Jineoloji üyesi Kaya: Jin, jiyan, azadî direnişi özgürlüğün arkeolojisi oldu 2024-09-14 09:01:12 HABER MERKEZİ - Şiddete karşı başlatılan "Ni Una Menos", "Mee Too" ve "Las Tesis" hareketlerinin bir itiraz olduğunu fakat sorunun aşılması noktasında çözüme işaret etmediğini söyleyen Jineoloji Akademisi üyesi Elif Kaya, "Ancak 'Jin, jiyan, azadî' sadece durum tespiti yapmakla sınırlı kalmadı, sorunun nasıl aşılacağının yöntemlerini ortaya koydu. Bir anlamıyla özgürlüğün arkeolojisidir" dedi.  Kürt kadın mücadelesine yön veren “jin, jiyan, azadî” sloganı Kurdistan’ı aşarak, dünya kadınlarının da mücadelesini belirleyen bir felsefeye dönüştü. Kurdistan topraklarından doğan bu felsefenin etrafında birleşen kadınlar, Paris’te 2013 yılında katledilen 3 Kürt öncü kadın Leyla Şaylemez, Fidan Doğan ve Sakine Cansız’ın mücadelesini sürdürme sözü verirken “jin, jiyan, azadî” dedi. 2022’de Rojhilat’ta ölülerin defnedildiği bir yerden kadınlar “özgürlüğü ve yaşamı” haykırdı. Katledilen Jîna Emînî’nin mezarında direniş sözü verilirken kadınlar “jin, jiyan, azadî” diyordu. Afganistan’da Taliban’a karşı direnen kadınların dilinde de aynı sloganı duyduk. Hindistan’da tecavüze uğradıktan sonra katledilen kadın doktor için bir araya gelen binlerce kişi “jin, jiyan, azadî” diyerek isyan etti. Kadın hareketinin yol haritası olan bu sloganı son olarak Amed’de katledilen 8 yaşındaki Narin Güran için bir araya gelenler hep bir ağızdan dillendirdi.    “Jin jiyan azadî” felsefesini kimi zaman “Zen, zendegi azadî” olarak, kimi zaman “Mer’a heyat hurriye” olarak, kimi zaman “Kadın yaşam özgürlük” ya da “Women Life Freedom” olarak duysak da, köklerini Kurdistan’dan alan ama sınır tanımayarak dünyaya yayılan bu felsefe özgür bir yaşama susamış tüm kadınların rehberi oldu.    Jineoloji Akademisi üyesi Elif Kaya, dünyada benimsenen “jin jiyan azadî” felsefesinin tarihçesi ve kadınlar için önemine dair değerlendirmelerde bulundu.    RUHUNU ÖCALAN'IN FELSEFESİNDEN ALIYOR   Kaya, “Jin, jiyan, azadî”nin uzun bir mücadele deneyimine dayanan, “kadın-yaşam-özgürlük” bağlantısını ortaya koyan ve özgürlüğe ulaşmanın sihirli formülünü sunan bir rehber olduğunu söyledi. Özgürlük felsefesi olarak yorumladığı “Jin, jiyan, azadî”nin insanlığı hakikate ulaştıran bir formül olduğunu ifade eden Kaya, bu felsefenin tarihinin 1987’de atıldığına işaret etti.    Kaya, “Bu slogan ruhunu Reber Apo’nun özgürlük felsefesinden alır. Reber Apo 1990’lı yıllardan itibaren çözümlemelerinde ‘kadın-yaşam’ bağlantısının önemine hep vurgu yaptı. Hatta 1987 yıllından itibaren ‘Kadın ve Aile Sorunu’ çözümlemelerinde kadın-yaşam bağına çok vurgu yapar. Tabi bu çözümlemeler aynı zamanda özgürlük mücadelesinin parametrelerini de oluşturur, çalışmalar bu temelde yürütülür. Bu nedenle Kürdistan Kadın Özgürlük mücadelesi kadın-yaşam ilişkisini özgürlük temelinde yeniden inşa etme temelinde geliştirilir. Yani Jin, jiyan, azadî ilişkisini kurmak uzun mücadele deneyiminin ve büyük emeklerin sonucunda gelişir. Bu slogan 3 kelimenin bir araya gelmesinden öte, özgürlüğün koşullarını ortaya koyan ve mücadele ile deneyimlenmiş bir hakikati ifade ediyor. Bir anlamda özgürlüğün arkeolojisi ile ulaşılan sonuçtur diyebiliriz. Denilebilir ki, özgürlük sorununun kadın-yaşam ilişkisinin bozulmasıyla açığa çıkan bir durumdur. Özgürlüğe ulaşmak bu dengenin optimal düzeyde sağlanmasıyla mümkün olabilir. Slogan bu hakikati ifade ediyor. Reber Apo’nun ‘kadın özgürleşmeden, toplum özgürleşmez’ belirlemesi bu hakikati ifade ediyor ve çok önceden yapılan bir tespittir” ifadelerini kullandı.    