Koçyiğit: Krizden Türkiye emekçileri ciddi şekilde etkileniyor 2019-10-27 20:00:06   İSTANBUL – HDK’nin "Aynı gemide değiliz, kriz var" kampanyası kapsamında düzenlediği panelde konuşan HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, krizden Türkiye emekçilerin ciddi şekilde etkilendiğini söylerken, Ekonomist İzzettin Önder ise, “Kapitalist sistem bütün dünyada çöküyor” dedi. Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) "Aynı gemide değiliz, kriz var" şiarıyla başlattığı kampanya kapsamında paneller düzenlemeye devam ediyor. Bu kapsamda Sultangazi Cemevi Konferans Salonu'nda gerçekleşen panele HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Ekonomist Prof. Dr. İzzetin Önder ile HDK Emek Meclisi üyesi Avukat Sevgi Evren ve çok sayıda kişi katıldı. ‘KRİZ İLK OLARAK MUTFAĞA YANSIR’ Panelin açılış konuşmasını yapan Avukat Sevgi Evren, ekonomik krizin ilk olarak mutfağa yansıdığını vurguladı. Çocuklarına yeterli düzeyde yiyecek, giyecek ve barınma olanakları sağlayamadığı için intihar eden insanların olduğunu hatırlatan Evren, bireysel yaklaşımlarla toplumsal sorunların aşılamayacağını belirterek, toplumsal örgütlenmenin ve tartışmaların geliştirilmesi gerektiğini söyledi. ‘TARTIŞMAK GEREKİR’ Ardından söz alan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, kriz kampanyasını Ekim ayında başlattıklarını hatırlatarak, yaşanan yoksulluğu ve işsizliği çözüme kavuşturmak ve tartışmak gerektiğini ifade etti. AKP'nin iktidara ilk geldiği zamanların hatırlanması gerektiğini belirten Koçyiğit, "2001'de bir kriz önümüze koyuldu. Kurtarıcı diye Dünya Bankası’ndan Kemal Derviş getirildi. Bütün göstergelerin dibe vurduğu bir süreçte toplumsal kesimlerin ciddi bir desteğini almıştı. AB ile uyum, demokratikleşmede hızlı ilerleme vesaire belirli vaatleri vardı. Sermayeye de mali disiplinden ödün vermeyeceğini, İMF programından sapma yaşamayacağını belirtmişti" dedi. 'KRİZDEN TÜRKİYE EMEKÇİLERİ CİDDİ ETKİLENDİ' İMF programında yoksulların daha da yoksullaşacağı uygulamaların olduğunu söyleyen Koçyiğit, "İşçi sınıfının daha da ezildiği, çalışma saatlerinin uzadığı, reel ücretlerin düştüğü ve neo-libelizmin kramp haline getirildiği bir sürecin kapısı aralandı" diye konuştu. 2008'de yaygınlaşan bir krizin geliştiğini söyleyen Koçyiğit,  Erdoğan'ın 'Kriz bizi teğet geçti' sözünü hatırlatarak, krizden Türkiye'nin emekçilerinin ciddi şekilde etkilendiğini aktardı. 'KÜRT MODELİ DOĞMADAN BOĞDURULMAK İSTENDİ' Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik giriştiği operasyonla birlikte Suriye savaşına daha çok benzin döküldüğünü ifade eden Koçyiğit devamla şöyle konuştu: "Suriye'deki bütün Kürtlerin oradaki halklarla beraber geliştirdikleri bir sistem, model vardı. Bu sistem henüz doğmadan boğulmak istendi. Suriye'deki Kürtler statü elde etseydi Türkiye, Türkiye Kürtlerini daha azına razı edemezdi. Bu durumlar onları Suriye savaşına taraf durumuna getirdi. Türkiye'de çok hızlı şekilde yükselen milliyetçilik hattı görülmektedir. Televizyondan gazetesine kadar, muhabirinden muhtarına kadar hepsi milliyetçi kampında buluştuğunu görüyoruz. Bu düşünce her birimizin varlığına kast ettiğini ve toplumu zehirlediğini görüyoruz.” 'ÇIKIŞ SUSMAMAKTAN GEÇİYOR' Milliyetçi duygularla gerçeklerin üstünün kapatıldığını söyleyen Koçyiğit, "Biz asgari ücret dediğimizde, devlet, 'Kürtleri öldürmekle uğraşıyorum, asgari ücretin sırası mı?' diyor. İş saatlerimiz fazla, ücretlerimiz düşük dediğimizde, 'bırakın devletin bekası var' diyorlar. Kadınlar öldürülüyor denildiğinde, 'şimdi bizim beka sorunumuz var' diyorlar. Bunlar üzerinde bütün toplumu susturmaya çalışıyorlar. Buradan çıkış susmamaktan geçiyor. Gerçek gündemlerimizle buluşmalıyız. Bizler üreten, alın teri ve onurumuzla yaşayanlarız. Bir tarihimiz var. Kişisel ve toplumsal geçmişiz var. Bütün bu değerleri de yarına taşımak istiyoruz. Güçlerimizi birleştirmemiz ve bizi bölen anlayışa karşı yan yana gelmemiz gerekiyor. Bu zalim düzen karşısında durmamız gerekiyor" diye vurguladı. 'AKP İKTİDARA GELMEDİ GETİRİLDİ’ Kapitalist sistem olmasaydı dünyanın bu kadar ayrışmayacağını dile getiren Prof. Dr. İzzetin Önder ise, "Kapitalizm kim güçsüzse onu ezer. 2002 yılında AKP iktidara gelmedi, getirildi. İMF programı tesadüf değildir. Serseri paraya piyasa açma girişimiydi. Derviş programı ajan programıydı. İstanbul işgal ediliyor farkında değiliz. Bir ülkenin işgali sadece askerle olmaz. Metro ve köprülerin yapımını bize yaptırdılar ama kar onlara gidiyor. Dünya kötü bir duruma gidiyor" dedi.   'KAPİTALİST SİSTEM ÇÖKÜYOR'   İktidarların amacını sunarken karşısına çıkan her şeyi kontrol etme güdüsüyle hareket ettiğini belirten Önder, "Kapitalist sistem bütün dünyada çöküyor. Çökmeye de devam edecek. Bizi geriletmeye kendi artıklarını da bize satmaya çalışıyorlar. Bir şey yapmadıkça, fakirleşeceğiz. Irksal ve dinsel ayrışmadan bir araya gelmemiz lazım. Kapitalist yapı feodal beyleri çözmek istemez. Kapitalizm dinle, etnisite ile uyutuyor. Bir insanı ırkıyla tanımlamak kadar ahlaksız bir şey olabilir mi?" diye sordu. ‘TOPLUM AYRIŞMADAN ÖRGÜTLENMELİDİR’ Kapitalist sistem içerisinde çözüm bulunamayacağına değinen Önder, örgütlenmenin önemine vurgu yaptı. Önder son olarak, "Örgütün demokratik olması gerekir. Örgütlenmekle bitmiyor. Devleti yönetenler devlet büyükleri değiller, biziz, halkız. Devletin Doğu'ya ekonomik işlerle gitmesi gerekir. Özel şirketlerle bu iş olmaz. Şirket giderse ucuz iş gücü ile yüksek kâr yapacaktır. Yüksek kâr merkezini İstanbul'a taşımasına sebep olacaktır. Dolayısıyla devletin katma değeri hizmete açması lazım" diye konuştu. Panel soru-cevap bölümünün ardından son buldu.