Kılıçdaroğlu: Kayyum, Seçimi kazandığın için seni cezalandırıyorum demek 2019-11-19 15:37:04   ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında hükümetin kayyum atamalarını "Seçimi kazandığın için seni cezalandırıyorum. Ben seni seçen bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum demektir, o oylar benim için geçersizdir demektir. Demokrasi kültürüne yakışmayan bu durum yanlıştır" sözleriyle eleştirdi.   Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı’nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.   Konuşmasında yaşamını yitiren usta tiyatrocu Yıldız Kenter’in ailesine başsağlığı dileyerek başlayan Kılıçdaroğlu, "Yıldız Kenter gerçekten de hayatını sanata adayan bir sanatçıydı. Onun şöyle bir cümlesi var: ‘Sahneye baktığım zaman bütün Türkiye’yi kucaklıyormuşum gibi geliyor’ diyordu. Şimdi bütün Türkiye onu kucaklıyor. Onu asla unutmayacağız" ifadelerini kullandı.   AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin bugünkü grup toplantısında dile getirdiği ‘Sakarya'daki tank palet fabrikasının satılmadığı’ yönündeki açıklamaları üzerinde duran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Satılmadı, zaten peşkeş çekildi. Satılsa para alırsın. 25 yıllığına bedava verildi. Madem herkes her şeyi biliyor niye gizli kararname çıkarıyorsunuz? Demek ki bu milletten bir şeyler gizliyorsun. Ne Kılıçdaroğlu, ne CHP ne 82 milyon bu konuda geri adım atmayacak. Bunlar aynı zamanda devletin malının nasıl birilerine peşkeş çekildiğini gösteriyor. Kendisine bir ülke gösterin dedim. Kendi silah fabrikasını yabancı ülkeye 25 yıllığına kiralasın. Dünyada böyle bir örnek yok. Üstelik bedava. İşçiler orada çalışacak. TC devletinin en büyük silah fabrikasının peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum. Milliyetçilik anlayışım da kabul etmez bunu."   'SEÇİMİ KAZANDIĞIN İÇİN SENİ CEZALANDIRIYORUM'   Kılıçdaroğlu, HDP’li belediyelere yönelik kayyum atamalarına da tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Üretim için de adalet, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak da bir adalettir. Seçim yapıyoruz, gidiyor vatandaş ben belediye başkanı olacağım diyor. Savcıya başvuruyor bu kişi, benim engelim var mı diyor. Savcı engel yok derse YSK’ya başvuruyorum. Dosyaya bakıyor onlar da. Sonra seçim yapılıyor. Seçimi kazanıyor o kişi 31’inde, sonra ayın 1’inde vali bu belediye başkanı görevden alınmalı diye yazı yazıyor. Benim seçime girmemde bir sıkıntı varsa bunu baştan yaparsın. Eğer yasal gerek varsa alınabilir, haklı bir gerekçe varsa alınabilir ama ne yaparsınız? Belediye meclis üyesi var, orada seçim yapılır, yeni aday seçilir. Diyorsunuz ki şimdi, seçimi kazandığın için seni cezalandırıyorum, oraya bir memur tayin ediyorum, ayrıca senin belediye meclisini de saymıyorum.’ Bu demokrasi midir? Dünya, 'Türkiye’de demokrasi yok' diye biliyor. Doğru. Bu demokrasi midir? Benim gibi düşünmeyenlerin de hakları vardır. Bu ne demektir? Ben seni seçen bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum demektir, o oylar benim için geçersizdir demektir. Demokrasi kültürüne yakışmayan bu durum yanlıştır."   Yine gazeteci Ahmet Altan’ın tahliye edilmesi sonrası yeniden tutuklanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ahmet Altan kararı yanlıştır. Yanlışa doğru diyemeyiz. Kim olursa olsun. Belki hayatında hiç CHP'ye oy vermedi. Adaleti herkes için geçerli bir kavram olarak biliyoruz. Adalet dedim de elbette haksız yere yatanlar var içeride. Serbest bırakılan ve birilerinin emriyle tekrar hapse atılanlar var" diye konuştu.    ERDOĞAN’A MEKTUP YANITI   Devamında Erdoğan’a ABD Başkanı Donald Trump’ın gönderdiği mektup üzerinden yüklenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Mektubu aynen iade et dedik. Bu mektup doğru değildir bile demedi. Ne yaptı Trump'a mektubu takdim edeceğim dedi. Bu kadar ağır bir hakareti Türkiye Cumhuriyeti yaşamamıştı. Sen mektupçu başı mısın? Postacı mısın sen? Sözde dünya lideriydi. Bir baktık ki egemen güçlerin şamar oğlanına dönmüş. Siyasi rakibim doğru ama benim ağrıma gidiyor. Siyasi rakibim dolu ama TC'nin en şerefli makamında oturuyor. Gitti orada S-400 pazarlığı yaptı. Arkasından mektubu takdim etti. Niçin? Kendisini ikinci sınıf olarak görüyor. Aynı şeyi Mike Pence geldiğinde de yan yana oturmuştu. Oysa onun oturacağı yer Cumhurbaşkanı Yardımcısının karşısı. Egemenliğin eşitliği kavramına aykırı davranıyor. Ben eşit değilim, TC devleti ve onun Cumhurbaşkanı ikinci sınıftır ve Amerika'nın egemenliği esastır mesajı veriyor.   Papaz'ı vermişti. Şimdi Trump bununla yetinmiyor NASA çalışanımız var, onu da serbest bırak dedi. ‘Emredersiniz’ dedi. Trump ne dedi; ‘Türk yargısına değil, Erdoğan'a teşekkür ederim' dedi. Erdoğan gözünün önünde ‘YPG ile çalışmaya devam edeceğiz’ dedi. Ses çıkaramadı. Gülen'in iadesini istedi ama Reza Zarrab'ın iadesini isteyemiyor. Reza Zarrab için iki kere nota verdi ama Türkiye'yi aşağılayan mektup için veremedi.   'SEN EGEMEN GÜÇLERIN TÜRKİYE TEMSİLCİSİSİN’   CHP iktidar olduğunda Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’yi göndereceğiz. Egemen güçlerin Türkiye'deki temsilcisisin sen. Türkiye'nin hangi çıkarını korudun. Sonra sıkışınca bizi zor durumda bıraktılar dedin. Suriye’yi onaracağız. Parayı Esad'dan alacağız. Ben boşuna mı söylüyorum; ‘Beşar Esad'la konuşacaksın’ diye. Şimdi elin mahkum konuşacaksın."