‘Doğa katliamlarına karşı refleks coğrafyalara göre ayrılmamalı’ 2019-08-10 09:09:16   BALIKESİR - “Talana dur” demek için Kaz Dağları’nın yolunu tutan kadınlar, doğanın tahrip edilmesine izin vermeyeceklerini belirterek, tüm kadınları dayanışmaya ve birlikte mücadele etmeye çağırdı.   Kaz Dağları’nda altın madenine karşı başlatılan “Su ve Vicdan Nöbetti” 16 gününde sürüyor. Bölgeye çadır kuran eylemcilerin, madden arama çalışmalarına sonlandırılmasına ilişkin talepleri de devam ediyor. Ülkenin dört bir yanında bölgeye gelerek çadır kuran yurttaşlar, Kaz Dağları’nda yapılacak müdahalenin kendi yaşam alanlarına müdahale olduğunu belirterek, her gün çeşitli etkinliklerle protesto ediliyor. Eyleme çok sayıda kadın, çocuklarıyla birlikte katılıp, ekolojik sisteme karşı yapılan saldırılara sesiz kalmayacaklarını söyleyerek, tüm kadınları doğa talanına dur demeye çağırdı.      ‘TALANA DUR’ DEMEK    Kaz Dağları’nda altın madeni aramalarına karşı direnişin ilk gününden beri 4 yaşındaki oğluyla birlikte alanda olduğunu dile getiren Pınar Bilir, kadınların doğa ve yaşamı savunduklarını belirtti. Doğa ve kadın arasında bağ olduğunu ifade eden Bilir, "Bu dağ da bize yaşamın devamlılığını sağlıyor ve ayrıca kadın mücadelesinde önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu sorunların muhatabı genellikle çocuklar ve kadınlar oluyor. Toplumsal sorunlardan dolayı kadın bunun öncüsü oluyor. Bu talana dur demek için geldik” dedi.   DOĞA KATLİAMLARI   Kendisini Sakarya’dan Kaz Dağları’na getiren nedenlerin başında doğa katliamları olduğunu belirten Müge Keçicioğlu, doğayı kastederek “Her gün ağaçlarımızı kesiyorlar. Daha iki gün önce orman yangınları oldu, sularımıza saldırıyorlar, doğaya saldırıyorlar, her şeyi yok ediyorlar. Katliamlar devam ederse çocuklarımızın nefes alacak yeri ve içecek suyu kalmayacak. Artık gidecek yerimiz kalmadı. Bu yüzden sevgimi koluma taktım geldim. Buraya geldim, çünkü dünyayı kurtarmamız gerekiyor. Buna ülkeler ve coğrafyalar olarak bakamamalıyız” şeklinde konuştu.   KADINLAR İSTERSE   Yapraklardan yaptığı elbisesi ve sırtına yaptığı paranın yeşiline karşı hayatı, doğayı savun yazısıyla toplumsal mesaj vermek istediğine dikkat çeken Keçicioğlu, “Küçük de olsa bir empati oluşturmak adına diye böyle bir konsept hazırladım. Bazen doğanın ne kadar güzel olduğunu unutuyoruz. Rüzgarın esmesini unutuyoruz çoğu şey gibi. Belki güzellikleri hatırlarız, güzel şeyler yaparız ve hep birlikte güzelleşiriz. Kadınlara da buradan bir çağrım var. Herkes kalbini eline alsın bize destek olamaya gelsin. Kadın sevgisini koluna takıp, annesini korumalı, kadın isterse yapamayacağı şey yoktur” diye konuştu.   DOĞUDAN BATIYA MÜCADELE   Eyleme İstanbul’dan gelen Asuman Vural ise, Kaz Dağları’nın tahrip edilmesinin en büyük sorumlusunun iktidar olduğunu söyledi. Kaz Dağları projesinin hayata geçirilmesi durumunda doğada yaşayan binlerce canlının yok edileceği ve gelecekte de Çanakkale’nin susuz kalacağının altını çizen Vural, “Batının ertelenmiş yüzyıllık projelerinden bir olduğunu düşünüyorum. Bizim içimizden onları destekleyen ve bizim canımızı okuyan çok uzun yıllardır sözleşmeleri ve anlaşmaları her şeyleri halledilmiş insanlar var. Yani buradaki insanlar izin vermezse nasıl buraya tesis kuracaklar? Şimdi eğer nöbetimiz istediğimiz gibi sonuçlanırsa o zaman ülkenin doğusundan batısına kadar yağmalanan yer üstü ve yet altı kaynaklarımız kurutulmuş olacak” İfadelerini kullandı.    KAZ DAĞLARI’DAN SONRA MUNZUR   Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine istila altında olduklarını vurgulayan Vural, “Ülkenin her yerinde yağmalanıyoruz ve bize sadece ölüm çukurları bırakılıyor. Siyanürlü, zehirli sular bırakılıyor.  Su kaynaklarımızın yeri değiştiriliyor, ırmaklarımız kurutuluyor. Bizi kanser ve ölümcül hastalıklar bekliyor. Ama bizi doğada yaşayan tüm canlılar da bekliyor. Bu katliamlara dur demek için birlik olacağız. Doğudan batıya, kuzeyden güneye önce bir yeri durduracağız. Buradaki görevimiz bitince Munzur’a gideceğiz. Sonra başka bir yere gideceğiz. Nerede bize ihtiyaç varsa biz oraya gideceğiz. Sahiplenmemiz gerekiyorsa sadece kendi insanlarımızı değil, kendi topraklarımız değil, o topraklarda yaşayan börtü böceği, hepsini sahipleneceğiz” diye konuştu.    MA / Esra Solin Dal – Zemo Ağgöz