, tek başına dünyanın NTE rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ini barındırıyor. Ancak bölgedeki madencilik faaliyetleri ağır bir çevre tahribatı yarattı. Cevherin işlenmesi sırasında açığa çıkan su, asit ve ağır metaller (arsenik, kadmiyum, kurşun) devasa atık göllerinde biriktiriliyor. Bu radyoaktif ve toksik çamur gölleri yalnızca yeraltı sularını kirletmekle kalmıyor, aynı zamanda buharlaşarak havayı da zehirliyor. Baotou’da tarım arazileri verimsizleşti, içme suları kirlendi, hayvanlarda anormal doğumlar görülmeye başlandı. Bölgede halk arasında solunum yolu hastalıkları, cilt problemleri, kemik ve diş bozuklukları ile kanser vakalarında büyük artış yaşandı. Uzmanlar, Baotou’nun bugün dünyanın en kirli yerlerinden biri haline geldiğini belirtiyor.   ABD’DE 3 MİLYON LİTRE ATIK SU FACİASI   ABD’nin Kaliforniya çölündeki Mountain Pass nadir toprak elementi madeninde 1998 yılında büyük bir çevre felaketi meydana geldi. Atık su taşıyan boru hattının patlaması sonucu, 3 milyon litreden fazla radyoaktif ve ağır metal içeren atık su çevreye yayıldı. Sızıntı, hem toprağı hem de yeraltı sularını kirletti. Yapılan incelemelerde atık suyun yeraltı sularında kalıcı bir kirletici tabaka oluşturduğu belirlendi. Bu durum, içme ve tarımsal sulama kaynaklarının uzun vadeli olarak kullanılamaz hale geldiğini gösterdi. Olayın ardından 2002 yılında maden şirketi faaliyetlerini tamamen durdurdu.   MYANMAR’DA TARIM YOK OLDU    Myanmar’ın Kachin Eyaleti’nde de nadir toprak elementleri madenciliği çevresel felaketlere neden oldu. Bölgede asit liçi (yığın liçi) yöntemiyle yapılan madencilik, ekolojik açıdan en riskli yöntemlerden biri olarak değerlendiriliyor. Bu yöntemde cevher yığınlarının üzerine asit pompalanarak ayrıştırma yapılıyor. Ancak bu süreçte ağır metaller ve kimyasal atıklar, bölgedeki İrravaddy Nehri’ne karıştı. Nehirde pH seviyesinin düşmesi sonucu balıklar ve diğer su canlıları kitlesel şekilde öldü.   Asit yağmurları ve kirlenmiş suyla sulanan tarım arazileri zehirlendi, toprak verimliliğini kaybetti ve ürünlerde ağır metal birikimi görüldü. Tarımsal üretimin neredeyse imkânsız hale geldiği bölgede, maden sahalarının genişlemesi için ormanların kesilmesi erozyonu artırdı. Bu durum hem toprak kaybına hem de sel felaketlerine neden olurken, bölgenin biyolojik çeşitliliği geri dönüşsüz biçimde azaldı.   Kirli suyu kullanmak ve kirli toprakta yetişen gıdaları tüketmek zorunda kalan yerel halkta; cilt hastalıkları, solunum yolu rahatsızlıkları, böbrek yetmezliği ve çeşitli kanser türlerinde ciddi artış yaşandı. Tarım ve hayvancılığın yok olmasıyla birlikte bölgeden büyük bir göç dalgası başladı.   MA / Enes Beyaz