İklim anlaşmasında ikiyüzlü politika sergileniyor 2017-09-28 09:07:01 İSTANBUL - Türkiye’nin coğrafi olarak iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülke pozisyonunda olduğunu belirten Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği (SEHAK) Yönetim Kurulu Üyesi Nuran Yüce, Türkiye’nin iklim anlaşmaları konusunda ikiyüzlü bir politika sergilediğini söyledi. Son 250 yıllık zaman diliminde dünya 1 derece ısındı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri, neredeyse her gün dünyanın bir köşesinde yaşanıyor. İstanbul’da geçtiğimiz ay 10 gün arayla yaşanan fırtına, yine ABD’de Ağustos ayında hızları yüzlerce kilometreyi bulan ve art arda yaşanan Harvey, Irma ve Jose kasırgaları son dönemde yaşanan doğa olaylarından bazıları. Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği (SEHAK) Yönetim Kurulu Üyesi Nuran Yüce, iklim değişikliğinin nedeninin karbon salınımının olduğunu ve karbon salınımının ise aşırı fosil yakıtlarının kullanımından kaynaklandığını söyledi.   SICAKLIK, SERA GAZLARININ MİKTARIYLA DOĞRU ORANTILI   Atmosferdeki sera gazlarının artmasının iklim değişikliğine neden olduğunu aktaran Yüce, “Özellikle karbondioksit ve metan gazlarının artmasına neden olan şey fosil yakıt kullanımı ve arazi yapısındaki radikal değişimdir” dedi. Dünyadaki canlı yaşamının devam edebilmesi için sera gazlarının faydalı olduğunu belirten Yüce, bunun güneş ışınlarının bir miktarının atmosferde kalmasını sağladığını ve iklimin oluşumuna katkıda bulunduğunu kaydetti. Sera gazlarının olmaması durumunda dünya sıcaklığının ortalama eksi 16 derecelerde olacağını ifade eden Yüce, “Sera gazlarının varlığı sayesinde ortalama sıcaklık yaklaşık 15 derecelerde; ama bunun fazla olması durumunda ne kadar sera gazı varsa o kadar gezegenin sıcaklığı artıyor” diye belirtti.   ‘TÜRKİYE İKİYÜZLÜ BİR POLİTİKA SERGİLİYOR’   Türkiye’nin “2023 kalkınma hedefleri programı”nda “yerli ve milli” olan bütün kaynakların kullanılacağını aktaran Yüce, bu kaynakların içerisinde başta kömür geldiğini ve var olan kömür termik santrallerine ek olarak çok sayıda kömür termik santralinin yapılmak istendiğini söyledi. Türkiye’nin coğrafi olarak iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülke pozisyonunda olduğunu dile getiren Yüce, iklim anlaşmalarında “İklim fonlarından faydalanmak zorundayım. Ve aslında kalkınmam için de belli bir tarihe kadar karbon salınımına devam edeceğim” şeklinde ikiyüzlü bir politika sergilediğini kaydetti. Karbon salınımını tüm küre düzeyinde azaltmak için her ülkenin katkı sunması gerektiğini ifade eden Yüce, “Kalkınmanın ya da enerji üretiminin tek aracı kömür değil, yenilenebilir enerjilere başvurulabilir. Türkiye’nin bunun yerine fosil yakıtlara yatırım yapması, teşvik ediyor olması, aslında iklim değişikliği konusunda hiçbir şey yapmayacağı, ama iklim değişikliği konusunda var olan fonlardan faydalanacağı anlamına gelir” ifadelerini kullandı.   ‘BÜTÜN CANLI YAŞAMI TEHLİKEDE’   İklim değişikliğinin bütün canlı yaşamı için büyük bir tehlike olduğuna dikkat çeken Yüce, “Çok çeşitli ve çok olumsuz sonuçlardan bahsediyoruz. Aslında iklim değişikliğine ilişkin sonuçları bugünden yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde yaşandığını söylemek gerekiyor. Kuraklık dönemleri artıyor, seller ve şiddetleri artıyor. Orman yangınlarının sayıları ve süresi artıyor. Denizlerin seviyesi yükseliyor. Bütün bu koşullar biyo-çeşitlilikte azalmaya yol açıyor. Gıda krizleri daha da ön plana çıkmış durumda. Bütün bunları sayacak olursak önümüzdeki felaketler ciddi boyutlarda” dedi. İnsanların sıcaklık artışını durdurma imkânlarının hala var olduğunu söyleyen Yüce, bunun, karbon salınım miktarlarının radikal bir biçimde tüm küre çapında düşürülmesi olduğunu ve bundan başka çözümün olmadığını ifade etti.   MA / Muhammed Doğru