Komploya devrimle karşılık verildi 2022-02-05 09:00:46 URFA - Uluslararası komployla PKK Lideri Abdullah Öcalan ve hareketinin tasfiye edilmek istendiğini belirten gazeteci Seyit Evran, "Yok edilmek istenen ideoloji devrim yaptı. Komploya halklar devrimle karşılık verdi” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarılması ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) devletlerinin öncüğünde 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden 23 yıl geçti. Öcalan, söz konusu tarihten bugüne kadar İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor.    Öcalan’ın tasfiyesi ve PKK’nin yok edilmesinin amaçlandığı komplo, gelinen noktada sonuçsuz kaldı. Öcalan, ağır tecrit koşullarına rağmen Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu için ulus devlet krizine karşı demokratik modernite tezini ortaya koyarak, çözüm ısrarını sürdürdü. Savaş gerçekliğinin sürdüğü Ortadoğu'da Kürtler ve dostları, Öcalan'ın özgürlüğünü uzun yıllardır alanlarda haykırıyor. Öcalan, fikir ve perspektifleri ile sadece Ortadoğu’da yaşayan halkları değil, dünyanın dört bir yanında insanları etkiledi. Komplonun ilk adımlarının atıldığı Suriye'de, Öcalan'ın fikirleri yeni bir yaşamın kurulmasına ilham oldu. Kürtler öncülüğünde verilen mücadele sonucu Kuzey ve Doğu Suriye'de özerk bir yönetim kuran halklar, Öcalan’ın perspektifiyle ete kemiğe bürüdükleri yönetim anlayışıyla tüm dünyaya örnek oldu. Ortadoğu’da yaşayan kadim halklar, yönlerini ilmek ilmek örülen bu yeni yaşama verdi.    GAZETECİ SEYİT EVRAN ANLATTI   Gazeteci Seyit Evran, Öcalan fikriyatının Ortadoğu ve dünyanın dört bir yanına etkisini değerlendirdi. Gazetecilik faaliyetlerini sürdürdüğü Kürtlerin yaşadığı dört bölgede Öcalan’ın fikriyatının halklar arasında etkisini yakından gözlemleyen Evran, Öcalan’ın söyleyip yaptıkları ile milyonlarca insanı etkilediğini belirtti. Komplo ile bitirilmek istenen Öcalan fikriyatının Kuzey ve Doğu Suriye'de devrim yaptığını belirten Evran, en çok kadın ve gençlerin Öcalan fikriyatından etkilendiğini ifade etti.    BİR BÖLGE DEVRİMİ   Yaşananları “Bir bölge devrimi” olarak tanımlayan Evran, “Bir bölge devriminin felsefesi, ideolojisi, düşüncesinden bahsetmek hiç kolay değil. Yok edilmek üzere olan ve hatta bir yere gömülüp üstü beton ile kapatılıp ‘muhayyel Kürdistan burada metfundur’ denilen bir halk gerçekliğinden söz ediyoruz” dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Kürtlere dönük baskıların hayatın her alanına sirayet ettiğine dikkati çeken Evran, “Ben Zazaca konuştuğum için okulda dayak yedim, disiplin kuruluna verildim. Bu 1980'li yıllarda yaşandı, çok uzak yıllarda değil. Benim gibi yüzlerce insan sadece Kürtçe konuştuğu için horlanmış, cezaevlerine atılmıştı. Artık Kürtlerin, Kürtlüklerinden kaçar duruma geldikleri bir ortam söz konusuydu. İnsanlar ölümcül bir hastalıktan kaçar gibi Kürt olduklarından kaçıyordu. Bir korku imparatorluğu kurulmuştu. Biz Seyit Rıza ve Şeyh Said’in başına gelenleri dinleyerek büyüdük. Belleğimizin hep bir yerinde isyan payı vardı. Dersim isyanından sonra her şey tamamen bitirildi denildi. Herkes ‘Kürtlerden her şey olur, ancak bir örgüt olmaz’ derdi. Bu gerçeklikten bir örgüt yaratma cesaretini Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan gösterdi” diye konuştu.    ‘BU İNSANLAR DİĞERLERİNDEN AYRI’   Öcalan’ın başlattığı örgütleme çalışmalarının kısa sürede halk arasında karşılık bulduğunu belirten Evran, “Büyük bir kararlılık, cesaret ve inanç ile örgütleme hareketi başladı. Herkes artık ‘Bu insanlar diğerlerinden ayrı’ demeye başladılar. Çünkü Öcalan felsefesi çerçevesinde bir araya gelen insanlar dediklerini yapıyorlardı. O insanlar (Apocular), yatacakları konforlu yerler, güzel yemekler aramıyor ve devlet adına hareket eden kişileri hedef alıyordu. Kuzey’de hiç kimsenin tahmin etmediği kısa bir sürede büyük bir katılım oldu. PKK’ye katılanlar, dervişler gibi çalışmaya başladı, kısa bir sürede Türkiye'nin çekindiği bir hareket haline geldi. 1979’da İran'ın başkenti Tahran'da ABD Büyükelçiliği basıldığında çıkan belgelerde ‘Bir hareket gelişiyor ve çok tehlikeli’ denildiği belirtiliyor. Ardından Türkiye’de 1980’de gerçekleşen askeri darbenin o belgeler üzerinden yapıldığı da anlatılır. Komplolara çekilmek istendi, başarılamadı. Öncüleri vuruldu, örgütleme çalışmaları büyüdü” ifadelerini kullandı.   MİLYONLAR SOKAKLARA DÖKÜLDÜ   Türkiye ve Kürt bölgesinde askeri darbenin ayak seslerinin duyulması ile Temmuz 1979’da Öcalan’ın Suriye’ye geçtiğini hatırlatan Evran, “Rojava devrimi”nin filizlerinin o dönem ekildiğini sözlerine ekledi. Öcalan'ın Filistin ve Lübnan’da örgütleme çalışmaları sürdürdüğü dönemde PKK'nin önde gelen kadrolarından Mehmet Karasungur’un güneyde, Mahsum Korkmaz’ın ise kuzeyde örgütleme çalışmaları yaptığını söyleyen Evran, Rojava'da ilk PKK ile tanışan kesimin öğrenci grupları olduğunu kaydetti. Rojava’nın geçmişten bu yana arayışları olan bir bölge olduğunu dile getiren Evran, “Rojhilat, Bakûr, Başûr’da yapılan bütün serhildanlara destek veren bir bölge. Kuzey ve Batı Kürdistan’da etkisi gün be gün artıyor. Paralel olarak Güney Kürdistan’da da etkisini artırıyor. İlk olarak orada da Kuzey ve Batı’da olduğu gibi öğrenci grupları katılıyor. Doğu Kürdistan’da (Rojhilat) bir örgütleme çalışması oluyor, ancak KDP tasfiye etmeye çalışıyor ve orada PKK’ye karşı savaşıyor. Bunlar o dönem Peşmergelerin tuttuğu belgelerde var. Rojhilat’ta da bir etki yaratıyor, ancak erken bir dönemde müdahaleler nedeniyle açığa çıkmıyor. Ancak PKK Liderinin Türkiye’ye teslim edildiği 1999’da Rojhilat boydan boya ayaklandı. Milyonlarca insan sokağa döküldü, binlercesi ise gerilla saflarına katıldı” şeklinde konuştu.    FİKİRLERİ DÜNYAYA YAYILDI    Öcalan’ın sadece Kürtlerin yaşadığı dört bölgede değil, Kafkasya, Orta Asya ve Sovyetler Birliği’nde yaşayan Kürtler üzerinde etkisinin olduğuna vurgu yapan Evran, Öcalan fikirlerinin Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında karşılık bulduğunu ifade etti. PKK'nin 1984 ile 1992 yılları arasında kısa bir sürede toplumsallaşıp milyonlara ulaştığının altını çizen Evran, Öcalan'ın partileşme çalışmalarından önce Ortadoğu'ya dair yaptığı çalışmaların buna zemin oluşturduğunu kaydetti.    