Melda Onur: Leyla Güven’i kazanacağız 2019-03-03 17:46:00   DİYARBAKIR - DAKP’ın düzenlendiği “Kadın, barış ve güvenlik” panelinde konuşan SHD Genel Başkanı Melda Onur, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in 116 gündür sürdürdüğü eyleme dikkat çekerek, “Onlar Bobby Sands'i kaybetti ama biz Leyla Güven’i kazanacağız” dedi.   Dicle Amed Kadın Platformu (DAKP), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında panel düzenledi. Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki bir otelde BM'nin 1325 sayılı genelgesi çerçevesinde "Kadın, Barış ve Güvenlik” konulu panelin moderatörlüğünü Avukat Cemile Turhallı yaptı. Panele, Sosyal Haklar Derneği (SHD) Genel Başkanı Melda Onur, Rosa Kadın Derneği Kurucu Üyesi Ayla Akat Ata, AKP’nin kurucu üyelerinden Fatma Bostan Ünsal konuşmacı olarak katıldı.   'KADINLARIN KATILMADIĞI BARIŞ SÜREÇLERİ BAŞARIYA ULAŞAMAZ'   Panelde ilk olarak konuşan Fatma Bostan Ünsal, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan 1325 sayılı kararın içeriğine ilişkin bilgilendirmede bulundu. Ülkelerin bu kanunu harekete geçirecek bütçeyi ayırmadığını belirten Ünsal, “1325 kararı 2000 yılında hayata geçirilmesine rağmen kadınların hala barış süreçlerinde çok az yer aldıklarını görüyoruz. 1995 yılında Bosna'da  yaşanan kadın tecavüzlerinin artması kadınların barış süreçlerinde yer alamadığından kaynaklanmıyor. Barış süreçlerinin başarıya ulaşması için kadınların mutlaka o süreçte aktif yer alması gerekir. Aksi takdirde hiçbir barış süreci başarıya ulaşamaz. Bu konuda kadın örgütlerinin Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı (SEDAV) komitesi ile irtibata geçerek bu kesimler arasında farklı ideolojik ve farklı kimliklerin kadın alanında bir araya getirilerek  barış süreçlerine katılması sağlanabilir” dedi.    Kuzey İrlanda’da yapılan barış antlaşmasını hatırlatan Ünsal, “O dönemin başbakanları, ‘kadınlar barış masasında yer aldıkları için başarı sağlandı’ demişlerdi. Türkiye'de maalesef kadının barış süreçlerine masada  yer alma oranı  ya hiç yok ya da yüzde bir oranındadır. Oysa kadınların barış süreçlerinde  ortak yaşam alanlarının oluşturma noktasında büyük rolü olacaktır. Barış süreçlerini anarken Cumartesi Anneleri’ne barış için verdikleri mücadeleden dolayı çok teşekkür ediyorum. Onların verdiği mücadele hepimizi onurlandırıyor ve umutlandırıyor" ifadelerini kulandı.    'BİZ LEYLA GÜVEN’İ KAYBETMEYECEĞİZ'   Melda Onur ise konuşmasına İngiltere emperyalizmine karşı 1980 yılında girdiği açlık grevinde yaşamını yitiren İrlanda Milletvekili Bobby Sands'i hatırlatarak, başladı. 116 gündür açlık grevi eylemini sürdüren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemine dikkat çeken Onur, "Onlar Bobby Sands'i kaybetti ama biz Leyla Güveni kazanacağız “dedi. Dünyada yaşanan barış süreçlerinden örnekler vererek konuşmasını sürdüren Onur, şöyle devam etti: "Dünyadaki barış süreçlerine bakıldığında çok ciddi hak ihlalleri yaşandığını görüyoruz. Ve ne yazık ki bu savaşlarda en çok kadınlar mağdur edildi. Türkiye'de barış sürecinin sağlıklı yürümesi için üçüncü bir göze ihtiyaç vardır. Kadınların içinde yer aldığı bir gözden bahsediyorum. Türkiye'de hükümet, gerçek bir barışı sağlamak istemiyor. Dünyadaki tüm barış süreçlerinde kadın rollerine bakıldığında, hakikat komisyonlarının bulunması aynı acıların bir daha yaşamaması konusunda bir gönül birliği yakalamıştı, bizim ülkemizde maalesef bu sağlanamadı.”    ‘KENDİSİNDEN OLAMAYANLAR TERORİZE EDİLMİŞ DURUMDA’   Ülkede siyaset dilinin çok  uç noktalara ulaştığını aktaran Onur, “Şu anda bizlerden ve onlardan diye bir ötekileştirilmiş bir dil mevcut. Seçim sloganları dahi beka sorunu haline geliyor. Kendisinden olmayan bütün insanların terörize edilerek dışlanması, bir arada yaşama ve barışa büyük zarar verir. Bu süreci hükümetin kendisi başlatmasına rağmen o sürece dahil olan akademisyenler, siyasetçiler ve akil  insanların dahi cezaevlerine konulduğuna şahit oluyoruz. Şimdi bütün bunlara itiraz eden ve taleplerin yerine gelmesinden dolayı insanlar bedenlerini açlık grevine yatırmış durumda, umarım  herhangi olumsuz bir haber gelmeden bir ses verilir” diye konuştu.    ‘DEMOKRASİNİN GELİŞMESİ İÇİN SAVAŞ VE ÇATIŞMANIN DURMASI LAZIM’   Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yayınlanan 1325 sayılı yasaya göre kadına yönelik taciz, tecavüzün ve barış süreçlerine katılımın yanı sıra toplumsal cinsiyetin güvenceye alındığına vurgu yapan Ayla Akat Ata, 2013 yılındaki Çözüm Süreci ile birlikte Kadın Özgürlük Meclisi’nin kurulduğunu söyledi. Ata, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu Meclis, sadece kadın çalışması, çözüm sürecine, kadınların statüsü ne olacak, ya da kadınlar nasıl korunacak tarzında değil; çözümün yol haritası olarak belirlenen çalışma komisyonun açığa çıkaracak ve bunun sonucunda akil insanlar raporunun açığa çıkaracak güncel pratiklerini hakikatle yüzleşme  komisyonuna kadar çalışmalar yürütecekti. Türkiye'de demokratikleşmenin yolunu açılabilmesi için öncelikle savaşın ve çatışmanın sonlanması gerekir. Bunun için kadınların barış süreçlerinde daha fazla masada yer alması ve çalışma yürütmesi gerekir.”   ‘BÜTÜN SAVAŞLARDA İLK GANİMET KADINLARDIR’   Savaş süreçlerinde kadınların yaşamış oldukları sorunlara da değinen Ata, 2015 yılında bölgedeki şehirlerde yaşanan çatışmalı süreci hatırlattı. Ata, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Sur’da günlerce yaşanan bir çatışma süreci oldu. Kadınlar ve kız çocukları çok derin etkilendi. Bunlardan ekmek almaya giderken yaşamını yitiren  Helin Şen ile ilgili, İdare Mahkemesi devleti tazminata mahkum etti. Yine Taybet İnan’ın cenazesinin bir hafta yerde kalması, yine karnında bebeğiyle yerde yatan Selamet’i unutamıyoruz. Yine Cemile’nin bir hafta boyunca cenazesinin derin dondurucuda bekletilmesi annesinin hayatı boyunca boynunda bir yük olarak kalacak. Savaş ve çatışmanın en derin yaşandığı topraklardan birindeyiz. Kadın ve çocuklara yönelik en ciddi şiddetin yaşandığı coğrafyalardan birindeyiz. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın ilk ganimet olarak kadınlar oluyor. Türkiye'de barışın en önemli yürütücüsü olan Cumartesi Annelerinin vermiş olduğu mücadele önümüzde duruyor. Tüm baskılara rağmen mücadelesini yürütmeye devam eden annelerin bu eylemi,  aynı zamanda barış taleplerinin bir göstergesidir" diye belirtti.    Panel soru cevap şeklinde son buldu.