Sivil toplum örgütlerinden ortak talep: Demokratik güç birliği 2018-03-05 14:25:35 İSTANBUL - Sivil toplum örgütleri, AKP-MHP ittifakına karşı demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan bütün parti ve hareketleri demokrasi paydasında birleşmeye davet etti. Yazar Oya Baydar tarafından okunan ortak metinde, “Toplumun talebi ve çağrısı, demokratik güç birliğidir" denildi. Demokrasi İçin Birlik (DİB), Diyalog Grubu, Hak ve Adalet Platformu, Yurttaş Girişimi ve Önce Demokrasi Girişimi bileşenleri, AKP ve MHP tarafından hazırlanan “ittifak Yasası”na karşı toplumsal muhalefeti buluşturma çağrısıyla bir araya geldi. "OHAL'siz demokratik adil temiz bir seçim istiyoruz" diyen bileşenler, İstanbul Makina Mühendisleri Odası'nda basın toplantısı düzenledi.    Toplantıya, HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları, Türk Tabipler Birliği (TTB) eski başkanı Gencay Gürsoy'un yanı sıra çok sayıda sivil toplum kurumu temsilcisi de katıldı.    BAYDAR: ‘TEK ADAM’ İKTİDARINI SAĞLAMLAŞTIRMAK İÇİN...   Katılımcılar adına basın metnini Yazar Oya Baydar okudu. Meclise sunulan ittifak yasasının, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın “tek adam” iktidarını sağlamlaştırmak için sunulduğunu söyleyen Baydar, "Erdoğan’ın AKP'si ve beka sorunu yaşayan MHP, her sağduyulu vatandaşın ve seçmenin adalet duygularını rencide edecek seçim düzenlemesi yaptı. Yazı da gelse, tura da gelse, hatta dikine de gelse seçim meşruiyetini ve güvenliğini hiçe sayarak, ne pahasına olursa olsun kazanmayı garantilemek istiyorlar. Diğer partiler için yüzde 10 barajı korunurken, AKP ile ittifak yapan partiler baraj engelinden kurtarılıyor. Bununla ittifakın milletvekili sayısı artırılıyor" dedi.   ‘OTOKRASİYE VE DİKTATÖRLÜĞE KARŞI BİRLEŞİLMELİ’   Demokratik bir yönetim biçimi oluşturmanın aracı olan seçimlerin, adil şekilde yarışılan sivil bir alan olmaktan çıkartıldığını söyleyen Baydar, seçimlerin tek adam rejiminin kurgulandığı bir senaryoya dönüştürüldüğünü ifade etti. Baydar, "Ülkemizin geleceği ve demokrasinin tesisi için bu oyunu bozmak, hak iradesinin eşit koşullarda özgürce tecellisi için çaba harcamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Otokrasiye ve diktatörlüğe karşı demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan bütün partiler, bütün kesimler, hareketler ve kişiler demokrasi paydasında vakit geçirmeksizin birleşmeliler. Herkes kendi bağımsız kimliklerini ve programlarını saklı tutarak, demokrasiyi savunmak ve güç birliğine gidemezlerse ülkemizin üstüne çökmekte olan karabasandan kurtulamayacaklardır. Sivil toplumun talebi ve çağrısı, demokratik güç birliğidir" diye konuştu.   NAS: DEMOKRASİ ŞEMSİYESİ ALTINDA BİRARAYA GELİNMELİ    Anavatan Partisi eski Genel Başkanı ve Yurttaş Girişimi üyesi Nesrin Nas da, zamanı iyi kullanmanın birinci öncelikleri olması gerektiği üzerinde durdu. "Farklılıklarımızı, renkliliğimizi koruyarak yan yana durmalıyız. Önemli olan kendimizi nerede konumlandırdığımızdır” diyen Nas, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün 'AKP-MHP ittifakına oy vermeyenler yerli ve milli değildir' denilerek yüzde elli yok sayılıyor. Biz biliyoruz ki, AKP-MHP ittifakı zorunluluktan doğdu. Seçim sisteminin kontrolü ile ilgili düzenlemelerle de iktidar avantajını maksimum hale getirmek istiyor. Bu nedenle iktidar ittifakının dışında kalanlar, seçim güvenliği üzerinde ortak bir tutum almalılar. Seçim güvenliği ittifakı, bu seçim için olmazsa olamazdır. Partiler en başta bunun için bir araya gelmelidir. Partiler, demokrasi şemsiyesi altında kendi amblemleriyle bir araya gelmelidirler."    