Kerestecioğlu’ndan Yıldırım’a: Niyet gerçek olmayınca icraat da tutarsız olur 2018-03-05 15:43:41 ANKARA - Ankara’da 8 Mart mitingine yönelik saldırıyı hatırlatan HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, “Aynı sırada Başbakan, Muğla AKP Kolları Kongresi’nde ‘Kadına şiddeti lanetliyoruz, kadına uzanan eller kırılsın’ diyordu. Niyet gerçek olmayınca icraat da böyle tutarsız olur” dedi.  Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” adıyla tatil günü olarak ilan edilmesi için Meclis’e kanun teklifi verdiklerini söyleyen Kerestecioğlu, “Dünyada o tatili en fazla hak edenler kadınlardır. Bir güne sıkışan bir mücadele değil bu; ama o gün simgesel olarak da kadınlar bir arada dayanışmayı göstermek istiyorlar. Neden yıllardır tatil ilan edilmiyor, anlamak mümkün de değil; ama biz ısrarımızda devam edeceğiz” dedi.   ‘KADINLAR 8 MART MİTİNGLERİNDE ŞİDDETE UĞRADI’    Ankara ve Çorlu’da 8 Mart kutlamalarına dönük saldırılara tepki gösteren Kerestecioğlu, “Her yıl barış içinde yapılan 8 Mart mitingleri için Ankara ve Tekirdağ Çorlu'da sokağa çıkan kadınlar polis şiddetine maruz kaldı. Kadına şiddete ve sömürüye karşı düzenlenen eylemlerde 25 kadın gözaltına alındı. Kadınlar darp edildi, biber gazına maruz kaldı. Aynı sırada Başbakan, Muğla AKP Kolları Kongresi’nde ‘kadına şiddeti lanetliyoruz, kadına uzanan eller kırılsın’ diyordu. Niyet gerçek olmayınca icraat da böyle tutarsız olur” ifadelerini kullandı.   78 YAŞINDA BİR KADININ CEZAEVİNDE OLMASINDAN NE UMULUYOR?   Aylardır hasta olmasına rağmen Tarsus Cezaevi’nde bulunan 78 yaşındaki Sisê Bingöl’ün durumuna da dikkat çeken Kerestecioğlu, “Kalp, tansiyon ve ciddi sağlık sorunları olan bir kadın, hala cezaevinde tutuluyor. Neden cezaevinde olduğunu, 78 yaşında bir kadının cezaevinde olmasından ne umulduğunu anlamak mümkün değil. Bir tarafta kadına yönelik şiddeti sözde lanetleyenler o gün kadına şiddet uyguluyorlar, bir yanda hasta ve yaşlı bir kadını cezaevinde tutuyorlar. 28 Şubat’ı daha yeni ikmal ettik ve her kim kadın bedenine müdahale ediyorsa aynı zihniyettedir. Bütün kadınlar kendi bedenlerine yapılan bu tür müdahaleleri kabul etmediklerini ilan edecekler” diye konuştu.    ‘ÇOCUK İSTİSMARI SİYASETLER ÜSTÜDÜR’    Çocuk istismarına dönük hükümetin izlediği politikaları eleştiren Kerestecioğlu, şöyle devam etti: “Çocuk istismarı bildiğiniz gibi toplumsal baskıyla nihayet hükümetin bir nebze gündemine girdi. Fakat ne yazık ki yine katılımcılıktan, demokrasiden uzak bir yöntemle; konunun uzmanlarına danışmadan tarafları katmadan Bakanlardan oluşan bir Komisyon kuruldu. Halbuki her birimize sivil toplum örgütleri yazıyorlar, önerilerini iletiyorlar. Geçtiğimiz hafta Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, çocuk istismarı ile ilgili çalışmalar kapsamında HDP’nin ismini zikretmeden CHP ve MHP’yi ziyaret edeceğini söyledi. Recep Akdağ’dan da konuyla ilgili açıklama bekliyoruz. Çocuk istismarı gibi bir konuda dahi siyasi saiklerle hareket ediyorsanız, dışlama siyaseti izliyorsanız iktidarınız bitmiştir. Ben Halkların Demokratik Partisi adına bu komisyonun üyesiydim. Sayfalarca katkılarda bulunduk, sayfalarca muhalefet şerhi hazırladık. Bu katkılarımız için Komisyon Başkanı, Meclis kürsüsünden defalarca teşekkür etti. Çünkü bizim için bu, siyasetler üstü bir konudur. Oysa hükümet için artık çocuk istismarı, savaş fark etmiyor, her şey bu ülkede insanları kutuplaştırmak için, gerginlik yaratarak iktidarlarını devam ettirmek için bir bahane. Her durumda HDP’yi dışlayabilirsiniz. Ama biz öyle yokmuş sayılmakla yok olmayız. Mücadelemiz istismarlara prim vermeden devam edecek.”   ‘CEYLANPINAR’DA YAŞANAN KOMPLO CİNAYETTİ’   “Çözüm süreci”ni bitiren olay olarak anılan ve tüm yönleriyle karanlıkta kalan Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesine dair dava dosyasındaki gelişmelere de değinen Kerestecioğlu, “Türkiye’de demokrasi ve insan hakları için barış umudu yaratan, Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek çözüm sürecinden AKP Başkanı Erdoğan şöyle bahsediyordu. ‘Artık kardeşlik hukukunu yerine getirmenin zamanı. Şimdi ayrıştırmanın değil, bayramlaşmanın zamanı. Şimdi artık sosyal restorasyon dönemini başlatıp kararlılıkla yürütmenin zamanı.’ Fakat ne olduysa hükümetin durma noktasına getirdiği çözüm süreci, HDP’nin 2015 yılında parti olarak seçime gireceğini ilan etmesinin ardından tamamen bitirildi. Çözüm sürecinin bitirilmesi oldukça kuşkuluydu. Bu kuşkuları yaratan iki olay vardı, biri Suruç katliamı diğeri Ceylanpınar’da iki polis memurunun öldürülmesi. 22 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar adlı iki polis memuru evlerinde başlarında vurularak öldürülmesi, kamuoyuna çözüm sürecinin bitmesinin nedeni olarak gösterildi. Türkiye tarihini ve devlet aklını bilen herkes, bunun bir komplo cinayeti olduğunu anlardı. Biz de anladık ve ifade ettik.  Olayın aydınlatılması için Partimizin verdiği araştırma önergesi kabul edilmedi, niyet olsaydı kabul edilir, deliller titizlikle toplanır, dava sonuçlandırılırdı. Fakat verdiğimiz araştırma önergesinin reddedilmesi bir yana, HTS kayıtları, yani olayla bağlantısı olan kişilerin cep telefonuyla kiminle, ne zaman, nereden nereye, kaç kez ve ne kadar süreyle görüşme yaptığına ilişkin veriler imha edildi, yargılanan sanıkların hiçbirinin parmak izi evde çıkmadı, eve hiç gitmediğini söyleyen bir polisin dört ayrı parmak izi evde bulundu, buna rağmen soruşturulmadı. Sanıkları tutuklayan hâkim, otopsi savcısı ve ilçedeki 22 polis FETÖ nedeniyle ihraç edilip tutuklandı. Eldeki tek delil olan ihbar telefonunun yapıldığı numaranın sahibinin, adına 10 ayrı hat alındığı ortaya çıktı. 1 Mart 2018 günü gerçekleşen karar duruşmasında ise, tutuklu sanıklar da tahliye edilerek tüm sanıklar beraat ettiler. Çözüm sürecini bitiren olay buydu sözde” şeklinde konuştu.    ‘CEYLANPINAR İÇİN SÖYLEDİKLERİMİZİ EFRİN İÇİN DE SÖYLÜYORUZ’    Kerestecioğlu, Ceylanpınar olayına ilişkin değerlendirmesine şöyle devam etti: “Biz Ceylanpınar’da bunları söyledik, bugün Afrin’de de bunları söylüyoruz. Bir iki yıl geçebilir aynı Ceylanpınar gibi Suruç gibi şaibeli, araştırın. Haklı çıkmak değil bizim derdimiz, derdimiz bu ülkenin geleceği. Bir iki yıl sonra, ‘bir iki roket fırlatırız, saldırı yaparız’ dediler, demek istemiyoruz. Biz savaş siyaseti son bulsun istiyoruz. Çünkü iktidar ancak bu şekilde yürütülüyor. Bunun farkındayız.”     ‘HDP’YE SARAY HUKUKU İŞLİYOR’    “Türkiye’de HDP’ye yönelik ayrı bir hukuk işletiliyor” diyen Kerestecioğlu, “Konu HDP olunca Anayasa, uluslararası sözleşmeler bir kenara konuluyor, yargı siyasi talimatlara göre karar veriyor. Bir partiye bu kadar hukuksuzca yapılanlar başka bir partiye yapılsaydı darmadağın olurdu. Bizi bu arkadaşlarımızın varlığı mücadelesi ayakta tutuyor. Tabi ki üzülüyoruz; ama olanların ne kadar haksız hukuka aykırı olduğunu vekillerimizle ilgili görüyoruz. HDP söz konusu olunca Türkiye’de Sarayın, iktidarın, siyasetin hukuku işliyor. Bunu yapan zamanına Üsküdar Ağır Cezada Erdoğan’ın beraatini sağlayan, sonra Yargıtay Başkanı olup çay toplayan hukukçular algı yaratarak yargıyı etkiliyorlar. İstinaf mahkemeleri HDP için kurulmuş, art arda cezalar kesiliyor. Ne demişti Ahmet Yıldırım? Padişah bozuntusu dedi. Dünya tarihinde siyasi eleştiri nedeniyle milletvekilliği düşürülen başka kimse yok. Ne dedi zat, dokunma sinyali dedi, fezlekeler çürümesin dedi, bedelini ödemeliler dedi, o vekillerin zırhını kaldırın dedi. Bütün bunları söyledikten sonra zaten adil yargılamadan bahsedebilir misiniz?” diye sordu.