Canan Arın: Artık taciz etmeden önce bir kere daha düşünecekler 2020-12-16 09:15:11 İSTANBUL - Feminist Avukat Canan Arın, yükselen mücadelenin tüm kadınları cesaretlendirdiğini ve erkeklerin bundan sonra rahat hareket edemeyeceğini belirterek, “Kadınlar, devlet korumuyorsa o zaman kendi kendilerini koruyacakları mesajını veriyor” dedi.    Ülkede 8 Aralık’ta Yazar Hasan Ali Toptaş ile başlayan ifşa hareketi, her sektörden farklı isimlerdeki erkeklerin teşhiriyle devam ediyor. Kadınlar, sosyal medyada “Uykularınız Kaçsın” etiketiyle yıllardır saklamak zorunda kaldıklarını ve kimseye anlatamadıklarını bir bir dile getiriyor, erkeklerin cinsel taciz ve saldırılarını ifşa ediyor, bundan sonra sesiz kalmayacaklarını belirtiyor.   Feminist Avukat Canın Arın ile “#MeToo Hareketi”ne dönüşen ifşaları, eylemin neden şimdi patlak verdiği ve çifte standart kararıyla tepkilerin odağındaki yargıyı konuştuk.    Geçtiğimiz günlerde Heinrich Böll Vakfı’nın verdiği “Anne Klein Kadın Ödülü” bu yıl size verildi. Tebrik ederiz. Ödüle dair duygularınızı bizlerle paylaşabilir misiniz? Neler hissetiniz?    Bu ödüller, kadın direnişini desteklemesi açısından çok iyi. Türkiye’de en iyi muhalefeti kadınlar yapıyor. Kadınlara yönelik çok büyük bir baskı var. Ataerkil sistem sarsıldığının farkında o nedenle kadınlar üzerinde inanılmaz bir baskı uygulanıyor. İşte o baskıya direnme gücüne katkıda bulunuyor bu ödüller. Tek başına aldığım bir ödül değil. Kadın direnişinden beslendiğim için aldım bu ödülü. Benim şahsımda bütün direnen cesur kadınlar aldı. Anne Klein ile ortak yönlerimiz çok. İkimiz de hukukçu ve erkek şiddetine karşı mücadele eden kişileriz. Klein aile hukukunda çalışmış, Berlin’de ilk kadın sığınağına yardımcı olmuş. Bende Türkiye’deki ilk kadın sığınağı olan Mor Çatı’nın kuruluşunda yer aldım. Bir birimize benzeyen çok yönlerimiz var. Ödülünü almak beni çok memnun etti.   Son günlerde ülkenin en çok konuşulan ve tartışılan gündemlerinden biri cinsel şiddet. Kadınlar, 8 Aralık’tan bu yana sosyal medyada maruz kaldıklarını konuşuyor ve erkekleri bir bir teşhir ediyor. Bu ifşaları nasıl okumak lazım?    Tacizi ifade etmek, anlatmak, açıklamak büyük cesaret isteyen bir şeydir. Türkiye’deki ifşalar da #MeToo hareketi ile bağlantılıdır. Biraz gecikmiş bir etkidir. Dediğim gibi tacizi ifşa etmek olağanüstü bir cesaret isteyen bir şeydir. Taciz eden erkeklerin ifşa edilmesi gerekiyor. Bunların çarşaf çarşaf dökülmesi lazım. Toplumda saygıdeğer görünen erkeklerin ipliklerinin pazara çekilmesi gerekiyor. Bu ifşalar kadınları cesaretlendiren bir hareket olarak okumak lazım. Bütün kalbimle bu süreci destekliyorum.     Yükselen kadın mücadelesi, tüm kadınları cesaretlendiriyor. Dur demek için harekete geçiyor.    Bu süreci etkileyen ve tetikleyen ne oldu? Kadınlar neden şimdi konuşuyor, neden bugüne kadar sustu?    