Av. Çerçioğlu: Sözleşme yaşatır, çekilme öldürür 2020-07-24 09:06:38 ANKARA - İktidarın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme gerekçelerinin temelsiz olduğunu söyleyen Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkan Yardımcısı Feyza Çerçioğlu, "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" dedi.   Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için hukuki bir güvence olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet taciz, tecavüz ve istismar haberlerinin gündemin merkezinde yer aldığı bir ortamda AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı tarafından iptal edilmek istenmekte. Hemcinslerini hedef alan şiddete karşı tepkilerini göstermek üzere sokaklara çıkan kadınlar, önceki günlerde kolluk şiddetine maruz kaldı. Buna rağmen tepkilerini göstermeye devam eden kadınlar, iktidarı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ısrarından vazgeçirme çabasında.   Sözleşmeden çıkmak isteyen iktidar, gerekçe olarak ise sözleşme yükümlülüklerinin "Türk aile yapısını bozduğu", “eşcinselliğe yasal zemin hazırladığı” iddiasına sarılmış durumda.   Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Feyza Çerçioğlu, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak için öne sürdüğü gerekçeleri değerlendirdi.   SÖZLEŞME KANUNLARIN ÜSTÜNDE   Kadını hem özel hem da kamusal alanda koruduğunu belirttiği sözleşmenin önemi üzerinde duran Çerçioğlu, iç mevzuattaki 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın sadece ev içi şiddete yönelik önlemler alırken, İstanbul Sözleşmesi'nin kapsamının daha geniş tutulduğunu belirtti.   Çerçioğlu, 6284 sayılı kanunda sadece evin içindeki şiddet esas alınırken, İstanbul Sözleşmesi'nde evlilik birliği olan eşler, birlikte yaşanılan evlilik dışı partnerler, aynı ev içindeki aile üyeleri, aynı evi paylaşıp, aile bağınız olmayan arkadaşınızdan gelen şiddete yönelik de koruma imkanı sağladığını ifade etti.   Sözleşme’nin kapsamının 6284 sayılı kanundan çok daha geniş olduğunu vurgulayan Çerçioğlu, “Sözleşme sadece ev alanındaki şiddeti değil, sokakta, resmi yerlerde uygulanan şiddeti de kapsıyor. Koruma alanını çok genişlettiği için çok sayı da mağduru da içine aldı. Fakat biz bu sözleşmenin ilk imzacısıyız ve Anayasa’nın 90'ıncı maddesine göre kanundan da üstün bir durumda. Uluslararası bir sözleşme ve Anayasa’ya aykırılığı bile iddia edilemiyor. Şu an en üst düzeyde bizim kendi kanunlarımızın da üzerinde. O açıdan bizim için önemli" diye belirtti.   'DEVLET ŞİDDETİ ÖNLEMELİ'   Çerçioğlu, Sözleşme'nin yine devlete de bir takım sorumluluklar yüklediğini dile getirdi. Çerçioğlu, bu sorumlulukları "Devlet, şiddeti önlemeli, bununla ilgili gerekli çalışmaları yürütüp, önlemleri almalı. Nedir bu önlemler? Öncelikle şiddet mağdurlarına ücretsiz hukuki destek sağlamak. Biz bunu barolar nezdinde sağlıyoruz. Fakat barolardan ziyade devletin bu konuda öncelikli olması gerekir. Mağdur Hakları Daire Başkanlığı'ndan gerekli çalışmalar yapılıyor, onunla ilgili kanun ve yönetmelikler de çıktı. Bu süreç içerisinde Adli Görüşme Odaları' da pilot bölgelerde başladı. Bu odalar travmatik durumlarda şiddete uğrayan kadının birden fazla travma yaşamaması adına ifadelerinin alındığı odalar. Şimdiler de Türkiye geneline yayılıyor" sözleriyle açıkladı.    