Devlet-erkek işbirliğinde Emine Kaya’ya hapis cezası

  • kadın
  • 09:53 20 Kasım 2022
  • |
img
İSTANBUL - Boşanma kararı aldığı erkeğin beyanları üzerinden ceza verilen Emine Kaya’nın avukatı Ahmet Baran Çelik, müvekkilinin şiddete karşı başkaldırdığını ve erkeğin gücü yetmemesi üzerine devlet eliyle zorbalık yaptığını söyledi.  
 
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma (MATUHAYDER) üyesi Emine Kaya’ya boşanma aşamasında olduğu erkeğin beyanları ile verilen 7 yıl 6 aylık hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Kaya, 16 Ocak 2020’de İstanbul’da gözaltına alınan dört kişi arasında bulunan Sibel B. adlı yurttaşın telefon mesajlaşmasında “Emine abla” şeklinde birinden bahsetmesi üzerine evine polis tarafından 26 Kasım 2020’de baskın düzenledi. Baskın sırasında polis, Kaya’nın boşanma aşamasında olduğu Vasıf Kaya’yı bir odaya götürdü. Vasıf Kaya, bu sırada polise, kendisinden boşanmak isteyen Kaya’nın “PKK üyesi” olduğu ve Kandil’e gittiğini ileri sürdü. Baskında gözaltına alınan ve emniyete dört gün boyunca gözaltında tutulan Kaya, daha sonra savcılıkta ifadesi alınmak üzere İstanbul Adliyesi’nde sevk edildi. Savcılık tarafından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Kaya, 29 Kasım’da tutuklandı.
 
BİDON ALMAK SUÇ! 
 
Kaya hakkında 8 Aralık 2021’de hazırlanan iddianamede, Kaya’nın telefonunda yer aldığı iddia edilen YPG ve YPJ fotoğrafları ve görüntüler yanı sıra Vasıf Kaya’nın beyanlarına yer aldı. Bunun yanı sıra Kaya’nın gönüllüsü olduğu MATUHAYDER’in yazılı basın açıklamaları ile yaptığı alışveriş faturalarının da yer aldığı iddianamede, Kaya’nın telefonunda fotoğrafının yer aldığı ileri sürülen 13 Mayıs 2020 tarihli bir faturada  “bidon” alımı suçlama konusu yapıldı. İddianamede, alışverişin, “Ne maksatla yapıldığı ayrıca ne maksatla bu fotoğrafın çekildiği anlaşılmadığı” şeklinde değerlendirme kaydedilmesine rağmen, “suç” olarak lanse edilmesi dikkat çekti.
 
İddianamede, ayrıca Kaya’nın çocukları tarafından söylediği iddia edilen şarkı görüntüsü de yer aldı. Öte taraftan Kaya’nın büyük oğlu Hüsameddin Kaya’nın da PKK’ye katıldığı iddia edilerek, “Amîda Kurd” de yayınlandığı öne sürülen bir röportaja da yer verilerek, bu röportajın Hüsameddin Kaya’ya  ait olduğu kaydedildi. İddianamede yer alan röportajda, söz konusu Hüsameddin Kaya olduğu ileri sürülen kişi, devlet baskısı ve babasının kendisine ve ailesine uyguladığı sistematik şiddet nedeniyle 17 yaşında PKK’ye katıldığı, ancak herhangi bir isim vermeden kendi annesinin de gördüğü şiddet nedeniyle Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1998’de Musul’da oluşturulan Maxmur Kampı’na 13, 11, 11, 9 ve 6 yaşlarında olan kardeşleri ile geldiği ifadeleri yer aldı.  Hüsameddin Kaya olduğu iddia edilen kişinin Mexmûr, Vasıf Kaya’nın ise Kandil’e gittiği söylemesi ve birbirinden farklı yer olduğu görülmesi dikkat çekti. Kaya’nın daha önce verdiği beyanlarda 5 çocuğunun olduğunu söylemesi ancak yer alan röportajda, röportaj veren kişi ile birlikte çocuk sayısının 6 olduğu görüldü.
 