Tacizi ifade etmek çok zordur. Öyle olaylar var ki… Çok vahşi vahim ensest olaylar var. Bazı anneler bu durumu bilmesine rağmen susuyor. Hatta babadan yana oluyorlar. Kızlarını susturmaya çalışıyorlar. Kızlarının yalan söylediğini iddia ediyorlar. Tacizi ifşa etmede kadın hareketinin çok büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Yükselen kadın mücadelesi tüm kadınları cesaretlendiriyor. En büyük etkenin yükselen örgütlü kadın mücadelesi olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlar, kendilerine yapılanları bir bir ifşa ediyor. Dur demek için harekete geçiyor.   Ben de Lise yıllarında dedem yaşında birinin yanında sekreter olarak çalışıyordum. Bir gün iş yerine giderken yağmurdan ıslanmıştım. Ve dedem yaşındaki adam beni taciz etmeye çalıştı. İş yerinden ağlayarak ve koşarak çıktım. Bende yarattığı travma o kadar korkunçtu. Bu olayın üzerinden en az 60 yıl geçtiği halde hala aklıma geldiğinde kötü oluyorum. Birçok kadının da bundan kaynaklı sesiz kaldığını ve korktuğunu düşünüyorum. O nedenle kadınların itiraf etmeleri çok zor. Tacizci erkeklerin ifşa edilmesi çok önemlidir. Umarım devam eder ve tüm meslek gruplarını etkiler.   Neden intihar eden kadınlar konuşulmuyor, nedenleri üzerine gidilmiyor. Toptaş’ın yargıya gitmesi kadınlara bir gözdağı ise kadınlar bundan korkmayacak.     İfşaların ardından tacizle suçlanan Edebiyatçı İbrahim Çolak intihar etti. Hasan Ali Toptaş önce özür diledi, ardından ifşaları redderek ‘yargı önünde görüşeceğiz’ dedi. Çolak’ın intiharı, Toptaş’ın açıklamaları neyi ifade ediyor?    Çolak’ın intiharı kendi seçimidir. Yapacak bir şey yok. Dünya kadar kadın maruz kaldığı taciz-tecavüzden kaynaklı intihar etti. Neden o kadınlar konuşulmuyor, nedenleri üzerine gidilmiyor? Toptaş ise önce kabul etti. Sonra baktı bütün kadınlar ayağa kalktı. Şimdi de yargıya gideceğini söylüyor. Eğer yargı bağımsız olursa Toptaş mahkûm olacak. Ancak ne yazık ki Türkiye’de bağımsız bir yargı söz konusu değil.  Toptaş’ın yargıya gitmesi kadınlara bir gözdağı ise kadınlar bundan korkmayacak. Gitsin bakalım yargıya. Zaten yargıda onlardan yana. Buyursunlar gitsinler. Yargıda kadınların aleyhine çıkacak her karar Türk yargısı açısından bir yüz karası olacaktır. Bugünler geçecek bağımsız yargının olduğu günlere ulaşacağız.    Yüzyılların birikimi, korkunç travmalar ifşa ediliyor. Kadınlar, çok büyük isyan içerisindeler. Cesaretlerini kutluyorum.    Kadınların ifşaları bazı kesimler tarafından ‘örgütlü bir linç girişimi’ olarak öne sürülüyor, bu söylemler kadınlara yönelik saldırıları da artırıyor. Neler söyleyeceksiniz?    Linçse linç. Onlar kadınları linç ederken, katlederken, tecavüz ve tacize maruz bırakırken hiç düşündüler mi? O kadınların yıllarca hangi travmalardan geçtiğini, neler yaşadıklarını düşündüler mi? Nasıl korktuklarını, rüyalarını kaçırdıklarını düşündüler mi? Yo gayet hayatına hiç bir şey olmamış gibi devam ettiler. Kadınlar kimsenin ölmesini istemiyor. Yüz yılların birikimini, korkunç travmalarını ifşa ediyor. Çok büyük isyan içerisindeler. İfşalar her alanda etkisini gösterecek, yaygınlaşacak. Kadınlar bunu da bir birinden cesaret alarak yapacaklar. Tüm kalbimle kadınları destekliyor. Cesaretlerinden kaynaklı kutluyorum.     