İDDİALARIN TEMELİ YOK   İktidar, sözleşmeye itiraz ederken “aile içi huzuru bozma” ve “eşcinselliğe yasal zemin hazırladığı” gerekçelerini öne sürse de, Çerçioğlu böylesi bir bağlantının olmadığını ifade etti.    Çerçioğlu, şunları söyledi: "Burada apaçık cinsel yönelime sevk ettiğine dair hiçbir madde yok. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine bir vurgu var. Devlet, bu ülke sınırları içinde yaşayan tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini korumak zorunda. Cinsel yönelimler devleti hiçbir şekilde bağlamıyor. Zaten biz toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel olarak derslerde verilmesini, eğitim müfredatına dâhil edilmesini, kadın ve erkek ayrımını çok uç noktalarda yapılmamasını her seferinde talep ediyorduk.”     Kadın kazanımlarının birtakım çevreleri rahatsız etmesiyle sözleşmeye dair bu gerekçelerin öne sürüldüğünü ifade eden Çerçioğlu, yine nafaka birliğinin aile kurumuna zarar verdiği iddiasının da temeli olmadığını vurguladı. Çerçioğlu, “Sözleşme ile şiddeti uğrayan kadınlar, sadece eşinden gelen şiddetten değil; kayınpederi, kayınvalidesi, eşinin abisi gibi kişilerden gelen şiddetten dolayı da şikayetçi olabiliyor. Bu sözleşmeye dayanarak kendini güçlü hisseden kadın, aile birliğinin temeline dinamit kuruyor diye düşünülebilirler ama böyle bir şey söz konusu değil. Şiddetin aileden de dışarıdan da gelmesinin hiçbir farkı yok hepsi aynıdır” diye konuştu.   AVUKATLARIN ÇABALARIYLA UYGULANIYOR   Sözleşmenin feshedilmesi halinde kadınlara yönelik kazanılmış tüm hakların kaybedileceği uyarısında bulunan Çerçioğlu, şöyle devam etti: “Mücadelemizle kazandığımız 4320 sayılı kanundan 6284 sayılı kanuna geçişte de çok büyük problemler yaşadık. Önceden kadını bulunduğu yerden alamıyorduk, sığınma evlerine yerleştiremiyorduk. Uygulanırlığı ile ilgili hâkimlerin bu konu hakkında bilgi sahibi olmadıklarını düşünüyorum. Sözleşmeyi uygulamaya dair avukatların seminerleri oluyor fakat hakimlere bu konuyla ilgili seminerler verildiğini duymadım. Avukatların dilekçeleri ile uygulamaya çalışan hakimler var fakat geniş perspektife baktığımızda uygulanırlık alanı çok az sadece Büyükşehirlerle kısıtlı diyebilirim. Avukatların kişisel çabalarıyla Sözleşme var."   'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR'   Sözleşmeden geri çekilme taraftarı olmadıklarını ifade eden Çerçioğlu, "Gereken yerlere başvurularımızı yapıyoruz. Kendi haklarımızı bile çok zor anlatabilmişken, Meclis’te kadın vekil sayımızın bu kadar az olduğu bilinirken, kendi kazanmış olduğumuz haklarımızı kaybetmek istemiyoruz bizlerde direneceğiz. Yargı içinde olan meslektaşlarımız kadın, erkek fark etmiyor, ne kadar direnir ve mücadele edersek Sözleşme ile ilgili tasarıyı geri çekeceklerdir. En büyük silahımız 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi. Bizlerin sosyal medyadan da seslendiği gibi İstanbul Sözleşmesi yaşatır" şeklinde konuştu.   GELİNCİK MERKEZİ   Ankara Barosu Gelincik Merkezi olarak şiddet gören kadınlara hukuki destek sağladıklarını belirten Çerçioğlu, projenin 2 Nisan 2011 yılında yaygınlaşan şiddet olaylarını önlemek amacıyla kurulduğunu dile getirdi. Projede yer alan avukatların özel eğitimden geçtiğini aktaran Çerçioğlu, şu an sahada çalışan yaklaşık 500 avukatlarının olduğunu söyledi.   Sadece kadınlardan oluşan 100 kişilik rehber kadrolarının da bulunduğunu söyleyen Çerçioğlu, Türkiye genelinde 444 43 06 numarasına gelen hukuki talepleri karşıladıklarını belirtti.    MA / Eylem Akdağ