‘Türkiye BMGK’nin ateşkes kararına uymalı’ 2018-02-26 13:58:39 İSTANBUL – BMGK’nin Suriye'de bir ay “insani ateşkes” kararı almasını değerlendiren HDP Milletvekili Erdal Ataş, “Bu çözüm değildir ama nefes alma açısından olumludur. Türkiye’de bu karara uymalıdır” dedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), önceki gün yaptığı oylamayla Suriye'de bir ay “insani ateşkes” kararı aldı. BMGK’nin almış olduğu karara ilişkin Halk Savunma Birlikleri (YPG) ise ateşkes kararına DAİŞ’e karşı yürütülen mücadele dışında her yerde uyacaklarını açıkladı. BMGK’nin almış olduğu kararı değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Metin Kayaoğlu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, kararın Türkiye için geçerliği olduğunu ve Türkiye’nin uyması gerektiğinin altını çizdi.     ‘TÜRKİYE AKINTININ TERSİNDE’   Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu ateşkes kararının önemli bir karar olduğunu belirten HDK MYK üyesi Metin Kayaoğlu, “Bu karar tarihsel akıntıya paralel bir manzara arz ediyor. Bu tarihsel akıntıda ise artık Kürtler bu tarihin ana akıntısına binmiş durumda. Bunu küçük adımlarla ya da darbelerle vurabilirsiniz. Ancak, bu büyük akıntı engellenemez. Bu dalganın, tarihsel selin önünde durulamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam Kürtlerin bindiği dalganın tersinde yer alan bir pozisyona oturmuş durumda ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihin ters akıntısına oynuyor” diye konuştu.    Kayaoğlu, “Bu büyük yürüyüş ve dava Kürtlerin lehine, Türkiye Cumhuriyeti devletinin aleyhinedir” dedi ve şöyle devam etti: “Suriye’de alınan karar esasen bu temel model çerçevesinde değerlendirilebilir. Açıklanan ateşkes kararının ardından Türk devlet yetkileri harekatlarının Efrin ile ilgili olmadığını söylediler. Bu anlaşılır bir durumdur ve söylemeye devam da edebilirler.”    ‘TÜRK DEVLETİNİ ZORLAMAK GEREKİR’   YPG’nin BMGK’den gelen çağrıya uyacağını açıkladığını hatırlatan Kayaoğlu, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti buna direnecektir ve bunda ısrar edecektir. Bunla muhtemelen bir takım manevralarda yapacaktır. Fakat asıl tayin edici unsur Efrin direniş güçlerinin mücadelesidir. Bu güçler aynı zamanda bahsettiğimiz Kürt halkının tarihsel yürüyüşünü tırnaklarıyla, kanlarıyla, gözyaşlarıyla hak etmeleri anlamına geliyor. Bu bakımdan, bu büyük dava ve yürüyüş için bunun küçük bir problem olduğunu Kürt mücadelesi ve Kürt direnişçileri hiç unutmamalıdır. Bir an gözden kaçırmamalı, büyük davaya, yürüyüşe odaklanmalı ve küçük imkanlardan yararlanmayı ihmal etmemelidir. Türkiye’nin bu ateşkes kararına ilişkin nerede durması gerektiği noktasında da değerlendiren Kayaoğlu, “Tür devleti yanında ya da karşıda bir yerde dursun demenin doğru olmadığını düşünüyorum. O yüzden Türk devlet yetkilileri, Tayip Erdoğan şunu ya da bunu yapsın demek değil de, Tayip Erdoğan’ı şunu ya da bunu yapmaya zorlamak gerekir” dedi.    ‘ÇÖZÜM DEĞİL AMA ÖNEMLİDİR’   HDP İstanbul Milletvekili Erdal Ataş ise, “Önceki akşam Birleşmiş Milletler bir ay insanı yardım için ateşkes yapılması yönünde oy birliğiyle bir karar almış oldu. Bu çözüm değildir ama nefes alma açısından olumludur. Oradaki sivil yurttaşların bütün o yaralıların tedavi edilmesi,  savaş alanından çıkarılması açısından oldukça önemlidir” diyerek ateşkes kararını desteklediklerini söyledi.    Alınan ateşkes kararına bütün tarafların uyması gerektiğini vurgulayan Ataş, şunları söyledi: “Ama savaş ve oradaki diğer sorunların çözümüne yönelik yanlış yerde duran siyaset elbette ki bu meselenin olmasını istemiyor. Türkiye’nin de bu yöndeki tutumu en azından yetkililerin basına yansıyan bölümüyle bunun Efrin ile alakası olmadığı yönündedir. Bu doğru değil. Bu bütün Suriye için alınan bir tartışmadır. Türkiye’nin de buna uyması gerekiyor. Bu sorunların çözülmesine yönelik adım atması lazım. Bizim genel tutumumuz Suriye kendi geçmişte yaşanmış olan bütün eksiklikler üzerine kurulu olan bu sorumlu sürecin oradaki bütün kesimlerin demokratik olarak bir araya gelerek çözüm süreci üzerinden konuşarak, demokratik bir yönetimle bu mesele herkesin haklarını da tanıyan, eşit yurttaşlık temelinde çözülmesidir. Ama maalesef bazı güçler Türkiye’de şu an o pozisyonun içerisindedir. Orada Suriye’nin kendi içerisinde halkların kendi sorunlarını çözüme yardımcı, destek olma değil tam tersi bir pozisyonda, onu bölme, kışkırtma, düşmanlıkları derinleştirme biçiminde bir siyaset yürütüyor. Suriyelilerin Suriyelilerle çatışması fikriyatı oldukça geniş pozisyonda ön plana çıkmış oluyor. Dışardaki güçlerin oradaki rolü, oradaki demokratik adımların desteklenmeye geçmemesi gerekiyor.”   ‘SİVİLLER ZARAR GÖRMESİN’   Türkiye’nin şu an Efrin’de “işgalci” pozisyonunda olduğunu belirten Ataş, “Orada uyguladıkları rollerde yüzyıl önce çizilmiş olan o sınırlar üzerinden karşı tarafta kalan komşularımız, akrabalarımız da belki de yüz yıl daha sürebilecek yaralar ve haksızlıklar üzerine bir siyaset olarak ön plana çıkmış durumda. Türkiye’deki yetkililerinde en azından bu operasyona son vermesi gerekiyor. Diyaloga geçmesi gerekiyor. Hem oradaki bütün kesimlerle bu bir aylık süreç içerisinde Suriye’de uygulanması gereken bu ateşkesle sivillerin daha fazla zarar görmemesi için bu sürece uyması gerekiyor” diye konuştu.