'HAKİKATİ İFADE ETTİĞİ İÇİN SINIRLARI AŞIYOR'    Sloganın ilk kez hangi tarihte kullanıldığına dair net bir bilginin olmadığını ifade eden Kaya, 2005 yılından itibaren Amed’te yapılan mitinglerde sloganın duyulmaya başlandığını belirtti. “Jin, jiyan, azadî”nin kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılmasının nedenlerine değinen Kaya, “Sloganın yaygınlaşması ortaya koydu ki, hakikati ifade eden, ona parmak basan her şey toplum tarafından hızla sahipleniliyor. Hakikati ifade eden şeyler sınırları aşıp, arayışı olanlara ulaşabiliyor” şeklinde yorumladı.    'KOBANÊ SAVAŞI İLE DÜNYA KADINLARINA ULAŞTI'    Kobanê Savaşı’nda DAİŞ karanlığına karşı kadınların “Jin jiyan azadî” hakikatiyle savaştığını ifade eden Kaya, bu hakikatin böylelikle dünya kadınlarına ulaştığını ifade etti. Kaya, “Bu dönemde pek çok ülkeden, farklı halklardan kadınlar bu sloganı sahiplendi. Umudu, mücadeleyi ifade eden bir slogan olarak kadınların eylemlerinde kullandı. 17 Ekim 2018 yılında uluslararası Cannes Film Festivali’nde ‘Güneşin Kızları’ filminin gösterimi sırasında kadınlar tarafından bu slogan atıldı. Kısacası 2022’de Jîna Emînî’nin ölümünden önce bu slogan dünya genelinde bilinip, kullanılmaya başlanan bir slogan olmuştu. Ancak Emînî’nin ölümümün ardından slogan dünya genelinde hızla yaygınlaştı ve her kesin haykırdığı bir hakikate dönüştü. Jîna Emînî’nin mezarı başında atılan bu slogan onurlu, özgür yaşamın ifadesine dönüşüp, milyonlarca insan tarafından sahiplenildi. Sadece kadınlar tarafından değil erkekler tarafından da yaygın atılan bir slogan oldu” ifadelerini kullandı.    'HAKİKATİN YASADAN DAHA GÜÇLÜ'    Kaya, bu sürecin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ifade ettiği, “Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez” sözünün bir yansıması olan “jin jiyan azadî” nin toplumca kavrandığı bir döneme evrildiğini belirterek şunları söyledi: “Bu dönemde kadınlar başta olmak üzere dünyanın her ülkesinden milyonlarca insan, ‘jin, jiyan, azadî’ diye haykırdı. Hem de halen varlığı yok sayılan, dili büyük oranda yasaklanan Kürt halkının dilinden bunu söyledi. Bu dönemde hakikatin her tür sınırdan, yasadan, iktidardan daha güçlü olduğunu ve imkanını bulduğunda kendi yolunu nasıl açtığına tanık olduk. Bu bizler için de büyüleyiciydi. Bu sahiplenme ulus-devletin tekçi politikalarına en çok ezilenin isyanla verdiği cevabıydı. Sokakta eylem yapandan tutalım, parlamentoda meclis yönetenine kadar yaşamın her alanında bu slogan kadınların özgür yaşam arzusunu ifade etti. Bu dönem açığa çıkan önemli bir diğer eylem ise Kürt kadınlarının intikam yeminini ifade eden saç kesme geleneğinin dünyanın her yerinde sahiplenilmesiydi. Bu bir anlamda ataerkil sömürgeci siteme karşı kadınların söze dökmeden yaptığı sözleşmenin ifadesiydi. Saç kesmek Kürt kadınlarının bir geleneğidir ve kendisine yaşatılan acıların öcünü almaya ahtetmek anlamına gelir. Jîna Emînî’nin katledilmesiyle gelişen ‘Jin, jiyan, azadî’ süreci kadınlar açısından böyle ahtetmeyi-sözleşmeyi de geliştirdi. Yani dünya kadınlarını buluşturdu, ortak tutum almanın imkan ve olanaklarını yarattı. En son Hindistan’da tecavüze uğrayıp, katledilen genç doktor için on binlerce kadının geliştirdiği eylemde de kadınların ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı etrafında eylemlerini yapmasının nedeni de budur. Bu söz Kürt kadınlarının deneyiminden süzülerek, bir formülasyona kavuşsa da evrensel bir hakikati dile getirdiği için dünyanın her yerinde sahiplenilen bir slogana dönüştü.”   