İddianamede ayrıca Emine Kaya’nın Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve MATUHAYDER üye ve yöneticileri ile birlikte cezaevinden tahliye olan tutukluları ziyaret etmesi, Özgür Kadın Hareketi’nin (TJA) toplantılarına katılması da suçlama olarak yer aldı.
 
‘KENDİ İRADESİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL’
 
Kaya’nın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik süren tecridin son bulması için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ve tutuklu kardeşi Mehmet Nuri Soylu’nun da yer aldığı açlık grevine destek olmak üzere Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde 6- 14 Mayıs 2019’da yapılan protesto eylemlerine katılması da suçlama konusu haline getirildi. Bu eylem nedeniyle “toplantı ve gösteri kanununa muhalefet etmek (2911’inci madde)” iddiasıyla gözaltına alınan ve beyanlarına başvurulan Kaya’nın ifadesinin de yer aldığı iddianamede, savcının Kaya’nın “kendi iradesiyle bölgeye gitmesi mümkün değil” değerlendirmesi dikkat çeken bir diğer husus oldu.
 
KARAR YANLIŞ BULUNDU
 
Bunun yanı sıra iddianamede, söz konusu eylemin 2911 maddesi bağlamında sayılamayacağı ileri sürüldü. Kaya’nın bu eylemi iddianamede, “örgüt üyeliği suçlaması içerisinde örgütsel eylem ve etkinliklerine yönelik değerlendirilmesinin gerektiği” şeklindeki değerlendirmeye tabi tutuldu. İddianamede, tüm bu suçlamalar “delil” olarak kabul edilerek, ceza istendi.
 
BOŞANMA AŞAMASINDAKİ ERKEĞİN BEYANLARI 
 
İddianamenin 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi ardından yapılan yargılamada iddianameyi kopyala-yapıştır yapan iddia makamı, esas hakkındaki mütalaasında Kaya’nın cezalandırılmasını istedi. 3 Kasım’da görülen karar duruşmasında Kaya, kendi beyanları yerine boşanma aşamasında olduğu eşinin beyanlarının dikkat alındığına işaret etti. Gördüğü şiddet nedeniyle 3 defa evi terk ettiğini Ümraniye’de 9 ay kaldığını ve iki kez de Diyarbakır’da bulunan anne ve babasının yanına gittiğini paylaşan Kaya, Vasıf Kaya’nın barışmak için birçok kişiyi araya koyduğunu ve daha sonra tekrardan İstanbul’a döndüğünü söyledi. Ancak daha sonra şiddetin tekrar başladığını dile getiren Kaya, boşanma kararı almasının ardından Vasıf Kaya’nın “sizi terörist diye şikayet ederim” şeklinde tehdit ettiğine işaret etti.  Boşanma davası açma kararı ile birlikte şikayette bulunduğunu dile getiren Kaya, Vasıf Kaya’nın kendisine “Bana evi bırakırsanız şikayetimi geri çekerim” dediğini aktardı.
 
7 YIL 6 AY CEZA 
 
Katıldığı eylem ve etkinliklerin anayasal hak olduğunu ve HDP ile MATUHAYDER’'in siyasi parti ve dernek olduğuna işaret eden Kaya, faaliyetlerinin suç olmadığını belirterek, tahliye talebinde bulundu. Kararını açıklayan mahkeme ise 7 yıl 6 ay hapis cezası vererek, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Açıklanan gerekçeli kararda, Vasıf Kaya’nın beyanları ve katıldığı eylemler cezaya gerekçe olarak gösterildi.
 
ERKEK-DEVLET İŞBİRLİĞİ  
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi ve Kaya’nın avukatı Ahmet Baran Çelik, cezanın husumetli eş tarafından verilen beyan üzerinden verildiğine dikkat çekti. Müvekkilinin 25 yıldır evli olduğu ve bu evlilikten 5 çocuğunun olduğunu paylaşan Çelik, polis baskını olduğu süreçte müvekkilinin boşanma davası açtığını söyledi. Boşanma aşamasında olan Vasıf Kaya’nın polise müvekkilinin aleyhine olacak bazı bilgiler bildiğini ve söylediğini dile getiren Çelik, “Müvekkilim uzun yıllar boyunca bu kişiden şiddet görmüştür. Bu dosyanın esası şu: bir kadın uzun yıllar boyunca işkence gördüğü bir erkeğe karşı cesaretini toplayarak bir boşanma davası açıyor. Uzun yıllar baskı, darp, işkence ve şiddet uyguladığı kadın, kendisine başkaldırdığı ve artık ona şiddet uygulayamayacağını söylüyor. Kadına gücü artık yetmeyen erkek, bu sefer devlet eliyle zorbalık yapıyor” dedi.
 
