DEM Parti'den 2 bakanlığa çağrı: İmralı'ya dair açıklama yapın

ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Abdullah Öcalan’ın durumuna dair Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın açıklama yapması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin saldırına değinen Doğan, Kürt güçlerine de savaş hesaplarının parçası olmamaya çağırdı. 

 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair basın toplantısı düzenledi.
Toplantının önemli gündemlerin başında Ortadoğu’daki çatışma ortamı geldiğini belirten Doğan, “Yani tabiri caizse Gazze’den Amediye’ye kadar her yanı savaş ve çatışma hali sarmış durumda.  Türkiye’de bundan ekonomik, siyasal ve can kayıpları ile ağır bedellerle etkileniyor” dedi. 
 
İMRALI İÇİN ÇAĞRI
 
MYK’daki gündemlerin başında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin de geldiğini aktaran Doğan, Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Doğan, “Bu insan hakları ihlallerinden, bu insanlık suçundan vazgeçilmesi gerekiyor. Tecrit ağır bir insanlık suçu ama yalnızca bir insanlık suçu da değil. Yanı sıra İmralı Hapishanesinde tutulan insanların sağlık hakları da ille ediliyor. Dolayısıyla yalnızca Adalet Bakanlığı’na değil, Sağlık Bakanlığı’na da çağrı yapıyoruz; İmralı Ada Hapishanesi’nde insan hakkı ihlalinden vazgeçmek gerekiyor” diye belirtti.
 
‘İMRALI İLE BAŞLAYABİLİRİZ’
 
PKK Lideri ve diğer tutsakların sağlık durumuna dair endişe içinde olduklarını ifade eden Doğan, konuya dair açıklama beklediklerini de söyledi. Doğan, “Bu hal Türkiye’nin eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları karnesini zaten ağır olan bu karneyi hafifletmiyor, daha da ağırlaştırıyor. Dolayısıyla tüy gibi hafiflemek mümkünken neden bu kadar ağırlaşmış bir Türkiye insan hakları karnesinden bahsedelim. O halde İmralı Ada Hapishanesi’nden başlayabiliriz. Böylelikle bundan sonrasına dair de çok önemli ipuçlarını konuşabiliriz şayet isterseniz” dedi. 
 
YÜZLEŞME ÇAĞRISI
 
Doğan 15 Temmuz askeri kalkışmasına ilişkin ise, “Bugün kadar tecrübemizden biliyoruz ki her türlü darbenin, askeri kalkışmanın ardında ve arkasında gizli saklı tutulan bir türlü yüzleşilmek istenmeyen bir siyasi güç ya da siyasi güçler bir aradalığı olduğu biliyoruz. İşte bu karanlık koalisyonlar, Türkiye’yi bugüne kadar daha koyu karanlık günlerin yaşanmasına ve Türkiye'nin bu bedelleri ödemesine neden oldu. Bu yapılar saklandı, saklanmaya devam ediyor. O yüzden 15 Temmuz vesilesiyle bu yapılarla yüzleşilmesini Türkiye’yi ve iktidarı davet ediyoruz” çağrısı yaptı.
 
‘HİÇBİR GÜÇ KÜRTLERİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEMELİ’
 
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük saldırılarına da değinen Doğan, Kürtlerin saldırılara karşı Suriye, Türkiye, Irak ve İran’da varlık mücadelesi verdiklerini belirtti. Doğan, “Daha önce bu çok acı bir şekilde tecrübe edildi. Hiç kimse hiçbir güç halkları tekrar bu kötü tecrübeleri yaşayacak günlere götürmemeli. Ankara, Bağdat, Şam, Erbil arasında kurulacak bir ittifak savaş ve çatışma ittifakı olmamalı. Eğer bir ittifak kurulacaksa bugüne kadar kurulanın tam tersine savaşa karşı halkların kazanımını koruyacak bir ittifak olmalı. Hiç güç bu coğrafyada yaşayan Kürtleri karşı karşıya getirmemeli. Hiç bir güç bunun hesabını yapmamalıdır. Buna dönük yapılacak hesaplar tarihten hatırlanacağı üzere maalesef boşa çıkan ve ne yazık ki ağır bedeller olan hesaplardır. Bu hesapları yapan bütün güçleri bu hesapları yapmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Yapılacak her hesap bu dönemde daha çok barış, bir arada yaşam olmalıdır. Hiç bir Kürt gücü de bu hesapların parçası olmamalıdır” diye kaydetti.
 
