Nergiz: Eşbaşkanlık sistemi ile hayatın ve siyasetin içinde yer alınmalı 2020-03-07 09:14:26 DİYARBAKIR - Yerine kayyım atanan Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Semire Nergiz, 'eşbaşkanlık sistemi'nin bir nirvana olduğunu belirterek, Türkiyeli tüm kadınların buna sahip çıkarak eşit temsil hakkıyla hayatın ve siyasetin içinde yer almaları gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de eşbaşkanlık sistemi fiili olarak  ilk kez Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından 2007 yılında hayata geçirildi. Yıllarca fiili olarak uygulanan bu sistem verilen mücadele ve kararlılık sonucunda yasallaştı. “Demokratikleşme paketi” olarak da bilinen, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı ile eşbaşkanlık 2014’ün Mart ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nca kabul edildi. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eşbaşkanlık sistemini 2014 yılında ise yerel yönetimlere taşıdı. Siyasi partiler için yasalaştırılan ve partilerin tüzüklerinde yer alan eşbaşkanlık sistemi bugün ise görevden alınmalar ve tutuklamalara gerekçe yapılıyor. İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklama da bu doğrultudaydı. Bakanlık, yaptığı açıklamada, Kadınların büyük mücadeleler sonucu kazandığı eşbaşkanlık sistemini görevden almaların gerekçesi olarak açıklamıştı.   Yerine kayyım atanan Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Semire Nergiz, kadınların büyük mücadelesi sonucu pratiğe konulan eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırıları değerlendirdi.   EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ   “Örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla evine yapılan baskın ile gözaltına alınıp ardından aynı iddia ile 17 Ekim 2019’da tutuklanan, akabinde yerine kayyım atanan Mardin’in Nusaybin Belediye Eşbaşkanı Semire Nergiz, bir aylık tutukluluktan sonra yurtdışı yasağı şartıyla tahliye edildi.   Gözaltı ve tutuklamaların eşbaşkanlık sistemine yönelik bir saldırı olduğunu belirten Semire Nergiz, eşbaşkanlık sisteminin kadın mücadelesinde büyük bir adım, büyük bir felsefe olduğunu, kadınların bu kazanımdan asla vazgeçmeyeceğini kaydetti.   ‘KADIN DÜŞMANI POLİTİKALAR’   Eşbaşkanlık sisteminin seçimlerle yürürlüğe girdiği andan itibaren, halklar tarafından benimsendiğini ifade eden Nergiz, Nusaybin halkının da bu anlamda eşbaşkanlığı hayatın her alanında uygulamaya başladıklarını söyledi.   İktidarın eşbaşkanlık istemine yönelik saldırılarının altında kadın düşmanı politikalarının yattığını belirten Nergiz, “İktidarın kadını yok sayan, kadını politikadan uzaklaştıran, kamusal alandan çıkaran politikaları ortada. Eşbaşkanlığın kadın mücadelesinde bir nirvana olduğunu ve bunu savunduğumuzu söyledik. Eşbaşkanlık idari sistemi zorlayan, ya da sekteye uğratan bir uygulama değil. Siz kadın ve erkeği eşbaşkan olarak değerlendirip, iki ayrı cinsin farklı bakış açısıyla bir şeyi yönetmesini neden sakıncalı görüyorsunuz? Eşbaşkanlık tamamen kadın mücadelesinde kadının yaşam içerisinde hak ettiğini elde etmesiyle ilgilidir. Biz kadın siyasetçiler, insan hak savunucuları ve hukukçular eşbaşkanlığı her mekanda da savunuruz” diye belirtti.     ‘KADININ SİYASAL ALANA GİRMESİ ENGELLENMEK İSTENİYOR’   Her fırsatta iktidar tarafından eşbaşkanlık sisteminin kriminalize edildiğini belirten Nergiz, “Bizim partimiz kadınların kendi hak ettiği temsiliyeti bulması için kota sistemini getirdi. Eşbakşknalık sistemi kota sistemini de aşan bir uygulamadır. Eşit temsiliyet diyoruz. Hangi parti buna cesaret edebilir? Siz buna karşı çıkarak kadınların siyasal ve sosyal alana, siyasal alana girmesini engelliyorsunuz. Bütün karşı duruşun arkasında bu amaç yatıyor” ifadesinde bulundu.   Kadınların siyasetten uzaklaştırılma çabalarının boşa çıktığını vurgulayan Nergiz, “Siyasetin erkeklere ayrılan bir alan olarak görülüyor. Siyaset erkeklere ayrılmış, kadınlara kapatılmış bir alan gibi yaklaşılıyor. Kadınlar mümkün olduğunca uzaklaştırılıyor.  Ancak biz savunacağız, legal anlamda legal bir dille aktivist eylemlerle, her türlü meşru mücadele yöntemiyle savunacağız. Eğer gerçekten kadın güçlensin istiyorsak, bu modeli hayatın her alanında kullanacağız. Ancak yasadışı ve gayri meşru ilan ederek krimiznalize ederek buna yaklaşılıyorsa biz bunu kabul etmeyeceğiz” dedi.     