HDP konferansının ortaya çıkardığı sonuç: Daha çok mücadele 2018-02-05 15:06:55 ANKARA - HDP’nin 2-4 Şubat tarihleri arasında Ankara’da yaptığı 3 günlük konferansta en çok ön plana çıkan konu, Efrin meselesi oldu. Yürütülen tartışmalarda katılımcılar, mevcut baskı ve saldırıların ancak direnişin daha da yükseltilmesiyle durdurulabileceği konusunda hemfikir oldu.  Ankara’da bir otel salonu. 3’üncü Olağan Kongresi’nin arifesinde olan Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi HDP, konferansını gerçekleştiriyor. Konferansın ilk gününde partinin omurgasını ve ana gücünü oluşturan kadınlar, rengarenk elbiseleriyle bir araya geldi. Ardından da kadınıyla, erkeği ve genciyle partinin bütün bileşenleri… 3 gün süren konferansa Türkiye’nin dört bir yanından katılanlar salondaki yerlerini aldı.    DELEGELERDEN DAHA ÇOK POLİSLER VAR   Konferansa her gün ortalama 500 delege katıldı, ama salon ve otelin etrafında katılımcılardan daha çok fazla sivil ve resmi polis yer aldı. Bu tablo nedeniyle otelin kuşatıldığını söylemek abartı olmaz. Bu yüzden otele giren hemen herkes, aramadan geçerken polislerin “Ne işin var burada” bakışlarından nasibini alıyor. Buna rağmen salona girenler de kararlı.   GÖZALTI VE TUTUKLAMA MÜCADELE İSTEDİĞİNİ KAMÇILIYOR   Dışarıda çay, kahve ikramı için açılmış bir alan var. Bu alan başka siyasi akımlardan insanları ağırlasa, son derece havalı ve elit duracak. Ama giyilen kıyafetler ve yapılan sohbetler, mekanın bu ağır havasını tersine çevirip, bir samimiyet alanına dönüştürmüş. Herkes birbirine sarılıyor özlem ve umutla, sonrasında da atmosferi yansıtan sohbetler başlıyor:    “- Merhabalar, Rojbaş. Geçmiş olsun. Alınıp bırakılmışsın…(Kocaman kahkahalarla)   “ - Evet teşekkür ederim, sana da geçmiş olsun, sen de yeni çıkmışsın cezaevinden.”    Sadece tutsak siyasiler değil, çocuklar, gözaltına alınan bebeler de sohbetin konusu. Bir de direnişler anlatılıyor, 80 yaşındaki annelerin ev baskınlarına gösterdiği tepkiler…    BASKIYI ENGELLEMENİN YOLU MÜCADELE!   Salonda 500 delege var ama 5 bin HDP’li tutuklu da bir şekilde yapılan sohbetlerde ve konuşmalarda yerini alıyor. Bu onlar için sadece bir istatistik, bir rakam değil. Hepsi birer isim, birer anı, birer paylaşılmışlık. Onlarla ilgili anılar konuşuluyor aralarda. Salona egemen olan tek duygu ise direnç.    Gözaltından çıkmışların, cezaevinden yeni tahliye olanların koşup geldiği ve sözünü sakınmadığı bir alan bu salon. Kürt siyasi hareketi ve HDP için “mücadele, direniş” bir slogandan çıkmış artık. Onlar direnişle var olunabileceğini uzun yıllar durdukları yerden doğru acılarla deneyimleyerek öğrenmişler. Sohbetler arasında katılımcılardan biri bunu dile getiriyordu: “Biz mücadele ettiğimiz için acı çekmiyoruz, belki de yeterince mücadele etmediğimiz için bunca tutsaklık, bunca gözaltı ve bunca acıyı yaşıyoruz. Dünya bunun örnekleriyle dolu. Auschwitz kampı (Nazi Almanyası’nda Yahudilerin toplandığı ve ölüm kampı olarak nitelendirilen toplama kampı) mücadele edenlerin değil, mücadele etmeyenlerin, mücadele etme cesareti göstermeyenlerin toplandığı bir mekandı.”   