HAKAN FİDAN’A TEPKİ
 
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’ye dair sözlerini anımsatarak konuşmasını sürdüren Doğan, Fidan’ın “Zamana ihtiyaç var” sözlerine tepki gösterdi. Çatışmaların üzerinden 10 yıl geçtiğini ve bu süre zarfında yaşanan katliamları anımsatan Doğan, “Türkiye Suriye'de bu defa ne arıyor? Hakikaten Dışişleri Bakanı’nın dediği gibi bir normalleşme furyası başlayacaksa normalleşme diyerek sadece bu kavramı kullanarak bir normalizasyonun olmadığını son aylarda hep beraber görmüyor muyuz, yaşamıyor muyuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yumuşama dönemi dedi, akabinde normalleşme dedi o günden bugüne aylar geçti. Bakın biz hale tecritten kayyımdan bahsediyoruz. Ekonomik olarak açlıktan sefaletten bahsediyoruz, nasıl bir normalleşme? Eğer Suriye ile ilişkilerde normalizasyon arıyorsanız geçmişi yeniden düşünerek yapacaksanız o halde açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması gerekir” dedi. 
 
SURİYE’DE NE ARIYORSUNUZ?
 
Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mülteciler konusunda Türkiye ne yapacak? Gönüllü dönüşler dahil olmak üzere nasıl bir planlama yapacak? Suriye yaşayan halklar birleşik ve demokratik bir Suriye'de yaşamak istiyorlar. Siz de halkların iradesine onların yaşamak istedikleri şekilde saygı duyuyor musunuz? Orada hem eski pozisyonumuzu koruyacaksınız, hem de Suriye ile yeni ilişkiler yaratmak isteyeceksiniz! Bu nasıl mümkün olacak. O halde gerçekten ne arıyor Türkiye Suriye'de? Eski pozisyon korunarak, yeni ilişkilerin olamayacağı ayan beyan ortada. Oluşabilseydi zaten 31 Mart seçimlerinden önce bu yapılmak istendi ama başarılamadı. Arabuluculuk kolaylaştırıcılık misyonu yüklediğiniz ülkeler, bunu nasıl ve ne maksatla değerlendirdi?
 
 KÜRTLER TEHDİT UNSURU DEĞİL
 
Yine Hakan Fidan’dan alıntı yapmak istiyorum. Zamanın ruhuna atıfta buluyor. Diyor ki ‘Zamanın ruhu barışı ve istikrarı aramaya zorluyor’ Biz de diyoruz ki evet zamanın ruhu epeydir barışı ve istikrarı aramaya zorluyor. Ama barış ve istikrar sizin okumanızla bu haliyle gerçekleştirilemez. Barış ve istikrar güvenlikçi politikalarla sağlanamaz. Barış ve istikrar denenmiş yönetimlerin aynılarını tekrar etmekle sağlanamaz. O halde ne yapılması gerçekten Suriye’yle ilgili yeni bir politika izlediğini ve burada bu politikaların da halkların kazanımlarını korumaya ve gözetmeye dönük olduğunun ispat edilmesi gerekir. PYD ile bu ülkede ilişkiler kuruldu. Bunlar kazandıran politikalardır. Orada yaşayan Kürtleri Türkiye’nin demokrasi mücadelesi için güçlendirici bir etki yaratacak potansiyel olarak görmek gerekir. Kürtler bir tehdit unsuru değildir. Aksine bir arada çoğuldu eşit adil bir yaşamın emniyet subabıdır.”
 
Doğan, başlattıkları Ekmek ve Adalet kampanyasının programını da paylaştı. Doğan şunları söyledi: “Biliyorsunuz Mardin Kızıltepe'de 19 Temmuz’da start veriyoruz. Eş genel başkanımız Tuncer Bakırhan katılıyor. İl ve ilçe örgülerimiz ve yöneticilerimiz katılacak. 19 Temmuz'da saat 17’da Kızıltepe’de vereceğimiz startla ekmek ve adalet kampanyamızı başlatılmış oluyoruz. Mardin Kızıltepe’den sonra yani tarım mitinginden sonra 25 Temmuz’da Ağrı’da bir esnaf buluşması gerçekleştireceğiz. Yine Gürbulak Sınır Kapısı’nda bir açıklama olacak ve buluşma gerçekleştireceğiz. 
 
28 Temmuz’da Batman’da emek buluşması planlıyoruz, 29 Temmuz’da Hatay rezerv alanında bir buluşma olacak. Tabi deprem mağdurlarıyla da buluşacağız. 7 Ağustos’ta Iğdır’da bir tarım buluşması ve aynı zamanda kadın işçilerle buluşma gerçekleştirilecek. 11 Ağustos’ta Kocaeli Gebze’de tersane işçileriyle buluşulacak. 17-18 Ağustos’ta Antalya’da turizm işçileriyle bir buluşma gerçekleştireceğiz. 19 Ağustos’ta İzmir’de emeklilerle bir buluşma gerçekleşecek, 20 Ağustos’ta İzmir ekoloji buluşması planlıyoruz ve 21 Ağustos’ta Manisa’da tarım işçileri ile buluşuyoruz. Kadınlarla buluşmaya dair başka bir açıklama gelecek. Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu kadın buluşmamızı açıklayacak. Temmuz ve Ağustos ayı boyunca daha önce de açıkladığım üzere daha pek çok il ve ilçede emekçilerle buluşacağız.”