Eğer bir hukuk sistemi varsa savcıların ifşa edilen tacizci erkeklere dava açmaları, bu kapsamda ifadeleri almaları gerekiyor. Bunların hepsi, kadın düşmanı ve ataerkil olamazlar.    Peki, bu ifşalar neye katkı sağladı? Bundan sonraki süreci nasıl etkiler?    Cinsel tacizde bulunacak erkeklerin bir kere daha düşünmesi gerektiğini sağlayacak. Belki kadın cinayetlerini artıracak. Kadınlar birlikte güçlendiği, ‘erkek iktidarını sarsıyoruz’ dediği için öldürülüyor. Erkekler, iktidarı sarsıldıkça daha vahşi olacaklar. Daha ağır baskılar olabilir. Direnmek gerekiyor. Eğer gerçekten bir hukuk sistemi varsa savcıların ifşa edilen tacizci erkeklere dava açmaları, bu kapsamda ifadeleri almaları gerekiyor. Bu süreç başlarsa birçok kişi hakkında dava açılır.    Yargıda henüz bir süreç başlatılmadı. Kadınlar isimleriyle ifşa etmesine rağmen bir kişinin dahi ifadesi alınmadı…   Evet, henüz yok.  Alarm sağlanmadı ama olması gerekiyor. Olacak yani... En azından bir ya da iki tane ar duygusu olan, hukuk duygusu olan savcı bu işe el atacaktır diye düşünüyorum. Bunların hepsi toptan bu kadar yüzsüz, bu kadar kadın düşmanı, bu kadar ataerkil olamazlar. İçlerinde insan gibi insanlar da vardır. İşte onlar yavaş yavaş, biraz cesaret bekliyorlar. Bu iş yaygınlaştıkça, çoğaldıkça buradaki kadın sayısına cesaretine bakacaklar, o zaman bu süreç daha hızlı başlayacak.    Kadın direnişi güçlendikçe, hukuk üzerinde bir baskı kurulacak. O zaman hep birlikte göreceğiz neler oluyor mahkemelerde.   Bu konuda iktidar da çok sessiz. Bu sessizliğin nedeni nedir sizce?    İktidar tecavüzleri destekliyor. Bundan kaynaklı sessiz kalıyor. Ensar Vakfı'nda çocuklara tecavüz ettiler. Ne dedi Bakan, ‘Ensar Vakfı iyi bir vakıftır, bir şey olmaz’ dedi. Ondan sonra da ben AKP aleyhine bunu söyledim diye küt dava açtılar. Ben AKP'nin onuruyla oynuyormuşum. Senin onurunla kendi Bakan’ın oynuyor, eğer bir onurun varsa. Kadın direnişi güçlendikçe, hukuk üzerinde bir baskı kurulacak. O zaman hep birlikte göreceğiz neler oluyor mahkemelerde.     Kadınlar neden yargıya başvurmuyor?    Çok açık kadınlar, Türkiye hukuk sistemine güvenmiyor. Yalnızca kadınlar da değil toplum da güvenmiyor. Çünkü hukuk hiç bir zaman kadınlardan yana olmadı. Hukuk sistemi önce tacize tecavüze maruz kalan kadınları yargılıyor. Nasıl elbise giymişti? Kahkaha mı atmıştı? Böyle saçma sapan sorularla geçmişini sorguluyor. Yargıcın görevi kadınların geçmişini sorgulamak değil. Önündeki olay neyse o olay suçsa onu yargılamaktır. Bu nedenlerden kaynaklı kadınlar yargıya başvurmuyor. Yargı her zaman erkeklerden yana oldu ve erkekleri koruyup kolladı. Kadınlarda bir suç bulmaya çalışıyorlar. Kadınlar hukuk sistemine güvenmemekte çok haklılar.    Yasalarla ilgili hiçbir sorunumuz yok. Yasaları uygulamayanlarda sorun var.     