'Anadilinde eğitim ertelenemez bir haktır' 2022-02-21 10:36:57 ANKARA - 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nü kutlayan HDP ve DBP, Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim dillerine yönelik yasakçı politikaya karşı mücadelenin süreceği belirtildi.  Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne dair yazılı açıklama yaptı.“Anadilinde eğitim hakkı ertelenemez bir haktır” başlıklı açıklamada, “Bugün Dünya Anadili Günü. Her insan için ana sütü kadar helal olan Anadili Günü kutlu olsun. Dünyanın kültürel olarak, her geçen gün çoraklaştığı günümüzde, kültürel çeşitliliğimizin ana kaynağı olan anadillerimizin korunması, yaşatılması elzemdir” denildi.   Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde bireyin anadilinde eğitim almasını en temel insan hak olarak görüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Ayrıca bireylerin anadillerinde eğitim alması bilişsel olarak da oldukça önemlidir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1999 yılında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek ve anadillerini korumak ve bir dünya mirası olarak geleceğe taşımak amacıyla 21 Şubat’ı Dünya Anadili Günü ilan etti. Bugün dünya üzerine halen 6 bin 900 civarında dil konuşulmaktadır. Ama bu dillerin yüzde doksanına yakını eğitim ve öğretim olanaklarından yoksundur. Dillerimiz kapitalist ve tekçi ulus devlet sistemlerinin yarattığı dil hegemonyası yüzünden yok edilmeye çalışılmaktadır” diye belirtildi.   TEHLİKE ALTINDAKİ DİLLER   Anadolu’da ise 100 yıl öncesine kadar 20 civarında dil konuşulduğunu günümüzde ise birkaç dil konuşulduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Başta Kürtçe (Kirmanckî-Kurmancî) olmak üzere konuşulan anadillerinde eğitim, öğretim olanakları yaratılmadığı, hatta yasaklandığı için, bu diller de büyük tehlike altındadır. İnsanlık ve medeniyet tarihi ile dillerin tarihi iç içedir. İlk yazılı dillerin çıktığı Mezopotamya ve kavimler kapısı Anadolu tekçi ulus devletlerin kurulmasıyla büyük bir kültürel çoraklık yaşamaktadır. Yaklaşık yüz yıldır uygulanan tekçi kültür politikaları coğrafyamızda anadillerin kaybolmasına, medeniyetler diyarı Anadolu’nun ölü diller diyarına dönüşmesine sebep olmaktadır.   18 DİL YOK OLMA SÜRECİNDE   Tek millet, tek din, tek dil paradigmasının kültürel alan üzerindeki tahkimi kültürel erozyona neden olmuştur. Bu topraklarda Kapadokya Yunancası, Ubıhça ve Doğu Süryanicesi de denilen Mlhaso ne yazık ki artık konuşulmamaktadır. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre Türkiye’de 18 dil yok olma sürecine girmiş durumdadır.   DİLLER KIRIMI   Anadili eğitimi anayasal güvence altına alınmaz, pozitif ayrımcılık uygulanmaz ise başta Zazaca (Kirmanckî), Lazca ve Hemşince olmak üzere, Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Turoyo (Süryanice lehçesi), Pontus Yunancası, Abazaca, Adigece, Gürcüce, Abhazca, Kabardey-Çerkes dilleri gibi bugün az da olsa konuştuğumuz birçok dil yakın gelecekte ölü diller kategorisine girecektir.   Mezopotamya’nın kadim dillerinden biri olan Kürt dili; kamusal alandan, sokaklardan ve gündelik yaşamın tüm alanlarından uzak tutulmakta, halklarımızın en önemli temsil merkezi olan Meclis’te ‘bilinmeyen, anlaşılmayan dil’ olarak kayıtlara geçirilmektedir hala. Kürt dili başta olmak üzere anadilinde eğitim imkanlarından mahrum bırakılan diller, dil kırımına uğratılmaya çalışılmaktadır.   MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ   Türkiye'nin Anadili Haklarına dair Birleşmiş Milletler bildirisini kabul etmesine rağmen anadil ile ilgili çekinceleri kaldırmamıştır hala. Bu durum anadilinde eğitim hakkı başta olmak üzere, kültürel çeşitliliği koruma ile ilgili taraf olunan uluslararası anlaşmaların da ihlal edilmesidir. Devletin ve iktidarın seçmeli dersler yöntemiyle geçiştirdiği anadilinde eğitimin, zaman kaybetmeksizin özgür bir eğitim yaklaşımıyla başlatılması, kültürel çeşitliliğimizin korunması açısından elzemdir. 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutlarken, Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim dilleri üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikaların son bulması ve bin bir çiçekli bahçe olan bu topraklarda her çiçeğin kendi kökleri üzerinde yeşermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.”   DBP: DİLDE TEKÇİ POLİTİKALAR   Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 21 Şubat Dünya Anadil Günü'ne dair yazılı açıklama yaptı. Birleşmiş Milletleri'nin (BM) dünya üzerinden 40'ı aşkın dilin yok tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dair uyarısının hatırlatıldığı açıklamada, "Ulus devletlerin tekçi politikaları sonucu ortaya çıkan bu tablo, ulus devletlerin uluslararası anlaşmalarla vurgulanan farklı dil, din ve kültürlerin gelişmesini sağlayacak uygun koşulların oluşturulması noktasında sorumluluklarını yerine getirmediklerinin de resmidir. Bu tekçi politikalardan nasibini alan dillerden biri de Kürtçedir. Şark Islahat Planı ile resmi kurumlar başta olmak üzere çarşı ve pazarda Kürtçe konuşulmasını yasaklayarak Türkçeyi hâkim kılmaya çalışan vesayetçi ve merkeziyetçi bu zihniyet güncelliğini hala korumaktadır" denildi.    RESMİ DİL   12 Eylül Darbesi döneminde Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklulara dayatılan “Türkçe konuş çok konuş” dayatmasının günümüzde AKP-MHP iktidarı tarafından sürdürüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, şunlar belirtildi: "Kürt halkının inadı ve kararlı mücadelesiyle bugün açılan TV’ler ve seçmeli dersle göstermelik çözümler geliştiriliyor. Kürtlerin başta siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik statüsünün anayasal güvenceye kavuşturulması ve bununla bağlantılı olarak ana okul, ilk, orta, lise ve akademik düzeyde üniversitelerde resmi ve bölgesel dil olarak tanınması çözümün olmaz ise olmazıdır. Bu talepler karşılanmadan yapılan tüm çözümler palyatif ve sorunun esasını çözmekten uzak olup göstermelik adımlardan öteye geçmeyecektir. Tüm bu hakların kazanılması için Kürtlerin ve Kürdistan halklarının ortak mücadelesi büyüdükçe gelişme sağlanacaktır. Kürt halkı şimdiye kadarki tüm kazanımlarını bu toplumsal mücadele ile kazanmıştır. Bundan sonra da bu mücadele büyür ve gelişirse bu haklar kazanılmaya devam edecektir."   Açıklamanın devamında şu çağrıya yer verildi: "Dilimizi ve kültürümüzü korumanın ve geliştirmenin en önemli yolu yaşamın her alanında dilimize ve kültürümüze sahip çıkmak ve yaygınlaştırmaktır. Bu vesileyle bir kez daha söylüyoruz, anadilde eğitimin yasal güvence altına alınması için mücadelemize devam edeceğiz."