EKMEK KIRINTILARI   Evran, Öcalan'ın fikir ve perspektiflerinin insanlar üzerindeki etkisini Rojava’da onunla yaşayan kişiden duyduğu şu olay ile anlattı: “Öcalan 1985’te Suriye’nin Halep kentinde bir eve misafir oluyor. Yemekler yeniliyor, sofra toplanıyor. Sofraya dökülen ekmek kırıntıları eskiden toplayıp çöpe atılırmış. Ancak PKK Lideri o gün toplanan ekmek kırıntılarını eline alarak ağzına atıyor. Ev sahibi olan kadın bundan çok etkileniyor. Ben o kadını 2014 yılında gördüm ve bana şunu dedi; ‘O gün bu gündür, bu evde daha sofra dışarıda çırpılmadı.’ Söyleyip yapmamak değil, söyleyip yapmak insanları etkiliyor. Sayın Öcalan ‘Ne biliyorsak onu söylüyorduk, ne söylüyorsak onu yapıyorduk’ diyor. İnsanlara güven veren budur.”    HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İTTİFAKI   Öcalan’ın başlattığı hareketin “Ezilen ve mücadele başlatmak isteyen” birçok kesim için ön açıcı olduğuna dikkati çeken Evran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok sayıda Süryani halkından insanlar Sayın Öcalan’ın ders verdiği akademiye gitti ve oradan yola çıkarak hareket kurdular. Çok sayıda Pakistanlı insan devrimci mücadele başlatmak için Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gitti, bazıları Zap’a kadar giderek tecrübe kazanmaya çalıştı. En çok etkilenen halkların başında ise Araplar geliyor. Buna hem Irak’ta, hem de Suriye’de şahit oldum. Kuzey ve Doğu Suriye devriminden sonra Arap halkı Öcalan’ı daha fazla tanımak istiyor. Rojava’ya dönük saldırının bir nedeni de budur. Bu sistem giderek artık bölgeyi etkisi altına alan bir sisteme dönüşüyor. Devrim yapıldığında halklar ‘Biz ne rejim ne de kendini muhalif olarak tanımlayanlardan yana taraf tutmuyoruz’ dediler ve 3’üncü yolu seçtiler. 3’üncü yol demokratik, halkların bir arada kardeşçe yaşadığı, inançların kendini içinde ifade edebileceği bir sistem. Sadece Kürtler ya da 4 parça Kürdistan değil, Ortadoğu halkları ve Ortadoğu’yu aşan bir felsefeye dönüştü. Rojava devrimine binlerce enternasyonal katıldı. Küreselleşen bir felsefeden bahsediyoruz.”    TECRİTTEN SONUÇ ALAMAZLAR   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komploya 23 ülkenin katıldığını belirten Evran, bu ülkelerin amaçlarına ulaşamadığını belirti. “Öcalan’ın hareketi dağıtılmak istendi, hareket dağıtılamadı. Tüm bölge hareketleri için makus olan kader ile karşı karşıya kalması bekleniyordu, ancak öyle olmadı” diyen Evran, nedeninin hareketin örgüsünün farklı olması olduğunu belirti. PKK’nin parçalanması için birçok uygulama devreye sokulduğunu dile getiren Evran, devamında şunları söyledi: “Sayın Öcalan içerde muazzam yoğunlaşmalar yaşadı ve bunları tarihsel eserlere dönüştürüp harekete ve halklara ulaştırdı. Komplo ile bitirilmek istenen hareket, bu felsefenin perspektiflerini takip ederek, 19 Temmuz 2012’de muazzam bir devrim ortaya çıkardı. Bu devrim şu an tüm halklara ilham kaynağı oluyor. Yok edilmek istenen ideoloji devrim yaptı. Komploya halklar devrim ile karşılık verdi. Komplo ile bitirmek istedikleri, devrim ile karşılarına çıktı. Komplodan sonuç alamayanlar mutlak tecritten de sonuç alamayacaklar.”    MA / Emrullah Acar