Kadınlar şiddetsiz bir dünyayı konuşuyor: Çözüm ortak mücadele

  • kadın
  • 09:03 14 Kasım 2022
  • |
img
AMED - Cezasızlık politikasını “devlet kimliğinin yansıması” olarak nitelendiren Kadın Zamanı Derneği üyesi Ekin Baltaş, “Batıda fail erkek olurken, Kurdistan’da daha çok üniformalı oluyor. Kesinlikle ortak bir söz üretilmeli. Bunun üzerine farklı bir örgütlenme modeli çizilmeli” dedi. 
 
Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın 25’incisi bu yıl Diyarbakır'ın ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. 12 Kasım’da başlayan kurultay, bugün (14 Kasım) sona erecek. Rosa Kadın Derneği ve Mor Çatı Vakfı ortaklığıyla yapılan kurultaya, aralarında akademisyen, kadın örgütleri ve aktivistlerin de yer aldığı 300’ü aşkın kadın katıldı. Aile, cinsel şiddet, çocuğa yönelik suçlar, kadın ve çocukların adalete erişimi gibi pek çok konunun tartışıldığı kurultayın, önemli gündemlerinden biri de özel savaş politikaları oldu.
 
Kadına yönelik her geçen gün artan şiddet, Kurdistan’da kendini özel savaş politikasıyla var ediyor. Tüm yaşam alanlarını hedef alan bu politika, kadının bedenine “üniformalı şiddeti” olarak yansıyor. Kadın Zamanı Derneği üyesi avukat Ekin Baltaş, Kurdistan’da yürütülen özel savaş politikalarını değerlendirerek, buna karşı birlikte mücadelenin önemini vurguladı.
 
‘KADINI HEDEF ALIYOR’
 
Kurdistan’da yürütülen özel savaş politikalarının çok boyutlu olduğunu belirten Baltaş, “Bu politikanın kadın anlamında çok özel bir anlamı var. Özellikle kadınlara dönük işkence ve cezaevlerindeki politikalar, devletin bütün araçlarıyla siyaseten yalnızca erkekleri muhatap alması gerektiğine ilişkin bir mesaj taşıyor. Her ne kadar erkeklere baskı ve şiddet uygulansa da özel olarak kadınları hedef alan bir şiddet söz konusu. Devlet siyasette yer alan kadınlara şunu diyor ‘Biz politik ve bir devlet kurumu olarak erkekleri muhatap alırız. Sen bir kadın olarak bizimle mücadele edemezsin, mücadelenin içinde yer alamazsın, politikleşemezsin, politik söz üretemezsin yoksa seni aynı zamanda kadın olduğun için aşağılarız. Yalnızca siyasi kimliğinde değil aynı zamanda kimliğinle aşağılarız.’ Dolayısıyla bunun çok özel bir anlam taşıdığını düşünüyorum” dedi.
 
Batı metropollerindeki şiddet ile Kurdistan’daki şiddet arasında farklılıklar olduğuna dikkat çeken Baltaş, “Devletin genel politikası şiddeti meşrulaştırmak olduğu için Batıdaki eylemlere baktığımızda polislerin kadına yönelik inanılmaz sert müdahaleleri söz konusu. Yine 8 Mart ve 25 Kasımlarda gerçekleşen gözaltılar aslında kadınları muhatap almama durumunu önümüze koyuyor ve buradaki cezasızlık politikası, Kurdistan özelinde kadınları baskılama amacını taşıyor. Türkiye’ye baktığımızda erkekler devletin küçük birer temsilcileri olarak nasıl cezasız kalıyorsa burada da bizzat devletin görevlileri, kadınlara tecavüz ve işkence ettiğinde, intiharına sebep olduğunda direkt olarak devlet tarafından cezasızlıkla ödüllendiriliyor” diye belirtti. 
 
‘BATIDA ERKEK KURDiSTAN’DA ÜNİFORMALI’
 
Cezasızlık politikasını “devlet kimliğinin yansıması” olarak tanımlayan Baltaş, şöyle dedi: “Batıda fail yoğunluklu olarak erkek, Kurdistan’da daha çok üniformalılar. Bunlar devletin sözcüleridir. Devlet şunu diyor ‘Kadına yönelik şiddeti meşru görüyoruz ve her türlü aracımızla devam ettireceğiz. Bunu uygulayanlar da bizim sözümüzü dile getiriyor. Dolayısıyla biz bu kişileri cezalandırmayacağız.’ Bu açık bir itiraftır.” 
 
KİMLİK VE ULUS MÜCADELESİ 
 
Kurdistan’da yaşanan “üniformalı şiddeti”ne karşı ortak mücadelenin istenilen düzeyde olmadığını belirten Baltaş, “Aslında kadın hareketinin ortak bir sesi her zaman var. Ancak Kurdistan’daki durum şöyle; Kürt kimliğinden dolayı ayrı bir baskı var. Bu yüzden batıya sesin ulaşması daha zor oluyor. Çünkü bazen kadının kimlik mücadelesiyle, ulus mücadelesinin birbirine karşıt şeyler olduğu düşünülebiliyor. Fakat bunlar ancak birbiriyle kesişen şeyler olabilir. Birisi cinsiyetimizden kaynaklı gördüğümüz bir baskı, öteki ise ulus kimliğimiz nedeniyle gördüğümüz baskı. Kadın ve Kürt olarak eziliyoruz. Yalnızca Kürt kimliğimizden ya da yalnızca kadın kimliğimizden dolayı ezilmiyoruz. Hem Kürt olduğumuz hem de kadın olduğumuz için ayrı ayrı eziliyoruz. Dolayısıyla bunun hem bir ulus mücadelesi hem de bir kadın mücadelesi olduğu gerçeğini daha çok vurgulamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘ORTAK BİR SÖZ ÜRETİLMELİ’
 
Batıda belli bir kesimde Kurdistan’daki kadın mücadelesine karşı ciddi bir duyarlılık da olduğuna değinen Baltaş, şöyle devam etti: “Özellikle Garibe Gezer’de çok hızlı bir şekilde bir eylem organize edildi ve bu meselenin üzerine gidildi. Ama ortaklaştırma alanında şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor; kesinlikle ortak bir söz üretilmeli. Bunun üzerine daha farklı bir örgütlenme modeli çizilmeli. Batıdaki özgü mesele konuşulurken Kurdistan özelindeki mesele farklı bir oluşum, toplantı biçimiyle önerilmeli. Mücadele bu yönlü olmadığı için şuanda kadınlara yönelik şiddet artık cins kırımına ulaştı. Örneğin; Antalya’da bir kadın öldürülüyor ve arkasında bir kadın örgütü bulunmadığında kapanıp gidiyor. Kurdistan’daki mücadeleye destek vermek için hem ortaklaşmaya hem de gündemleştirmeye gerek var. Çözümün kadın hareketinin güçlenmesi olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar yaygın bir şiddete karşı ancak gerektiği kadar yüksek bir sesle karşı koyabiliriz.”
 
MA / Eylem Akdağ