‘Kalıcı OHAL’ Meclis Genel Kurulu’nda 2018-07-23 09:18:09   ANKARA – Resmi olarak sona eren OHAL koşullarının 3 yıl daha uzatılmasını ön gören yasa teklifi bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek. Teklifin yasallaşması durumunda muhalefetin “kalıcı OHAL” tespiti yaptığı birçok uygulama devam edecek.   Olağanüstü Hal (OHAL), iki yıllık sürecin ardından resmi olarak 18 Temmuz’da sona ererken, iktidarın getirdiği OHAL sonrası düzenlemeler teklifi bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak. Teklifin kabul edilmesi halinde OHAL yasa yoluyla kalıcı hale gelmiş olacak.    ‘SÜPER VALİLER’   Teklifin ilk maddesiyle valililere “süper yetki” tanınacak. Buna göre valiler, şüpheli gördüğü kişileri 15 gün boyunca kentte girişine yasak getirebilecek. Yine toplantı ve gösterilere dair düzenleme ile valiliklere anayasal hak olan toplantı ve gösteri hakkı keyfi engellemelerle karşı karşıya kalacak. Kamuya açık alanlarda gece vaktinin başlamasıyla, kapalı alanlarda 00.00’dan sonra toplantıların yapılması da valilik iznine bağlanacak.   Anayasa değişikliği ile bakanlar hakkındaki gensoru önergesi uygulamadan kaldırılırken, getirilecek OHAL düzenlemesiyle de bakanlar ve cumhurbaşkanı yardımcılarına ancak cumhurbaşkanının izniyle soruşturma açılabilecek.   Düzenlemeyle 24 saat olan gözaltı süresi, 48 saate çıkartılıyor ve toplu olarak işlenen suçlarda dört gün olarak düzenleniyor. Gerek görülmesi halinde iki defa uzatılabileceği hüküm altına alınarak, 48 saatlik gözaltı süresi 6 güne, toplu olarak işlenen suçlarda ise 12 güne kadar uzatılmasını ön görüyor.   İHRAÇLAR DURMAYACAK   Kamuda 140 bine yakın ihracın yaşandığı OHAL sürecinden sonra getirilen bu düzenlemeyle ihraçların da süreklileşmesinin önü açılacak. Yükseköğretim kurumlarından ihraç edilenler, eski kurumlarına dönemeyeceği gibi KHK ile ya da yeni getirilen yasayla kamudan ihraç edilenler, komisyon kararıyla tekrar kamuya alınan kişiler, eski görevlerine atanmayacak. Asker ve polisler kamudan ihraç edildikten sonra geri alınsalar bile kilit görevlere atanmayacak, araştırma merkezlerinde konumlandırılacak.   Düzenlemeyle OHAL sürecindeki gibi idari kararlarla ihraçlara üç yıl boyunca devam edilmesi, ihraç edilenlerin işlerinin dışında sosyal birçok hakkından mahrum kalmasının da önü açılacak. Söz konusu ihraçlar Resmi Gazete’de toplu olarak yayımlanmayacakları için de görünür olan ihraçlar kamuoyuna da yansımayacak.   KALICI OHAL DÖNEMİ!   Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte 20 Temmuz 2016’da başlayan “resmi OHAL” yerine yasa yoluyla “kalıcı OHAL dönemi” başlamış olacak. İki büyük muhalefet partisi HDP ve CHP de “kalıcı OHAL” diyerek, karşı çıktıkları düzenlemeye kapsamlı bir muhalefet şerhi sundu.   Düzenlemeye dair “OHAL’in yürürlükten kalkacağı tarihten itibaren OHAL uygulamalarını 3 yıl daha uzatmayı getirmiştir” tespitinde bulunan HDP muhalefet şerhinde, “OHAL bu yasa tasarısı ile böylece artık Anayasa’da tarif edildiği gibi bir tedbir ya da önlem olarak değil, esaslı bir yönetim usulü olarak benimsenmektedir. 25 madde ile toplam 15 kanunda değişiklik öngören teklif genel hatları ile ise aşağıda sıralanacağı üzere dönemin “süper vali” yetkilendirmelerini anımsatacak bir yaklaşımla, hak ve özgürlüklerin güvenlikçi anlayışın yedeğine alınmasını getiren düzenlemeleri öne çıkartmıştır. Esasen kısıtlayıcı ve zapt edici hükümleri ile insan hak ve özgürlüklerine; usulen de farklı yorum ve okumalara mahal verebilecek türden ucu açık, üstü kapalı ve muğlak ifadeleri ile kanun yapma mantığına aykırı düzenlemeler bu anlamda 24 Haziran 2018 erken seçiminin getirdiği rejim değişikliğinin adını koymaktadır: olağan bir durum olarak sürekli OHAL. Böylelikle normal koşullarda istisna olması gerekirken kalıcılaştırılan olağanüstü güvenlik önlemleri, erk karşısında birey güvencesizliğini kaide haline getirmektedir” ifadelerine yer verdi.   SİVİL DARBE HUKUKU   CHP’nin Adalet Komisyonu üyelerinin imzasını taşıyan muhalefet şerhinde ise, “OHAL sürecinin demokrasimiz ve hukuk sistemimizde açtığı derin yarayı sarmamız gerekirken, bugün daha zarar verici bir sürecin başlangıcını yaşamaktayız. Yerleştirilmek istenen bu sistem hem soyut hem de somut anlamıyla ‘sivil darbe hukukudur.’ Özellikle 24 Haziran 2018 seçimleri sonrası yürürlüğe giren yeni anayasal sistemle yani cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle birlikte ele alındığında hukuk sistemimize ve devlet yapılanmamıza adeta seri şekilde kurşun sıkılmaktadır” denildi.