'FELSEFENİN İÇİ BOŞALTILMAK İSTENİLDİ'    Milyonlarca insan tarafından bu felsefenin sahiplenildiğini ifade eden Kaya, bu sahiplenmenin yanı sıra bir kesim tarafından da içinin boşaltılmaya çalışıldığını söyledi. Kaya, “Çünkü unutmayalım ki egemenler özgürlük eğiliminden korkar, umut vermek ister ama umut edilene ulaşmaya asla müsaade etmez. Bu iktidarın doğası gereği böyledir” sözleriyle felsefenin neden hedef alındığını anlattı.    Kaya, felsefenin neden hedef alındığına dair şunları söyledi: “Jin, jiyan, azadî sloganı alanlarda yaygın kullanılıp, milyonların özgürlük talebini ifade eden söze dönüştüğü zaman, slogana yönelik de kimi manüplatif yaklaşımlar, bulandırma çabaları açığa çıktı. Bazı kesimler sloganı tarihsel, toplumsal bağlamından koparıp, kimliksizleştirmeye çalıştı. Yani bu slogan sanki bir günde oluşmuş ve bir felsefeye dayanmadan orta çıkan 3 kelimeden ibaretmiş gibi ele alan yaklaşımlar açığa çıktı. Bir anlamda sloganın beslendiği kökleriyle bağı koparılmak istenildi.    Bir diğer yaklaşım ise sloganın ifade ettiği hakikati manüpüle etmekti. Sloganın felsefesi aynı zamanda köklü değişim yapmayı da gerektiriyor. Ataerkil- kapitalist sömürü sistemini fazla sorgulamadan değişimi sadece kılık-kıyafetle ya da kadınlara sistem içinde verilen sınırlı haklarla süreci geçiştirmeye çalışan yaklaşımlar açığa çıktı. Belki en belirgin ortaya çıkan bir diğer durum da serhildanın öznesini görünmez kılarak, yaşanan değişim istemi ve gücünü liberal olana mal etme yaklaşımıydı. Örneğin bu sürecin oluşumunda Kürt kadınlarının mücadele geleneği, yarattığı kazanımları görmezden gelen, başkasına mal eden yaklaşımlar açığa çıktı. Özellikle sanat adına yapılan pek çok çalışmada bunu belirgin görebildik. Ancak çok başarılı olmamış olacaklar ki iki yıl sonra Hindistan’da kadınlar yine jin, jiyan, azadî ile isyanını dile getirdi, özgürlük talebini ifade etti.”   'ÖZGÜRLÜĞE ULAŞMANIN EN YALIN PERSPEKTİFİ'    "Jin, jiyan, azadî"nin Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesinde aldığı yolu ve ulaştığı hakikati ifade ettiğini belirten Kaya, “Ulaşılan sonuçlar sadece Kürt kadınları açısından da değil, tüm kadınlar hatta toplum için de son derece önemli sonuçlar” dedi. Kaya, “ Örneğin özgürlükten yoksun olmanın nedeni nedir? Neden tüm kadınlar ezilen bir ulus gibidir? Kürt kadınları kendi yaşadıklarından yola çıkarak cevaplar bulmaya çalıştığında, özgürlük sorununun evrensel yanlarına da cevaplar buldular. Evet, bir yandan ulus-devlet politikalarının tekçi, inkarci politikaları var ama diğer yandan ataerkil sistemden kaynaklı, tüm kadınlar gibi yaşadıkları özgürlük sorunu var. Bunlara cevap bulma arayışı kadınla-yaşam arasındaki ilişkinin nasıl bozulduğuna cevaplar üretmesine yol açtı. Bir anlamda güncel sorunlara cevaplar aranırken, tarihe doğru bir arkeolojik yolculuğa çıkıldı. Ataerkil sistem gelişmeden önce yani kadın eksenli toplumda kadın-yaşam ilişkisinde optimal bir denge varken, ataerkil sistemin başlamasıyla birlikte bu dengenin nasıl bozulduğunu gördüler. Günümüze yaşanan tüm kötülüklerin kaynağında da bu dengenin bozulmasının yer aldığını gördüler. Reber Apo’nun çözümlemeleriyle bu hakikate ulaşılır. Kadının kadınla, kadının erkekle, kadının toplumla, insanın doğa ile ilişkileri özgürlük temelinde kurulmadan özgür bir toplumsallığa ulaşılamayacağı sonucuna vardılar. Bunun üzerinden kadın-yaşam-özgürlük bağını kurdular. Kısaca ifade edecek olursam Jin, jiyan, azadî özgürlüğe ulaşmanın en yalın perspektifidir” değerlendirmesinde bulundu.    