Yasalar ne diyor? Kadın hakları açısından ne gibi yükümlülükleri var?    Yasalarla ilgili hiçbir sorunumuz yok ama uygulanmasında ciddi sorunlar var. Yasaları uygulayanlarda sorun var. Yasaları çarpıtarak, uyguluyorlar. Eğer mevcut yasalar uygulansaydı bu kadar ciddi sorunlarımız olmazdı. İstanbul Sözleşmesi gibi çok önemli bir sözleşmemiz var ama o da kaldırılmak isteniliyor. Türkiye’de kadın hareketi olmasa pek çok erkek yaptıklarıyla baş başa kalıp ellini kolunu sallayıp rahatça gezer. İşte kadın hareketi az da olsa bunu engelliyor. Suçlu olan erkeklerin ceza almalarını, yani hukukun uygulanmasını sağlıyor. Erkek adaleti istemiyoruz. Erkekleri koruyan yargıyı istemiyoruz. Yasaların uygulanmasını istiyoruz.    Kadınların sosyal medya hesaplarında adaleti aramasını nasıl buluyorsunuz?   Mahkemelerde kanunlar düzgün uygulanmadığı için… Çok yazık ne yazık ki içim parçalanarak söylüyorum. Kanunların düzgün uygulanması için kadınların sosyal medya hesaplarını baskı unsuru olarak kullanması gerekiyor. İçler acısı. Yasalar uygulanmıyorsa hukuk diye bir kavram kalmadıysa son çare sosyal medya oluyor. Kadınlar bunu yapmak zorunda kalıyor. Kadınları bu noktaya getirenler utansınlar.    Taciz-tecavüze maruz kalan ve ses çıkaramayan milyonlarca kadın var. Onlara var mı bir mesajınız?   Onların da herhangi bir kadın örgütünde yer alıp ifşa etmelerini tavsiye ederim. Arkalarında müthiş bir kadın desteği var. Korkmasınlar. Utanması gereken tacizi tecavüzü yapanlardır, mağdur kadınlar değildir. Onun için karşı tarafın utanması gerektiğinin farkına varsınlar. Onlar da yavaş yavaş cesaret bulacaktır diye umuyorum. Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadelede 30 yılı geride bıraktık. Mor Çatı olarak, 40 bin kadına destek olduk. Başlangıçta kadınlar gelemiyordu bize, şu an geliyorlar. Bunu söylemek kolay uygulamak çok zordur. Henüz zaman var. Bu süreç yavaş yavaş gelişecek ve yaygınlaşacaktır. Birçok kadın tacizci erkeklere ‘uykularınız kaçsın’ diyor. Doğru söylüyorlar. Bir yakınıma tacizde bulunan birisi hemen bir açıklama göndermiş. ‘Ben onu değil de bunu kast ettim' şimdiden korkmaya başladılar ortaya çıkarsa diye. Korksunlar ve kendilerine hâkim olsunlar.    Kadınlar, devlet korumuyorsa o zaman kendi kendilerini koruyacakları mesajını veriyor.   Kadınların örgütlü bir şekilde hareket ettiklerini, bir birinden destek aldıklarını görüyoruz buna dair eklemek istediğiniz bir şey var mı?    Kadın hareketinin başarısı örgütlülüğünden ve dayanışmasında geliyor. Kadınlar da bunun çok iyi farkında. Tek tek olduklarında daha kolay ezileceklerini biliyorlar. O yüzden örgütlü hareket etmek zorundalar. Özelikle genç kadınlara tavsiyem mutlaka bir kadın örgütünde yer almalı örgütlü mücadele etmeleri gerekiyor. Kadınlar, devlet korumuyorsa o zaman kendi kendilerini koruyacakları mesajını veriyor. Yargıya ‘aklını başına al taciz yapan erkekleri cezalandır’ diyor.    MA / Semra Turan