CHP’li Özel: Toplumcu bir Anayasa yapılmalı 2020-04-22 09:57:44 ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, toplumcu ve eşitlikçi bir anayasa yapılması gerektiğine işaret ederek, “Parlamentodaki muhalefet, toplumsal muhalefet ve tüm muhaliflerin, bir iyiyi birlikte inşa etmeleri için ortak katların en küçüğünde adalet ve demokrasi için birleşmeleri gerekiyor” dedi.   CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, açılışının 100’üncü yıl dönümünde Meclis’in içinde bulunduğu pozisyonu ve parlamenter sistem tartışmalarına dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.    23 Nisan 1920’de kurulan Birinci Meclis’in daha renkli ve daha güçlü olduğunu ifade eden Özel, geçen 100 yılda çok daha geriye gidildiğini ifade etti. Özel, “Yüzyıl önce bu topraklarda ülkenin dört bir yanından gelen Çanakkale Savaşı’nda birlikte savaşmış, birlikte hayatını kaybetmiş Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, Lazı, Çerkezi birlikte bir Meclis’e oturdular. Birbirlerini ikna ettiler, iletişim kurdular ve rıza ürettiler” dedi.   Birinci Meclis’te daha özgür tartışmaların yapıldığı ve vatandaşlık bağının Anayasa üzerinden çok kuvvetli bir şekilde kurulduğuna vurgu yapan Özel, “Şimdi olduğu gibi birilerinin işine gelen yasaları çıkaralım, daha sonra 45 gün sonra geri gelelim gibi anlayışlar yok. Orada eleştiri var, sert tartışmalar ve tahammül var. Kimseyi Meclis’in dışına atmak, seçilmişlerin yerine kayyum atamak, kimseyi söz söylemekten menetmek yok” diye konuştu.   ‘100 YIL SONRA İSTİSMARCI ANLAYIŞ’   Özel, “Kuruluşundan 100 yıl öncesine göre Meclis, mantalite olarak çok daha geride ve istismarcı bir anlayışla Meclisin yönlendirildiğini, yönetildiğini ve üzerine tahakkümler kurulduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Meclis’te şu anda 10 siyasi parti bulunduğuna işaret eden Özel, Meclis’te farklı kimliklerin, kültürlerin temsil edildiğini ancak bu temsiliyetin kıymetinin iktidar tarafından bilinmediğinin altını çizdi.   KAYYIM ELEŞTİRİSİ   Daha önce milletvekili olup yerel seçimlerde belediye eşbaşkanı seçilen HDP’lilerin görevden alınarak yerine kayyım atanmasını eleştiren Özel, şöyle devam etti: “Bu Meclis kendi milletvekillerine sahip çıkmamış, saygı göstermemiş. Ayrıca, geçtiğimiz hafta Garo Paylan, Genel Kurul’da, Meclis’in mesai yaptığı Pazar günü, Paskalya Bayramı olduğunu söyledi ve ‘Bayramda niye çalışalım’ dedi. Kimse onları dinlemedi. Meclis’te bu soruların cevabı yok. Bu Meclis’te kendisini ifade etmek için arkadaşlar çaba sarf ettiklerinde, karşı taraftan bazen mezhepçi, dili, dini görmeyen, onlara saygılı olmayan bir anlayış var. AKP-MHP’de bu anlayışa karşı bir şey yapmış değiller. CHP çok net bir yerde duruyor. Biz Anayasa’ya bağlıyız. Bu ülkedeki bütün yurttaşlar için eşit yurttaşlığı savunuyoruz ve biz herkesin sözünü söylemesini savunuyoruz. Ama bunun karşısında bazen CHP’yi de terörize eden, çeşitli terör örgütleriyle adımızı anacak hadsizliğe kadar savrulan bir anlayış var.”   ‘SARAY JÜRİSİ FİİLEN VAR’   Parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin daha başarılı olduğunu söyleyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın en sefalet çeken ülkelerine baktığımızda, altısı başkanlık dördü yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Yetki bir elde toplanır, denge denetleme ortadan kalkar, ‘her şeyi ben bilirim’ denilirse ve etrafındakiler ‘siz bilirsiniz’ derse, ülke felakete götürülür. Yargı bağımsızlığının sağlanması gerekir. Türkiye’de kimin cezaevine gireceğine dünya liderimiz karar veriyor. Kimin dışarıya çıkacağına dünyanın diğer liderleri karar veriyor. Merkel söyleyince Deniz Yücel serbest kalıyor, Macron söyleyince Fransız gazeteciler serbest kalıyor, Trump telefon edince Rahip Brunson serbest bırakılıyor. Türkiye’de jüri sistemi yok ama fiilen var. Saray jürisi var. Saray jürisi, Erdoğan’ın etrafındakiler akıllarında bir kişi mahkum ettilerse, o kişiyi mahkeme dahi serbest bırakamıyor.”   Mevcut sistem için toplumsal rızanın oluşmadığını belirten Özel, “Türkiye’de tek adam var ve her şeyi o biliyor, her şeye o karar veriyor. Belediyeler yardım yapmak istiyor. Fakir fukara çok ama ‘tek kişi yardım edecek’ diyor. Çünkü bunlarda yönetir algısının yerleşmesinden korkuyor. Rıza üretmenin formülü, müzakeredir, karşılıklı tarafların, milletvekillerin, parti gruplarının birbirlerine saygısıdır. Bugün geldiğimiz noktada, bu ülkeyi temsil eden Meclis işlevsizleştirilmiştir, muhalefet yok sayılmaktadır. Oysa rıza dediğimiz şey karşılıkla söylem etkileşimle ve bir noktada birleşmekle olur” diye konuştu.   EŞİTLİKÇİ ANAYASA    Özel, sözünü ettiği tablo karşısında “kuvvetler ayrılığına dayanan bir parlamenter sistemin yeniden inşa edilmesi için mücadele” gerektiğini belirtti.  Özel, “gerçekten toplumcu, eşitlikçi ve çoğulcu bir anayasa yapılması gerekmektedir” dedi.   TOPLUMSAL MUTABAKAT    Koronavirüs krizi sürecinde daha yumuşamaya ve müzakereye gidileceğini ümit ettiğini dile getiren Özel, “Ancak parlamentonun en önemli işlevi yasa yapmak, bazı şeyleri yasaklamak, cezalandırmak iken, çok önemli bir görevi de affetmektir. Af ile ilgili Meclis çok önemli bir yetkisini kullanmıştır. Ama bu yetkinin 360 sayısını arayarak yapmadılar. Bu yüzden kapsayıcı değil. Vatandaşa değil, yandaşa af getirmiştir. Son derece eşitlik ve adalet kriterlerini taşımayan bir ceza infaz kanunu düzenlemesi yapıldı. Bunların hepsi rıza üretmenin önündeki engellerdir. Oysaki af gibi bir meselede bir toplumsal mutabakat gerekir. Maalesef bu ülkede anayasada, İçtüzükte böyle yapıldı. Ama bilinen bir şey var kuvvetler ayrılığı ortadan kalkınca devletler çöker” şeklinde konuştu.   KUTUPLAŞTIRMAYA KARŞI KUCAKLAŞMA   Özel, dünyada insanların daha eşit ve kardeşçe yaşama taleplerinin önümüzdeki süreçlerde gelişeceğini belirtti. Otoriter rejimlerini çöküşe doğru gittiğini dile getiren Özel, bu durumun Türkiye açısından da geçerli olduğunun altını çizdi. Özel, şöyle konuştu: “Yani şehit cenazesine elini koyup, öbür elinde mikrofonla konuşma yapan, şehit acısı üzerinden popülist söylemlerle hamaset üreterek konuşan anlayış yerine, o şehidin gelmemesinin siyasetini yapmanın, yoksul insanların yoksulluklarını yönetmek yerine, o yoksulluğu yok etmenin siyasetini yapmanın, eşitlikçi siyaseti üretmenin kıymetli olacağı bir evre olacak. Bugünden yarına olmayacak ama önümüzdeki Türkiye’de tüm muhalefet için bir fırsat aralığı var. Parlamentodaki muhalefet, toplumsal muhalefet ve tüm muhaliflerin, bir iyiyi birlikte inşa etmeleri için ortak katların en küçüğünde adalet ve demokrasi için birleşmeleri gerekiyor. Bunun sağlanabileceğini düşünüyorum. Kutuplaştırarak yönetmeyi biliyor. Onun kutuplaştırmasına karşı biz kucaklaşmayı bilmeliyiz. O şeytanlaştırdıkça biz daha kardeşleşirsek, dünya daha kardeş daha eşit yönetim istiyor.”   MA / Diren Yurtsever