İş cinayetlerinde ölenler anıldı: Kaza değil cinayet 2019-04-27 18:00:18 İZMİR- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis Girişimi,  “İş ve Meslek Hastalıklarından Ölen ve Yaralanan İşçileri Uluslararası Anma Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren emekçiler anıldı.    İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Girişimi, “İş ve Meslek Hastalıklarından Ölen ve Yaralanan İşçileri Uluslararası Anma Günü” için ortak bir basın açıklaması yaptı. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde, “Kaza değil, cinayet! Çalışırken ölmek istemiyoruz” pankartı açıldı. Eyleme, İSİG Meclisi üyelerinin yanı sıra, İzmir Barosu, Tabip Odası, Disk Ege Bölge Temsilciliği açıklamada yer aldı. Somalı ailelerin de katıldığı açıklamada, madende katledilen 301 işçiyi ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz tüm işçiler için saygı duruşunda bulunuldu. Açıklamayı İSİG Meclisi adına Mustafa Güven okudu.    ‘15 SANİYEDE BİR İŞÇİ ÇALIŞIRKEN ÖLÜYOR’   Güven, emek ve meslek örgütleri olarak ülkemizdeki ve dünyadaki iş cinayetlerinde yitirilen işçileri anmak, ama aynı zamanda iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak üzere toplandıklarını belirtti. Güven, “Çalışanların senede yaklaşık 337 milyon kazaya maruz kalıyorlar ve yaklaşık 160 milyon kere çalışma nedenli hastalıklara yakalanıyorlar” dedi.   Güven, açıklamasını şöyle sürdürdü; “İşyerinde kullanılan toksik maddelere dayalı meslek hastalıklarında her sene 440 bin işçi ölüyor. Sadece asbest kullanımına bağlı olarak 1 yıllık sürede hayatını kaybeden işçi sayısı 100 bin. Her 15 saniyede bir işçi çalışırken ölüyor! Her 15 saniyede bir 160 işçi iş kazası geçiriyor! Her gün 6 bin 300 işçi çalışırken ölüyor! Ülkemizde ise maalesef özellikle sendikasız, örgütsüz, güvencesiz olarak kayıt dışı alanlarda iş cinayetlerine kurban gidenlerin, göçmen işçilerin isimleri kayıtlara dahi geçmeyebiliyor.”   İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin yasalarla korunamadığını belirten Güven, Türkiye’de toplu iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada ilk sıralarda geldiğini bildirdi. SGK verilerini paylaşan Güven, sözlerini şu şekilde sürdürdü;  “SGK tarafından açıklanan rakamlara bakıldığında; 2017 yılında 4A kapsamında çalışanlardan 359 bin 653 ünün, 4B kapsamında çalışanlardan 213 çalışanın iş kazası geçirdiği, bu kazalar sonucunda toplam 1636 kişinin hayatını kaybettiği görülmektedir. SGK’nin 2016 yılı istatistiklerine göre 286 bin 68 iş kazasında 1405 işçi hayatını kaybetmiştir.  Açıklamaya göre, 2017 yılında bir önceki yıla göre iş kazası sayısı yüzde 25 oranında, iş kazaları sonucu ölüm yüzde 16 oranında artmıştır.”   İZMİR’DE DÖRT AYDA 19 İŞÇİ ÖLDÜ    Güven, 2019 yılının ilk üç ayında yaşanan işçi cinayetlerine dikkat çekerek, “Öngörülebilir bir ölüm, öngörülebilir bir arıza, öngörülebilir bir kırılma, yaralanma kaza olmaz. Biz neredeyse bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenebileceğini biliyoruz. Bu nedenle,  meydana gelen ölümlere, kaza değil cinayet diyoruz” diyen Güven, Türkiye'de her iki buçuk ayda bir Soma Katliamı yaşandığını söyledi. İzmir'de 2019 Ocak ayından bu yana 19 işçi, çalışırken öldü. Güven, “İzmir’de işçinin kanı üzerine gökdelenler dikilirken, Aliağa gibi sanayi havzalarından, tersanelerden her gün iş cinayetleri haberi geliyor. Ne kadar acıdır ki, hepimizin gittiği büyük AVM inşaatlarının, İzmir’in dört bir yanını sarmaya başlayan gökdelenlerin ve işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmamış kentsel dönüşüm projelerinin, hepsinin harcında işçinin kanı bulunmaktadır” diye konuştu.    İş cinayetleri davalarına da değinen Güven, “Soma’da, Ermenek’te, Ostim’de, Davutpaşa’da ve her yerde her an ölen her işçimizin, alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin, açılan göstermelik davalarda verilen göstermelik cezaların, kuşa çevrilen tazminatların, yıllarca süren davaların tanığı olan ve aşağıda imzası bulunan İzmir’de işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışmalar yapan, bu çalışmaları yayma ve ilerletme amacı ile bir araya gelen bizler, tüm sendikaları öncelikle kayıt dışı güvencesiz çalışan işçinin örgütlenmesi için seferber olmaya, üretim sürecinde işçinin kontrolü ve denetimini artıracak, çalışma koşullarını işçiden yana belirleyebilecek bir örgütlenme ve sınıf bilincinin sağlanmasına, bu anlamda işçilerin ortak talepleri için hep birlikte mücadeleye çağırıyoruz” diyerek sözlerini bitirdi.