ERTUĞRUL: YÜK AĞIR, SORUMLULUK BÜYÜK   Hak ve Adalet Platformu üyesi Nurten Ertuğrul ise, seçimlerin kaotik ortamlarda yapılamayacağını ifade etti. Eğer özgürlükleri tartışamayacakları bir ortamda seçime gidilirse, adil bir seçimlerden söz edilemeyeceğinin altını çizen Ertuğrul, "Biz bunun örneğini 16 Nisan'da gördük. Bu seçim STK ve partiler için bir fırsattır. OHAL'de seçime gidilmemesi için bir araya gelinmelidir. İşbirliği yapmak zorundalar. Yük ağır, sorumluluk büyük. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır" ifadelerini kullandı    TOPRAK: CHP SEÇMENLERİN GERİSİNDE    İktidarın “yerli ve milli” söyleminin içinin boş olduğunu söyleyen CHP eski milletvekili ve Diyalog Grubu üyesi Binnaz Toprak da, bu söylemle muhalefetin bir araya gelmesinin engellenmeye çalışıldığını üzerinde durdu.  CHP'yi, seçmenlerin gerisinde tavırlar takınmakla eleştiren Toprak, "Seçmen çok daha demokratik, özgürlükçü politikaları düşünüyor ama CHP geride kalıyor. Legal bir parti olan HDP ile bir araya gelmekten kaçınıyor. HDP ile birliktelik yapılabilir. İlkeler üzerinden birleşebilinir" dedi.    Şeffaf bir ortamda yapılmayan seçimlerin, meşruiyetinin olmayacağının altını çizen Toprak, “ittifak yasası” ile seçime gidilmesi haklinde demokratik bir seçim yapabilmenin imkansız olacağını ifade etti.   TÜZEL: DEMOKRASİ İÇİN BİR ARAYA GELİP, BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ    HDP eski Milletvekili olan Demokrasi İçin Birlik (DİB) sekretaryasından Levent Tüzel ise, seçim ittifakı düzenlemesinin aslında bir şantaj olduğunu belirtti. Çok açık bir baskı ortamından geçtiklerini ve büyük bir korku yayılmak istendiğini dile getiren Tüzel, şunları söyledi: “Bu yasa ile toplumda çaresizlik yaratılmak isteniyor. ‘Ne yapsanız, etseniz de iktidarımızı sürdüreceğiz’ deniliyor. Buradaki toplantımızla tüm demokrasi güçlerinin sesini yükseltmesi çağrısında bulunuyoruz. Yasaya teslim olmayacağız. OHAL karşısında sinmeyeceğiz. Baraj dayatmasının korunduğu, adil olmayan seçim dayatmasına rıza göstermeyeceğiz. Yurttaş hakkını gerektiği gibi savunacağız. Toplumda bir karmaşa olduğu duygusu yaratılmak isteniyor. Ama durum o kadar da karışık değil. Aslolan demokrasi için bir araya gelip birlikte hareket etmek. Bunu ilkeler etrafında yapabilmek önemlidir.”    Tüzel, 31 Mart’ta düzenleyecekleri bir forum ile bunu tartışmaya açacaklarını da paylaştı.   SALICI: KURGULANAN MUHALEFET ALANININ DIŞINA ÇIKMALIYIZ   Konuşmasında AKP’nin kurguladığı muhalefet alanına sıkışmamak gerektiği üzerinde duran CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ise, "O yüzden o alanın dışına çıkmalıyız. Seçim güvenliği ile ilgili bir çalışma ortaya koymalıyız. Bizim istediğimiz, sandığa giren oyların aynı şekilde çıkması" dedi. Salıcı, AKP’nin karıştıkları yolsuzluğu, çocuk istismarını, yanlış Suriye politikasını vs. suçları "yerli ve milli" kavramı arkasında gizlediğini de ifade etti.   ADIYAMAN: MİLLİ VE YERLİNİN DIŞINDA KALANLAR TEHLİKELİ ADDEDİLİYOR    HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ise, çok partili sisteme geçildiğinden bu yana iktidarların kendilerini “vatan, millet, bölünmezlik, milli, iç ve düşmanlar” gibi kavramlar üzerinden var ettiklerine dikkat çekti.   AKP’nin de yine bu şekilde iktidarını sürdürdüğünü söyleyen Adıyaman, Türk etnisitesini “milli” sunni-selefi mezhebini ise “yerli” olarak tanımlayan AKP’nin bunun dışında kalan tüm toplumsal kesimleri ve hak taleplerini tehlikeli addettiğini kaydetti.    Toplantı, yapılan konuşmalar sonrası soru-cevap bölümü ile son buldu.