Temelli: Metal değil Erdoğan yorgunluğu var 2018-03-27 14:18:37 ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, grup toplantısında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti teşkilatları için sarf ettiği “metal yorgunluğu” sözlerine ilişkin "Metal yorgunluğu yok, Erdoğan yorgunluğu var” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, cezaevinde tutuklu bulunan siyasetçileri ve 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilen 68 kuşağının devrimci liderleri Mahir Çayan ve arkadaşlarını anarak konuşmasına başladı.   Yine Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle tiyatrocuların gününü de kutlayan Temelli, “Sahneye özgürlük yazmaya devam ediyorlar. Biz de alanlara yazıyoruz. Newroz’da bunu yaptık. Devam edeceğiz” dedi.    ‘NEWROZ ATEŞİ YANDIKÇA ÖZGÜRLK MÜCADELESİ SÜRECEK’   Temelli, geçen hafta bütün saldırılara rağmen milyonların birçok merkezde Newroz meydanlarına aktığını söyleyerek, “Faşizme karşı omuz omuza mücadele yükselmektedir. Efrin ile dayanışma yükselmektedir. Savaştan beslenen siyasilere karşı, Newroz alanlarında büyük bir dayanışma ortaya konulmuştur. Kawa heykelini yıkmaya kalkışanlar, Newroz alanlarındaki on binlerce Kawa’nın yaktığı ateşin sıcaklığında eridi. Kawa taş mıdır? Kawa vicdandır, mücadeledir. Dehaqlara karşı özgürlüğün mücadelesidir. Newroz ateşleri yandıkça da özgürlük mücadelesi devam edecektir. Kemal Kurkut’u da anmak istiyorum. Geçen Newroz’da hunharca öldürülen kardeşimizi unutmayacağız. Newroz’da Kürt halkının emek ve demokrasi mücadelesinin barış mücadelesinin nasıl birlikte verilebileceğini, o doğru mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz. Tabi biz faşizme karşı mücadeleyi yükselttikçe onlar da gözaltılarını sürdürdü. Böylece yıldırabileceklerini düşünüyorlar. Kimse yılmayacak” ifadelerini kullandı.     İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA: İŞKENCE YAPANLAR KİM?    Temelli, Newroz öncesi ve sonrasında yapılan gözaltılara da tepki gösterdi. Temelli, “Aynı 12 Mart, 12 Eylül günlerinde olduğu gibi arkadaşlarımız işkenceye maruz kaldı. 12 Mart’tan 12 Eylül’den biliyoruz. Berat Kıran ve genç arkadaşlarımıza bunu yapanlardan hesap sorulmalıdır. İçişleri Bakanlığını göreve çağırıyoruz. Kimdir arkadaşlarımıza işkence yapanlar?” diye sordu.   Cezaevlerindeki ağır insan hakları ihlalleri konusunda sorumluları göreve çağıran Temelli, “Cezaevlerindeki sistematik işkenceye bir an önce önlem alınmalı, sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır” dedi.   ‘SAVAŞTAN BESLENEREK İKTİDARDA KALIYORLAR’   Konuşmasının devamında “İktidarın savaş siyaseti her yeri kaplamış durumda” diyen Temelli, AKP’yi savaş siyasetinden beslenmekle suçladı. Temelli, “Savaş siyasetinden beslenen bir iktidar var. Bu savaş siyasetinden beslenerek iktidarda kalmaya çalışıyor. ‘Efrin yetmez Minbiç’e götür’ diye pankart astırıyorlar ya, bu savaş siyasetinden beslenerek iktidarda kalıyorlar. Efrin’den ötesini de konuşuyorlar. İktidarda kalmanın yegane yolu savaş. Ama sadece sınırın ötesinde sürmüyor; cezaevlerinde, sokaklarda evlerimizde savaş” diye konuştu.    HÜKÜMETE: EFRİN’DEN ÇIKIN, HALKIN ZARARLARINI TAZMİN EDİN   Temelli, sözlerinin devamında şunları söyledi: “ ‘Şengal’e de gireriz!’ diye tehditler savruluyor ama bunun bir karşılığının olmadığını onlar da biliyor. Giremeyeceklerini onlar da biliyor. Efrin’de ortaya çıkan tablo, tüm çıplaklığıyla savaş siyasetinin nasıl sonuçlar doğuracağını tüm dünyanın gözü önünde sergilemiştir. Yağmacıları, ganimet peşinde koşanları izledik. Türkiye medyasında bunu izleme şansımız yok tabii. Bunu BBC, CNN İnternational’dan izledik. Türkiye televizyonları neredeyse ÖSO’yu BM barış gücü olarak gösterecek. İki tabloyu yan yana izleseniz, nasıl bir algı operasyonuyla karşı karşıya olduğumuzu göreceksiniz. Birinde yağmayı, katliamları diğerinde ÖSO güzellemelerini