‘Açlık sınırı 2 bin TL olan bir ülkede trilyonları harcayan bir Saray olmamalı’ 2018-10-30 09:15:22 DİYARBAKIR – Kamu hizmetlerinden kısılıp, Saray ve savunma harcamalarının artırıldığı 2019 bütçesini “adaletsiz ve vicdansız” olarak tanımlayan Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Garo Paylan, “Açlık sınırının 2 bin TL olduğu bir ülkede, bir kalemde trilyonları harcayan bir Saray olmamalı” dedi. AKP hükümeti tarafından hazırlanan 2019 yılı bütçesi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. Hükümet tarafından kabul edilmese de, sokaktaki yurttaşın doğrudan hissettiği ekonomik kriz ortamında hazırlanan bütçe, iktidarın önümüzdeki yıl izleyeceği politikaların röntgeni olma niteliğinde. Bu nedenle tüm toplumu doğrudan ilgilendirmesine rağmen bütçe gündemi, gerilimi gün geçtikçe yükselen yerel seçim gündeminin gerisinde kalmış durumda.    Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, hazırlanan 2019 yılı bütçesini ve bütçe içerisinde yer alan harcama kalemlerine ayrılan payların topluma yansımalarının nasıl olacağını değerlendirdi.    Bütçelerin bir devletin vicdanı olduğunu vurgulayan Paylan, yurttaşlardan nasıl vergi topladığının ise, bir devletin vicdanlı mı yoksa vicdansız mı olduğunu gösterdiğini ifade eti.   ‘DEVLET VERGİYİ YOKSULLARDAN TOPLUYOR’   Türkiye’de 81 milyon insandan nasıl vergi toplanıldığına bakıldığında “adaletsiz” şekilde toplandığını gördüklerini söyleyen Paylan, “Devlet vergiyi yoksullardan topluyor. Zenginlerden zenginliği oranında vergi almıyor. Dolaylı harcamalarımızdan vergi topluyor yine adaletsiz bir şekilde. Adaletsiz topladığı bu verileri nasıl harcıyor diye baktığımızda, onu da vicdansız ve adaletsiz bir şekilde harcıyor. HDP olarak, devletin halktan topladığı vergileri yine toplum çıkarına harcaması, yani eşitliğe, özgürlüğe, adalete, çocuklarımızın dünya barışına hizmet eder şekilde yetiştirilmesi gibi pek çok şeye harcamasını istiyoruz. Ama ne yazık ki AKP gittikçe vicdansız bütçeler getirmeye devam ediyor” dedi. Paylan, bütçedeki bu adaletsizliği ise harcama kalemlerine ayrılan paylar üzerinden ortaya koydu.    SARAY VE GÜVENLİK HARCAMALARI ÜÇ KATINA ÇIKTI   2015 yılında, yani barış ikliminin sürdüğü dönemde toplam güvenlik harcamaları 40 katrilyon TL iken, bugün güvenlik harcamalarının 120 katrilyon TL’ye yani üç katına ulaşmış olduğuna dikkat çeken Paylan, buna nazaran eğitime ayrılan kaynağın ise sadece yüzde 25 oranında arttırıldığını kaydetti. Paylan, “Bu şu demek, savaşa, silaha daha çok kaynak harcanıyor. Eğitime, sağlığa, sosyal hizmetlere ise daha az kaynak harcanıyor. Yani daha az okul yapılacak. Okullar konusunda da zaten başka bir vicdansızlık var. Yalnızca Türk kimliğine dönük, Sünni İslam ve tekçi bir anlayışla eğitim veriliyor. Eğitime daha çok kaynak harcansın istiyoruz ama örneğin Ermeni okulları da var. Bu okullara herhangi bir bütçe harcanmıyor. Ülkede 20 milyon Kürt var. Bu Kürtlerin anadilde eğitim hakkı yok, çocuklar ana dillerinde eğitim alamıyorlar. Benzer şekilde toplanan bu vergilerden diğer halkların kültürü ve kimliğine dair kaynak ayrılmıyor. Yine baktığımızda sağlığa daha az kaynak harcanıyor, bu yüzden de sağlık hizmetlerinde ciddi bir gerileme var” diye konuştu.   