ERKEĞE İNANMAYI SEÇTİ
 
Şiddet nedeniyle müvekkilinin 3 kere evden ayrıldığını ve boşanma aşamasındaki eşinin ise müvekkilinin PKK’ye katıldığını iddia ettiğini dile getiren Çelik, “Kandil’e gittiğine dair bir iddiası var. Hem çocukları hem müvekkilin kardeşi ve yengesini dinlettik. Aynı zamanda söz edilen zamanda annesinin ve babasının yanında kalması nedeniyle dinlenmesini istedik. Ancak ‘kocaya’ inanmayı seçti” ifadelerini kullandı. Vasıf Kaya’nın daha önce çocuğunu darp ettiği için yargılandığı ve ceza aldığını dile getiren Çelik, Kaya’ya mahkemede buna dair soru sorduklarını ve ceza aldığını reddettiğini söyledi. Çelik, “Daha önce yargılama olmadığına ve ceza almadığına dair yanıt verdi. Biz mahkeme kararını kendisine gösterdiğimizde kabul etmişti. Bu durum mahkemenin huzurunda olmuştu. Buna rağmen erkeğe güvenmeyi seçtiler” diye kaydetti.
 
SAVCIYA ‘İRADE’ TEPKİSİ
 
Çelik, bunun dışında dosyada müvekkilinin katıldığı eylem ve etkinlikler de suçlama konusu yapıldığı söyledi. Kaya’nın katıldığı açlık grevine ilişkin savcının “kendi iradesiyle katılmadığı” sözlerine tepki gösteren Çelik, “Bizce de savcı kendi iradesiyle o cümleleri yazmamıştır. Bu bir devlet iradesidir. Genel kabulü var. Sürekli insanların iradesini yok sayan ve sürekli sanki bir yerden emir ve talimat alarak hareket ettiklerine ilişkin bir değerlendirme yapıyorlar” dedi.  
 
‘ÖZGÜR İRADESİYLE KATILDI’
 
Çelik, müvekkilin annesinin Barış Annesi olduğu ve daha önce tutuklandığı, yıllarca cezaevinde kaldığı ayrıca kardeşinin de açlık grevi döneminde eylemde olduğu bu nedenle kendisinin de bu eyleme bilerek ve isteyerek katıldığını ve kimseden de talimat almadığını dile getirdi. Çelik, “Özellikle kadınların ve yaşlı annelerin katıldığı eylemlerde bu tür ifadeleri görüyoruz. Kendilerinin bir iradesinin olamayacağını ve bir karar alamayacağını ancak sürüklenebileceğini iddia ediyorlar” diye kaydetti. Çelik, Kürt kadınları ve annelerinde böyle bir durumun söz konusu olmadığını dile getirerek, “Kürt kadınları kendi özgür iradeleriyle ve bilinciyle bu tür eylemlere sık sık katılırlar. Savcının bir art niyeti de var. Kürt kadınlarına kendilerince aşağılayıcı söylemleri var” diye konuştu.
 
ÇALIŞMALARI CEZALANDIRILDI
 
Müvekkilinin husumetli ve boşanma aşamasındaki eş ile demokratik hak kapsamında katıldığı eylem ve etkinliklerden cezalandırıldığına işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu dosya açısından bu tanıklık geçerli bir tanıklık değildi. Arada husumet var hem de beyanlar tutarlı değildir. Yalan söylediğine ilişkin mahkeme huzurunda kanıt var. Bu nedenlerle dikkate alınmaması gerekirdi. Bir tarafta art niyet ve düşmanca söylenmiş eski eş beyanı ikinci olarak da demokratik siyasi haklarına dair kullandığı çalışmalar cezalandırıldı.”
 
MA / Mehmet Aslan