seyrediyoruz. Bir konuşmamda dedim ki; ‘Efrin, Efrinlilerindir’ dedim. Hükümet Sözcüsü bu sözü beğenmiş olacak, o da ‘Efrin, Efrinlilerindir’ diyor. Evet, sen iktidarsın. Bu sözü bize tekrar söyleme, eğer Efrin Efrinlilerin ise sen çık oradan! O götürdüğün ÖSO’cuları da, IŞİD artıklarını da al oradan çık. Efrinliler evlerine geri dönsün. Bu ÖSO’culardan hiçbiri Efrinli değil. Efrinli olsa evine, ailesine gider değil mi? Bunlar dükkan soymaya, yağmalamaya gidiyor. Efrin halkı Efrin’e geri dönmelidir ama bunun olması için sizin ÖSO’cuları da alıp çıkmanız gerekir. Efrin halkının da mağduriyetini, zararını tazmin edin. Evini kaybedenlerin mağduriyetini tazmin edin.”   ‘İTTİHATÇI KAFA İNSANLIĞA KARŞI EN AĞIR SUÇTUR’    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Efrin’e vali atayacağız” sözlerine de sert tepki gösteren Temelli, “‘Efrin, Efrinlilerindir dedikten sonra Efrin’e vali atamaya kalkıyorlar. Nasıl belediyelere kayyum atadılar, aynı şekilde bugün de Efrin’e vali atama peşindeler. Gerçek yüzleri burada ortaya çıkmaktadır. Savaş siyasetiyle, Kürt düşmanlığıyla beslenerek iktidarda kalmak ve sınırda Suriye’nin kuzeyinde kontrol edecekleri bir bölge yaratmak. Nüfus politikası izliyorlar ittihattan beri bu kafa değişmiyor. Bu ittihatçı kafa, insanlığa karşı en büyük suçlardan biridir. İnsanları yerinden yurdundan eden, katleden bir zihniyet. Bu ittihatçı kafanın değişmesinin, 100 yıllık bu zulme son vermenin zamanı gelmiştir” ifadelerini kullandı.    ‘ERDOĞAN YORGUNLUĞU VAR!’   Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ise şu sözlerle yüklendi: “Artık her gün televizyonlara çıksın diye ilçe kongrelerine bile giden bir Cumhurbaşkanı var. AKP Genel Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı kimliğinin bir arada nelere sonuç vereceği ilçe kongrelerinde ortaya çıkıyor. Diyor ki; ‘metal yorgunluğu’ var. Konuştukları aslında metal değil, seçmenleri. Seçmenlerini metal olarak görüyor. ‘Şimdi diriliş zamanı’ diyor, ‘Efrin’de diriliş başladı’ diyor. Bu Efrin meselesinin neye alet edildiğinin itirafı.  ‘Efrin’e gitme sebebim, seçim kazanmak’ diyor. Onlarda metal yorgunluğu yok, onlarda yani senin seçmenlerinde Erdoğan yorgunluğu var. O Erdoğan yorgunluğundan da yakında kurtulacaklar. Sen bakma seni alkışladıklarına, bezmişler senden. Çok yordun bu insanları, en kısa zamanda kurtulacaklar senden.”    ‘KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ, DEMOKRASİ SORUNUN ÇÖZÜMÜDÜR’   Kürt sorunun bir turnusol kağıdı olduğunu ifade eden Temelli, “İnsanların demokrasi, barış meselesine nasıl yaklaştığının turnusoludur. Siz Kürt sorununu çözümünden mi yanasınız, ki bu güvenlikçi politikalar çözümsüzlüğe dayalı bir iktidar anlayışıdır, yoksa siz Kürt sorununu çözümünden mi yanasınız? İşte bu mesele, sizin için aslında bir test unsuru. Kürt sorununu nasıl ele alıyorsunuz? Tam da herkesin test edebileceği bir şey. Siz demokrasiden mi yanasınız? O zaman bu sorun sizin açınızdan ayırt edici unsur. Çünkü Kürt sorunun çözümü, Türkiye’de demokrasi sorunun çözümüdür. Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin bu savaş siyasetinden kurtulması için en önemli meseledir” diye konuştu.    KILIÇDAROĞLU’NA: 50 EFRİN DEĞİL, YURTTA SULH CİHANDA SULH DİYECEKSİNİZ   Temelli, konuşmasında Erdoğan’ın yanı sıra Efrin’e daşr söylemleri nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu da hedef aldı. Temelli, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugünlerde bir ilkeler modası var, herkes ilkelerden bahsediyor. İlkelerde anlaşalım, ilkelerde buluşalım… Tamam, harika. Peki, bu ilkeler ne? Bu ilklerin altında demokrasi meselesi varsa iyi. Çünkü o zaman siz, Kürt sorununu çözümünden yana adım atacaksınız demektir. Yok eğer ilkelerin altında demokrasi meselesi yoksa, siz eğer güvenlikçi politikalarla tornistan yapıyorsanız orada bir sorun var demektir. Demokrasiye bağlı ilkeleri Yenikapı’da bulamazsınız. Bu meselede adım atmak istiyorsanız dokunulmazlıkların kaldırılmasında bulamazsınız, tezkerelere ‘evet’ demekte bulamazsınız Sayın Kılıçdaroğlu. Bunu bulacağınız yer, evrensel hukuk kurallarıdır. Bunu bulmak için 50 tane Efrin’i feda etmeyeceksiniz. Tam tersine size hatırlatayım, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyeceksiniz. Bu savaş siyasetinin, bu militarizmin bizi sürüklediği yele karşı ancak anti-militarist bir yaklaşımla dur diyebiliriz.”   ‘TÜRKİYE’DE BİR YOLSUZLUK İKLİMİ VAR’   Yine “Artan baskı ve şiddetin olanaklı hale gelebilmesinin yolu da savaş siyasetinde geçer. Bugün yolsuzluk ve savaş ekonomisinin bir arada olması bizi şaşırtmıyor” diyen Temelli, Türkiye’de yolsuzluk yapılabilir bir iklimin var olduğuna işaret etti. Temelli, “En çok yolsuzluk yapılan ülke sıralamasında birinci. Yolsuzluk ekonomisinin kaynağını ne oluşturuyor diye baktığımızda, uygulanan ekonomi politikaları bunu açıklıyor. İki yılda 20’ye yakın torba yasa çıkmış. Bir torbacılık var ortada” dedi.    ‘TÜRKİYE EKONOMİSİ KIRILGAN DEĞİL, KIRILDI’   Dolar’daki yükseliş sonrası hükümet temsilcilerinden gelen açıklamaları da eleştiren Temelli, “Dolar 4 liraya geliyor, algıymış. İki kuruş düşünce bayram edecekler. 3,98 olunca harika. Beş sene içinde dolarda yüzde 115 devalüasyon olmuş. Türkiye kırılgan ekonomiler arasında sayılıyor. Bence artık saymasınlar, çünkü Türkiye kırıldı. Dolar yükselince bakanlar da televizyona çıkıp; ‘bunun bize zararı yok’ diyorlar. Doğrudur size zararı yok, size bir şey olmuyor ama bu ekonomiden dolayı emekçiye, esnafa, çiftçiye, emekliye asgari ücretliye çok şey oluyor” ifadelerini kullandı.    ‘EFRİN’DE ÖSO BURADA ÇİFTLİKBANK HER YERDE YAĞMA’   Yağmanın her yerde devam ettiğini dile getiren Temlli, “Orada ÖSO kıyafeti giymiş burada Çiftlikbank olmuş, adına ne derseniz deyin” dedi. Temelli, devamında ise şunları söyledi: “Bugün gelmiştir Çiftlikbank’la karşımıza çıkmıştır. Çünkü ülkeyi kendi çiftliği sanan bir zihniyet yönetiyor. Bütün bu soygun, bu talan bu yağma sadece Efrin’de değil, her yerde. Farklı farklı uygulamalarla yağma her yerde devam ediyor. Bütün bunlara karşı hem savaşa karşı hem demokrasi mücadelesinde yan yana gelmeliyiz. Devlet aslında tasarruf da yapıyor. Kızıltepe’den Viranşehir’e kadar olan bölgede 200’den fazla köyde elektrik yok. Köylünün borcu varmış. Köylünün borcunu alsanız Çiftlikbank’ın verdiği hasarı karşılayamazsınız. Peki, bu köylüler elektrikle ne yapıyorlar tarlalarını suluyorlar. Pompaların çalışması için elektriğe ihtiyaç var. Yani gerçek çiftlik var, Çiftlikbank gibi değil. Ama sen oradan nemalanmıyorsun, orada halk var, orada Kürtler var. Bu siyaset sizi bu acze sürüklüyor.”    Temelli, konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gözaltına alınması üzerinde de durdu. Gözaltılara tepki gösteren Temelli, “Savaş karşıtı öğrenciler var orada beğenin beğenmeyin. Savaş taraftarları da var orada. Savaş karşıtlığı suç. Ama siz savaş karşıtlarını alıyorsunuz. Çünkü Cumhurbaşkanı, ‘o komünistlere okuma hakkı vermeyeceğiz’ dedi. Bu sizin kulağınızda var, hatırlıyorsunuz. Nereden? 28 Şubat’ta Kemal Gürüz söylüyordu bu sözleri. Türbanlı öğrencilerin okuma hakkını gasp ederken böyle söylüyordu. Şimdi Erdoğan aynı sözleri söylüyor. Basın özgür olmayınca bunları teşhiri de kolay olmuyor. Basın özgürlüğünün kalkması yetmiyormuş gibi basında tekelleşmeyi de izliyoruz” dedi.    Dün Avrupa Birliği’ne ilişkin Varna’da yapılan toplantıya da değinen Temelli, “Liderler düzeyinde uzun süredir gerçekleşmeyen bir toplantı olması nedeniyle beklentiler büyüktü ama beklentileri karşılayan bir sonuç çıkmadı. Çıkmayacağını biliyorduk çünkü hem Avrupa Birliği samimi değil hem de iktidarın hesabı başka. Savaş siyaseti üzerine kendisini yapılandırmış bir hükümet AB ye yaklaşımda samimi olamaz” dedi.