Siyasetin tercihler üzerine kurulduğunu dile getiren Paylan, HDP olarak bütün kaynakların toplum gereğine, halk çıkarına kullanılmasını isterken, demokratik düzlemden tamamen çıkmış durumda olan AKP’nin ise, güvenlikçi harcamalarına, faize ve Saray’a para harcadığına işaret etti. Paylan, “Saray’ın bütçesi 3 katına çıktı. Çünkü her şeyi merkezileştiren bir Erdoğan var.  Her şeyi Saray’a topluyor ve Saray’ın bütçesini de katbekat arttırıyor. Türkiye halklarının bu adaletsiz ve vicdansız bütçeye itiraz etmesi lazım” ifadelerini kullandı. HDP’li vekil, Erdoğan’ın damadı olan Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, hazırlanan bütçe için “tasarruf bütçesi” tanımlamasında bulunmasını da değerlendirdi.    ‘TERCİH SAVAŞTAN VE SİLAHTAN YANA KULLANILDI’   Bunun, tasarrufun nereden yapıldığı ile ilgili olduğunu söyleyen Payan, şunlara belirtti: “Bir tasarruf var ama yatırımlardan. Nedir bunlar. Daha az yol yapacak hükümet, bu net. Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesi yarı yarıya azaltıldı. Yollar artık eskisi gibi ne tamir edilebilecek ne de yeni yollar yapılacak. Daha az demiryolu ve denizyolu yatırımları yapılacak. Bu ise, ulaşım hizmetlerinin aksaması demek. Yine daha az okul ve hastane yapılacak, daha az hastane malzemesi alınacak. Bütün bunlar yatırım bütçelerinden kesilen harcamalar.    Peki, hangi kalemlerden kesinti yok hatta artış var. Silah harcamalarında. İçişleri Bakanlığı’nın, Savunma Bakanlığı’nın, Jandarma Genel Komutanlığı’nın bütçelerinde katbekat artış var. Bu ne demek; ‘Biz tercihimizi savaştan, silahtan yana kullanıyoruz.’ Siz daha az hastaneye sahip olacaksınız, daha az kamu hizmetine muhatap olacaksınız ya da sosyal yardımlar eskisi gibi dağıtılamayacak demektir. Bu da AKP’nin tercihlerini ne yönde kullandığını ortaya koyuyor.”   ‘MİLLETTEN GİZLİ OLARAK VERİLEMEZ’   Komisyondaki bütçe görüşmelerine kamuoyuna yansıyan bir diğer önemli durum, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Varlık Fonu’nun iktidar partili başkan ve komisyon üyeleri tarafından “gizli” görüşülmek istenmesi oldu. Paylan, o toplantı öncesi ve sonrasında yaşananlarla, toplantının neden gizli görülmek istendiğini şöyle açıkladı:    “Komisyon’dan elimize bir belge ulaştırıldı. Varlık Fonu raporunun ‘gizli’ bir rapor olarak ortaya konulduğunu gördük. Komisyona gittiğimiz de ise, kapıda polisler bizi karşıladı ve yalnızca komisyon üyeleri içeri alındı. Ne basın alındı ne de sivil toplum örgütleri. Buna itiraz ettik. Dedik ki burada bir milli güvenlik meselesini konuşmuyoruz, burada milletin malının hesabını konuşuyoruz. Varlık Fonu’nun her yıl gelip hesap vermesini istiyoruz. Milletin malının hesabı, milletten gizli olarak verilemez dedik. Bu muhalefetimiz doğrultusunda da başkan, komisyon toplantısını ertelemek zorunda kaldı. Niye gizlemeye çalıştıklarını da şöyle söyleyeyim. Varlık Fonu’nda bugüne kadar pek bir şey yapılmadı ama Tayyip Erdoğan bundan sonra pek çok şey yapmak istiyor.  Bu yüzden de gizli oturumları normalleştirip, bundan sonra Meclis ve millete hesap vermek istemiyor.”   ‘KÜRESEL FİNANSALA KÖKTEN TESLİM OLMUŞLAR’   Bu niyetin ipuçlarını ise, geçtiğimiz günlerde belgesi ile birlikte kamuoyuyla paylaştığı McKinsey belgelerinde gördüklerini hatırlatan Paylan, “Varlık Fonu belgeleri içindeki bir belgede gördük ki, Maliye Bakanı olan damat bey, 1 buçuk ay önce ‘McKinsey ile derken, bir de gördük ki 1,5 yıl önce çalışıyorlarmış meğer. Bunların görülmesi istenmiyor millet tarafından. Çünkü Amerikan karşıtlığı üzerinden bir retorik tutturuyorlar ama kökten teslim olmuş durumdalar küresel finansal sisteme.    