‘Türkiye neo-liberal iktisat politikalarının sonuna geldi’ 2020-01-03 09:05:16 MERSİN - Türkiye’de 40 yıl önce başlayan neo-liberal iktisat politikalarının artık sonuna gelindiğini belirten KHK’li akademisyen Prof. Dr. Atilla Güney, krizin gittikçe kronikleşeceğini ve işsizliğin daha da artacağını söyledi. Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ihraç edilen Prof. Dr. Atilla Güney, ekonomik krizin ve işsizliğin temel nedenlerini değerlendirdi. Güney, Türkiye’de 40 yıl önce başlayan neo-liberal iktisat politikalarının artık sonuna gelindiğini ve rant ekonomisine dayanan sıcak parayla ekonomiyi döndürme stratejisinin bittiğini ifade etti.   CİDDİ BİR KRİZLE KARŞI KARŞIYA   Türkiye’nin çok ciddi bir yapısallaşmış, yaygınlaşmış ve toplumsallaşmış ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Güney, “Bu krizin daha önce ki krizlerle çok ciddi bir farkı var. Şuan ki koşullarda yaşanan kriz daha yaygınlaşmış ve toplumsallaşmış bir kriz. Türkiye gibi ülkelere batıda ki krizin etkisiyle sıcak paranın kaymasıyla birlikte, 2008 sonrasında birkaç yıl hareketlilik oldu. Büyüme oranlarında da artış göründü, fakat bu kısa süreliydi” dedi. Sıcak paranın dozu itibariyle sanayi sektöründe değil de daha çok inşaat, sağlık ve eğitim gibi hizmet sektörlerinde büyümeye yol açtığını ifade eden Güney, “Sıcak paranın bitişiyle birlikte krizin vurduğu ilk sektör inşaat sektörü oldu. Eğitim ve sağlık sektörü gibi temel hizmet sektörlerinde de çok ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Çoğu özel üniversite ve özel hastane batmak üzere” diye belirtti.   İŞSİZLİK ARTIYOR   Şuan ki ekonomik krizin kısa vadeli bir kriz gibi görünmediğini ve önümüzdeki yıllarda daha da kronikleşerek artabileceğinin altını çizen Güney, “Türkiye’nin sanayi kapasitesi, 40 yıl öncesinin kapasite oranıyla aynı. Bu şu anlama geliyor: Türkiye 40 yılda fabrika ve sanayileşmede bir çivi bile çakmamış. Türkiye’nin ekonomisi sıcak parayla dönen bir ekonomiydi. Büyük kapitalist krizle birlikte bu para artık dönmemeye başladı. Sanayiye yatırım yapılmadığı gibi sanayide üretim yapan fabrikalarında yavaş yavaş kapanmaya başladığını görüyoruz. Sanayiye, teknolojiye ve istihdam oranlarını arttıracak yatırımlar yapmazsanız, fabrikalar kurmak yerine kar marjı ve kısa erimi düşük olan hizmet sektörlerine yatırım yaparsanız krizin ve olması kaçınılmazdır” diye konuştu. Güney, şöyle devam etti: “Sanayiye yatırım yapılmadığı için istihdamın alanı yaratılmıyor. Nüfusta sürekli arttığı için işsizlikte buna orantılı olarak gün geçtikçe daha artıyor. Özel sektörün en önemli maliyetlerinden biri işçi maliyetleridir. Krizle karşı karşıya gelen hizmet sektörlerinin de yaptığı ilk iş, maliyetlerini düşürmek için işçi çıkartmak oluyor. Hizmet sektörüne yeni yatırımlar yapılmazsa işsizlik oranları, krizle birlikte daha da artacak.”    Son olarak Türkiye’nin neo-liberal iktisat politikalarından vazgeçerek, sosyalist ve emeğin haklarını gözeten iktisat politikalarına yönelmesi gerektiğini belirten Güney, şunları dile getirdi: “İktidar bu mantıkla devam ettiği sürece ekonomik kriz çok daha uzun sürecek. Önümüzdeki 1- 2 yıl içerisinde işsizlik oranları daha da artacak. Krizin tabana yayılmasıyla birlikte kronik bir toplumsal krizle karşı karşıya kalacağız.”    ‘GENÇLER ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞIYOR’   Özgürlükçü Gençlik üyesi Hasan Tekin ise, üniversite öğrencilerinin üniversite bittikten sonra hayatlarını idame ettirme garantilerinin olmadığını ve çoğu gencin asgari ücretin çok daha altında çalıştığına dikkati çekti. Ekonomik krizin en çok gençleri etkilediğini dile getiren Tekin, şunları söyledi: “Gençler parasızlıktan dolayı hiçbir sanatsal ve kültürel etkinliğe katılamıyor. Katılabilmek için öncelikle yaşamlarını idame ettirebilmeleri gerekiyor. Üniversite mezunlarının çoğu işsiz olduklarından dolayı ailelerine bağlı olarak yaşıyor. Üniversite öğrencileri, şuan ki ülke koşullarında devletin verdiği 550 TL gibi komik bir parayla geçinmeye çalışıyor. Gençler işsiz olduklarından dolayı hayatlarını idame ettiremiyor.”    MA / Barış Çoban