Sadece HDP’nin ve Kürt kadınlarının değil, tüm kadınların bu sisteme sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Nergiz, Türkiyeli tüm kadınların bu sisteme sahip çıkarak eşit temsil hakkı ile hayatın içine, siyasetin içinde yer almak gerektiğini dile getirdi.   Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin ülkede artarak devam ettiğini, artan bu şiddete karşı devletin kadın kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koymama konusunda direndiğini belirten Nergiz, “Birçok yasa çıkarıldı. 6284 sayılı yasayı uyguladığınızda sorunların çoğu ortadan kaldırılırken uygulamamakta diretiliyor. Aynı şekilde İstanbul Sözleşmesi’ne uyulmuyor. Sözleşmeye uymayacaksınız ne diye imzaladınız. Dolaysısıyla kadın sorunun bu hale gelmesini arka planı devletin bu soruna politik bakması, politik bakarken kadını yok sayma üzerinde bir politik söylem üretmeye çalışmasıdır. Kadınların yaşam mücadelesi ortada, burada görev devlete düşüyor. İmzaladığı sözleşmelerinin arkasında duracak. Yürürlüğe koyduğu yasaları takip etmek zorunda. Kadın örgütlerinin de bunun izleyicisi ve planlayıcı olarak görev yapması gerekiyor. Ancak baktığımızda devlet kendini bir kenara çekiyor ve kadın sivil örgütleri de büyük bir çaba sarf ederek yol almaya çalışıyor ve bu arada kadınlar ölüyor. Kadınlar kamusal alandan uzaklaşıyor. Sokak ortasında öldürülen kadınların ölümleri magazinleştiriliyor. Ah vah çekiliyor. Bu gerçek bir kadın politikasının olmadığını göstermesi açısından çok acı sonuçları bize gösteriyor” ifadesinde bulundu.   ‘ERKEK EGEMEN SİSTEM KENDİNİ DAYATIYOR’   Belediyelere atanan kayyımlarla birlikte kayyımların kadın kurumlarını hedef aldığını kaydederek, “İçi boşaltılan kadın kurumları, içi boşaltılan belediyelerimiz hepsi neyi gösteriyor, erkek egemen sistem kendini dayatıyor. Kurumsallaşarak ömrünü uzatmak istiyor. Bizde bu ömrün kısalmasını istiyorsak birbirimizin elini tutacağız. Denenmiş, sonuçları görülmüş bu sistemi savunmamız lazım” diye konuştu.   ‘KAYYIMLAR KADIN DÜŞMALIĞININ EN BÜYÜK GÖSTERGESİ’   Belediyelere atanan kayyımların halkın iradesine yapılan darbe olarak görüldüğünü dile getiren Nergiz, “Biz kadın seçilmişler kayyımı kadın kazanımına, kadın örgütlenmesine, halkın iradesine bir darbe olarak değerlendiriyoruz. Kayyum sonuçta devlet erkinin, devlet gücünün, yerel demokrasiye karşı kullanılmasıdır. Kayyım kazanımlarımıza, kadın ve halkçı politikalarımıza karşıdır. Elbetteki yürütmede bir illegalite varsa bunun yasal yolları var. Ancak bu tercih edilmedi. Belediye eşbaşkanları görevden uzaklaştırılıp kayyım atandı. Meclisleri yok saymak suretiyle gerçekleştirmiş olması kayyımların kazanımlarımıza yönelik, art niyetli ve politik bir yaklaşımla atandığını çok net ortaya koymaktadır. Eğer amaç politik olmasaydı, belediye eşbaşkanları görevden uzaklaştırılıp meclisin içinde bir meclis üyesinin görevlendirmesi yapılırdı. Bu yapılmadı bunun yerine belediyecilik altüst edilerek etkisiz hale getirildi. Elbetteki devlet gücünün merkezi sisteminin halkçı politikalara olan tahammülsüzlüğün de ayrıca göstergesidir” vurgusunu yaptı.   ‘HUKUKSUZLUK VAR’   Bir hukukçu olarak, hukuk fakültesinde hukuka giriş dersinde ilk işlenen konunun “suç ve ceza nedir” olduğunu, bir suçun maddi ve manevi unsularının ne olduğunun işlendiğini hatırlatan Nergiz, “Görüyoruz ki kayyımların hukuksal bir zemini yok. Anayasada tanımlama yaparken “demokratik hukuk” devleti diye bir tanım kullanılıyor. Eğer hukuk devletiyse hukuka bağlı kalınması lazım. Yargı bağımsızdır diyoruz, yargı görevini yapsın diyoruz. Bir hukukçu olarak belediyelere yönelik hukuksuzluk olduğunu söylüyorum. Kayyımların gerekçesi yoktur, dayanaksızdır. Burada en azından birinci vazife yargıya düşüyor. Yargı bağımsızdır diyoruz ama yargının ciddi anlamda son dönemde yara aldığını biliyoruz. Beraat kararlarını veren hakimlerin yargılandığını da biliyoruz. Mahkemeler bu şekilde inisiyatif alıp esasında aslı görevlerini yaparken bir takım riskler ile karşı karşıya. Yargının bağımsız bir şekilde hareket etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz” dedi.   Kadına ve çocuklara yönelik şiddet, cinayet ve tecavüzlere karşı kadın hak savunucularının mücadelelerine devam edeceklerini, kadınların her alanda seslerini yükseltip kendilerine dayatılanı asla kabul etmeyeceklerini söyleyen Nergiz, konuşmasını mücadeleyi büyütme sözü ile sonlandırdı.   MA / Arjin Dilek Öncel - Gülistan Dinç