JÎNA EYLEMLERİNİN ÖNCEKİLERDEN FARKI     Kadın katliamlarına karşı başlatılan “Ni Una Menos” hareketinin, tecavüz ve tacizi deşifre eden “Mee Too” hareketinin ve tacizin tecavüzün arkasında ataerkil sistemin ve devletin olduğuna dikkati çeken “Las Tesis” dalgasının da dünyaya yayıldığını hatırlatan Kaya, söz konusu eylemlerin ortaya itiraz koyduğunu fakat sorunun aşılması noktasında bir çözüme işaret etmediğini söyledi. Kaya: “Deşifre etmek, itiraz etmek, kabul etmemek önemli ama bunun kaynağında neyin olduğunu ve nasıl aşılacağını da ortaya koymak gerekir. İşte ‘Jin, jiyan, azadî’ diğer eylemselliklerin es geçtiği bu konuya dikkat çekti. Bir anlamda sadece itiraz değil, neyin düzeltilmesi ve nasıl düzeltilmesi gerektiğini ortaya koydu. Kadının yaşamla bağının zedelenmesi tüm kötülüklerin kaynağıydı. Kötülüklerle baş etmenin yolu bu bağı yeniden özgürlük temelinde kurmayı gerektirirdi.  Bu nedenle Jin, jiyan, azadî, yaşamın özgürlük temelinde yeniden inşa edilmesini merkezine aldı. Yani sadece durum tespiti yapıp, yaşananları ifade etmekle sınırlı kalmadı, nasıl aşılacağının yol- yöntemlerini ortaya koydu. Biliyoruz ki en eski iktidar ideolojisi olan ataerkil sistem her alanda örgütlü ve aynı zamanda güçlüdür. Onunla mücadele etmek yaygın örgütlenme ağlarını geliştirmeyi gerektirir. Bunu sağlamadan ataerkil sistemle mücadele etmek pek mümkün olmaz. Bu konuda Kürt kadın hareketinin önemli bir mücadele deneyimi olduğunu belirtmek gerekir. Bu nedenle kendisinden beklenen bir öncülük rolü olduğunu da ifade etmek mümkündür.”   DEMOKRATİK KADIN KONFEDERALİZMİ    Tarih boyunca kadınların deneyimlerini buluşturup ortaklaştırdığını söyleyen Kaya, “Ortak sorunlar karşısında ortak politikalar geliştirme, deneyimleri paylaşma arayışı uzun bir zamandır var. Ancak bunun nasıl olacağı, hangi mekanizmalarla hayat bulacağına dair tam bir fikir oluşmadı. Özellikle 2014 yıllında Kobanê Savaşı sırasında çok sayıda farklı halklardan Enternasyonalist kadın Rojava’ya gitti. Bilindiği gibi Rojava devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir. Kürt kadınları yerelde uyguladıkları gibi aynı zamanda dünya kadınlarıyla da ‘Demokratik Kadın Konfederalizmi’ temelinde bir araya gelebileceklerini öneriyorlar ve modellerini bu temelde adlandırıyorlar. Farklılıkların bir birini yoksaymadan yan yana durabileceği ve birlikte mücadele etmeye imkan ve olanak sağlayan demokratik bir yöntem olarak bu modeli öneriyorlar” diye konuştu.   2022 yıllında Berlin’de yapılan ‘Kadınlar Geleceği Örüyor’ konferansından çıkan sonuçların kadınlar için önemine değinen Kaya, “Jin, jiyan, azadî sloganı ve felsefesinin damgasını vurduğu bir konferans oldu. Yani nasıl yaşayacağımızı, nasıl mücadele edeceğimizi, neden mücadele etmemiz gerektiğini, neye karşı mücadele edeceğimizi ve neyi inşa edeceğimizin tartışmalarının yapıldığı önemli bir konferanstı. Bu deneyimler üzerinden yürümek ve derinleşerek yaygınlaşmak önemlidir” dedi.     MA / Berivan Kutlu