Salonda yapılan konuşmalarda bir başka konuşmacı bu cümleleri şöyle tamamlıyordu : “5 bin çalışanımız tutuklanmış ama 100-500 bin çalışanımız olursa o kadarını tutuklayamazlar. Zaten bir milyonlarla ifade edilen bir hareket olduğumuz için bu mücadele sürüyor.”    İSİM TARTIŞMALARI YOK   Bu salona iki şey girmemiş, biri dedikodu. Çünkü bu alanda herkes sözünü yoldaşlar ortamında dile getiriyor. Diğeri de merkez medya. Onlar yok çünkü, onlara göre bir malzeme yok bu salonda. Salonda direniş konuşuluyor, günlerdir HDP kongresini sadece “isimler üzerinden” bir tartışma ile ele alan yaklaşımlara inat isim tartışmalarından eser yok salonda. İnsanlar eş başkanlığı da, parti yönetimini de tartışırken isimleri değil, profil tahlili yapıyor, önerilerini HDP projesine uygun, onun ruhuna göre hareket edebilecek profilleri dile getiriyor.    EFRİN DUYARLILIĞI   Ayrıca HDP’nin kendi yol haritasını, mücadele hattını belirlemeye çalıştığı bu konferanstaki herkesin gözü de gönlü de Efrin’de. Katılımcıların tamamı konferans salonunda da, aralarda da Efrin’deki gelişmeleri merak ediyor. Kimi katılımcıların oradaki halk üzerinden aldığı bilgi dolaşıyor kulislerde. Akıl yürütmeler, uluslararası güç tahlilleri, Rusya’nın ve ABD’nin tutumları, Türkiye’nin ne yapmak istediğine ilişkin günlerdir TV ekranlarından sadece “savaş güzellemesi ve propagandası” yapan uzman ya da profesörlerin yanından yakınından geçmedikleri kadar derinlikli ve gerçekçi değerlendirmeler yapılıyor.    Bu konuda öfke de var, umut da var ama kimi kaygılar da muhafaza ediliyor. Ayrıca Sefqan Orkeş’in, Efrin direnişini anlatan “Neçîran Roviyan” şarkısı sık sık çalınan parçalar arasında yer alıyor ve salondaki “Efrin direnişini selamlayan pankart” en dikkat çeken pankartlar arasında yer alıyor.    ORTAK DURUŞ VE ORTAK MÜCADELE   Konferansta Kürt siyasetinin duayen ismi Ahmet Türk de, eski yeni nesil siyasetçilerde, Kürtlerin dostları ve HDP bileşenleri de büyük bir kararlılıkla hemen her konuda yan yana görüntü veriyor. Toplantının tamamında DBP, ESP, SODAP, Devrimci Parti, SYKP, Yeşiller ve Sol gibi bileşenler, her konuda birbirini tamamlayan bir duruş sergiliyorlar. Bu görüntü bir süredir HDP hakkında yürütülen tartışmaları boşa çıkaran ve HDP’nin aslında ne olduğunu ve ne olması gerektiğini gösteren önemli bir gösterge olarak kendisini his ettiriyor.    Ayrıca Kürtlerin yanında yöresinde bulunan herkesin hedef haline getirildiği bir dönemde gösterilen bu dayanışma ve ortak mücadele azmi önemli bir gösterge oluşturuyor.    Milletvekilleri, belediye başkanları, yöneticileri dahil 5 bin üyesi tutuklu bulunan ve 11 Şubat’ta kongreye gidecek olan HDP, yaptığı konferans tartışmaları ve verdiği görüntü ile bütün bu baskı ve saldırıların ancak direnişle ve mücadele ile durdurulabileceğine karar verdi.    MA / Kenan Kırkaya