Şunu da söyleyeyim. Bunu bir iktidar tercih edebilir, bunda beis yok. Küresel sistemde pek çok devlet başka ülkelerdeki danışmanlık şirketlerinden hizmet alıyor. Ama içerde ‘yerli ve milliyim’ deyip, Amerikan karşıtlığının retoriğini kullanıp, diğer yandan da McKinsey ile çalışmak tabi ki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirtiyor bizlere” dedi.   KAPALI KAPILAR ARKASINDA RAHATSIZLIK   Paylan, paylaştığı o belgeye dair ne Cumhurbaşkanı ne de iktidar partisi yöneticilerinden herhangi bir yanıt alamamış olsalar da, kapalı kapılar arkasında birçok AKP’li vekilin ‘Bu ne rezalet’ diyerek duruma dair rahatsızlığını dile getirdiğini belirtti.   HDP’li vekil, “Ama herhalde söyleyebilecek lafları yok. Bu belge ‘gizli’ olarak ortaya konuldu ama milletin belgesinin gizlisi olmaz. Bu kamunun bilmesi gereken bir belge.  Bedeli ne olursa olsun ben bunu açıklayacağım dedim ve açıkladım. İnanın AKP’liler bile büyük bir utanç içerisinde. Makul AKP’lilerden bahsediyorum. İtirazlarınızı ortaya koyun dedim ama maalesef bu cesaretleri yok. Şunu da söyledim AKP’li vekillere; Hesap vermeyen, eleştirilmeyen her güç hata yapar. Siz bu belgeleri, Varlık Fonu raporlarını eleştirmeyerek en büyük kötülüğü önce halka yapıyorsunuz, yoksullaştırarak. Sonra da Tayyip Erdoğan’a yapıyorsunuz. Yani Tayyip Erdoğan eleştirilmedikçe, hata yapmaya devam ediyor. Şeffaflıktan çıktıkça, ‘Her şeyi Saray’a bağlarım, istediğimi yaparım, size de hesap vermem dedikçe’ daha da büyük hatalar yapıyor.  Muhalefet olarak eleştirmek bizlerin görevi ise, sonuç olarak sizler de iktidar partisi milletvekilisiniz, milletin vekilisiniz, gelin birlikte eleştirelim ki Erdoğan daha büyük hatalar yapıp, ülkeyi milletimizin felaketine doğru sürüklemesin. Böylesi çağrılar yaptık ama maalesef o düzlemden bayağı bir uzaktayız” diye konuştu.   ‘FEDAKÂRLIĞI ÖNCE YÖNETENLER YAPMALI’   Bu süreçte parti olarak ellerinden geldiğince bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz olduğunu, rant, faiz, savaş ile birlikte yalnızca Saray’ın bütçesi olduğunu halka anlatmaya çalışacaklarını söyleyen Paylan, “Açlık sınırının 2 bin TL olduğu bir ülkede bir kalemde trilyonları harcayan bir Saray olmamalı” dedi.   Paylan, devamında şunları söyledi: “Düşünebiliyor musunuz kışlık sarayı yaptı, 3 katrilyon TL harcadı. Uçan sarayını aldı 3 katrilyon lira harcadı, şimdi yazlık sarayına 3 katrilyon daha harcayacak. Milletten fedakârlık isteyen bir Tayyip Erdoğan var ama kendisine bir bakıyorsunuz bilmem özel kokteyllerle, bilmem hangi ülkeden getirilen birkaç bin dolarlık çaylarla, özel soslarla, yemeklerle davetler ve ikramlar veriyor. Biz halkımıza şunu söylüyoruz, elbette bir ülkede yürütme olmalı ama yürütme bu kadar hoyrat davranmamalı. Fedakârlık yapılacaksa, önce ülkeyi yönetenler yapmalı. Yoksulluğun bu kadar derin olduğu bir ülkede, bütçeyi böylesine vicdansız bir şekilde harcayamazsınız diyeceğiz ve bunun siyasetini yapacağız.”   Toplum çıkarlarına aykırı olan bu bütçeye karşı muhalefeti büyütmek gerektiğini vurgulayan Paylan, bütün sivil toplum örgütlerini de ilgili konularda bütçeye müdahil olmaya davet etti.   MA / Ömer Çelik - Mehmet Şah Oruç